Kendinize güvenin çocuklar!

Bülent Buda: Aktif futbolculuğum dahil 60 yılda ilk kez tanıklık ediyorum. Dört penaltının üçü gole dönüştürülemiyor. Maçın skoru 1-1. Neyse biz şimdi dönelim kendi mahallemize. Bir puanın ya da günün kahramanı Ali Emre dersek diğer arkadaşlarına haksızlık etmiş olur muyuz? İlk 45’te etkisiz ve kişiliksiz Altınordu. İkinci yarıda oyuna hamlelerle başlayan kıpırdanma. Ama yine de kolay geçilen orta alan ve savunmacıların yaşamsal yalpalamaları. İyi ki Ali Emre her geçen gün büyüyor. Şeref Özcan ile Ali Dere, önlü arkalı duruşlarıyla sol kanatta ataklarda karşı savunmaya zorlu anlar yaşatan ikili değil mi? ‘İki puan eksik bitirdik oyunu’ diyerek ağıt yakmanın yeri değil. Farklı bir yenilgiyle dönme olasılığını da yadsıyamayız.

Fatih Tanfer: Böyle maça hakikaten can dayanmaz. Tempo, aksiyon, bir maçta olması gerekenin çok fazlası vardı. Boluspor 2 penaltı kaçırıyor. 90+6’da Ahmet İlhan penaltıyı gole çevirse 3 puan Altınordu’nun olacaktı. Boluspor’un yüksek baskısından dolayı Altınordu merkezi kalabalık tuttu. Sahanın her yerinde topun arkasına geçip rakibine alan vermemeye çalıştı. Kaybettiği toplarda hızlı baskı yaptı. Defansta Erdi 48 ve 60. dakikalarda inanılmaz doğru müdahaleler yaptı. Altınordu takım halinde cesur ve asla yenilgiyi kabul etmeyen anlayışıyla 1 puanı aldı. Her geçen gün çok daha iyi olacaklarına inanıyorum.

Mehmet Demirtaş:  Ligin başlangıcında üç puanı bir arada göremeyen Altınordu’nun defansif hataları, orta alanın pas sakarlıkları, ileri ucun verimsizliği Boluspor deplasmanında da devam etti. Oyun içinde verimsizler. Hele ki top rakipteyken Altınordu’yu izlemek biraz üzücü olabiliyor. Rakip Bolu’da da ahım şahım bir vaziyet yok. Üzerine gidip biraz yüklenilse bağ çözülecek gibi duruyor. Rakipleri doğru analiz edip rotasyonu iyi yapmak ve elbette içerideki maçlarda rakiplere puan vermemek birincil amaç. Fakat dış kulvarda da bu denli ürkek olmak şans doğurmuyor her zaman. Doğru arama yöntemleriyle nasıl verimli bir oyun sergileneceği bir yolculuktur. Hatta ve hatta bir kazanma sanatıdır.

Ayağa kalk Büyük Altay

Bülent Buda: Dramatik görünümler. Ancak maça çıkabilecek koşulları hazır etmeye çalışan bir yönetim. Onun da istifası isteniyor. İbrahim’i izledikçe içim acıyor. Futbolunun son demlerini böyle mi yaşamalıydı? Şampiyonluklarla ter akıtmış, özverili, alçak gönüllü kaptan. Neyin eleştirisini neyin yorumunu yapacağız ki? Sözün bittiği yerdeyiz. Adanma ile ilgili iki seçenek vardır. Ya varsındır ya da yoksundur. Yaşamda ikisinin arasında bir yer yoktur. Altay ikisi arasında bir yer arıyor. Olmadığı için de bulamıyor, yalpalıyor. Çok yazık. Çok üzgünüm.

Fatih Tanfer: Altay’ın bundan önce oynadığı iki maçta gösterdiği performans ve mücadele gücüne hayran kalmıştım. Evet puan alamamıştı ancak hırsı üst düzeydeydi. Maalesef Keçiörengücü karşısında mağlubiyetten çok hücumda etkisizliği, orta alandaki çaresizliği, takım halinde yenilgiyi kabullenmişliği beni fazlasıyla üzdü. Büyük Altay, asla erkenden teslim olacak bir takım değildir. Umarım ki bu kötü gidişe alınacak tedbirlerle dur denilecektir.

Mehmet Demirtaş: FIFA, TFF kanalıyla lisans ve statülere takılan, çoğu eski yıldızına imzayı attıran Altay için hafta içi maçlardan daha zorlu ve çetin geçiyor. Bu büyük camianın yeniden şaha kalkması için mücadele eden yönetim ve zorluklara baş eğmemek için formasının ağırlıyla ter döken futbolcuları hepimiz görebiliyor, duyabiliyoruz. Fakat öyle yazılan, çizilen ya da söylenenden öte çok daha zorlu bir serüvendeler. Yeşil alana baktığımızda rakip kalecileri tehdit edecek, pas sürekliliğini sağlayacak güçleri ne yazık ki yok. Yani rakipleriyle mücadele etme açısından istenilen kıvamda değiller. Henüz bir ışık yok ancak eminim fiziksel kapasiteler arttıkça mücadele dozajıyla birlikte verim de artacaktır.

Etkisiz oyun kötü sonuç

Bülent Buda: Böylesine kişiliksiz, kimliksiz oyunla maç kazanmaları ya da kaybetmemeleri için rakiplerinin Göztepe korkusu ile oynamaları mı gerekiyor? Oysa bitti o hikaye. O destanın kahramanları eli, kramponları öpülecek yiğitlerdi. Neyse dönelim eskilerden günümüze. Bandırmaspor’un teknik direktörü Mustafa Gürsel bakıyor oyun yavaş ve etkisiz, yardımcısına sesleniyor. Oyuna hamleleri birlikte yapıyorlar. Yeni girenler de golleri sıralıyor. Turgay Hoca da gol yedikten sonra ayılıyor. Düzenli olarak cebinde tuttuğu ellerini çıkarıyor, kendince hamleler yapıyor. Golleri yedikçe biraz kıpırdanma. Hepsi o. Kaybedenler yorulduklarında vazgeçer. Kazananlar ise kazandıklarında bırakırlar. Neyse fazla zorlamayalım şansımızı. Göztepe kötü.

Fatih Tanfer: Göztepe, Bandırmaspor deplasmanında maçın ilk yarısında yaklaşık yüzde 70’e yüzde 30 oranında topun sahibiydi. Bandırmaspor topu Göztepe’ye bıraktı, kendi alanını korumaya çekildi. Ancak Göztepe’de hücumda üretkenlik hiç yoktu. Elbette bu oyun anlayışıyla bir şey olmazdı. Göztepe’de en büyük sorun, ikili mücadeleler açısından güçsüzdü. Muhteşem taraftarını Bandırma’da hep birlikte gördük. İyiyi değil çok iyiyi hak ediyorlar. Şahsen ben Göztepe’nin yeni sahibi Rasmus Ankersen’in iyi niyetli olduğuna inanıyor ve destek verilmesinin de şart olduğunu düşünüyorum. Öncelikle transfer bitmeden takımın hedefe ulaşması için en az 4 oyuncu alınmalı. Camianın her zamankinden fazla bütünleşerek Süper Lig yarışı içerisinde olacağına inanıyorum.

Mehmet Demirtaş: Sabırlı olmak size her zaman avantaj sağlamaz. Dikkatli ve akıcı bir pres ile oyunu lehinize çevirmek için agresif yanınızı göstermelisiniz. Oyunun ritmini bu kadar sıradan tutmak tabela yaptırmıyor çoğu kez. Kaleci Ekrem güne iyi başlasa da sonunu getiremedi. Defansta Yunus Emre rotasını dikine kıramazken Arslanagic ağır kaldı. Orta alanda Palmer ve Tijanic’ten çok fazlasını bekliyorum. Tempo yükseltmek ve çözüm odaklı olmaları tek geçer yol. Hüsamettin yetersiz, Yasin isabetsizdi. İlk 3 haftanın tahlilinde Göztepe orta alandaki pas trafiğine kafayı takmışken rakip savunma yerini alıyor, hızlı hücuma kapatıyor kendini. Takviye olmazsa, görünen şablonda işleri zor.

Bodrum liderliği çok sevdi

Bülent Buda: O güneşin altında altı gol. İki takım da kutlanmayı hak ediyor. Gol yarışı biçiminde geçen, izleyene heyecan, keyif yaşatan görüntüler. Bodrumspor lige renk kattı. Oyunda karşılaştıkları sorunlu zamanların üstesinden gelmeyi beceriyorlar. Güzel, izlenilir bir futbol gününe elbette konuk Adanaspor da katkı verince izleme keyfi doruklarda yaşandı. Şimdi maçın bitimine saniyeler kala gelen eşitlik golüne çoğunluk üzülecektir. Ancak sporda yarışma böyle bir şeydir. Koşabildiğinde koş, yürümen gerekiyorsa yürü, sürünmen gerekiyorsa sürün. Ama yeter ki pes etme.

Fatih Tanfer: Bodrumspor’un Adanaspor karşısında son dakikada yediği gol, 3 maçta 9 puana ulaşılmasına engel oldu. 2. Lig’den 1. Lig’e çıkmış takım için geldiği noktayı başarı olarak görüyorum. Bodrumspor’un şanssızlığı Adanaspor’daki Jallow’un attığı 2 şahane goldü. Ben Bodrumspor adına takımın birlikte oynama alışkanlığı arttıkça lig sonuna kadar en az Play Off yarışını zorlayacağına inanıyorum.

Mehmet Demirtaş: Lige adaptasyon sürecini adeta sezon başlamadan yaptıktan sonra her maçı gollü ve de puanlı geçen Bodrumspor, izleyene keyif, seyircisine coşku vermeye devam ediyor. Adanaspor karşısında yetenekli ayaklarının hücum varyasyonları ile yine üç gollü bir maç çıkardılar. Kanatları efektif kullanıp iç çizgilerde etkiliydiler. Merkezdeki dominant yapıları da onların elini kuvvetlendiriyor. Defansif yönlerini biraz daha geliştirmeleri, puanların daha anlamlı olmasını da beraberinde getirecektir.

Manisa FK, kendine geldi

Bülent Buda: Yediği gol, Birkan’ın hiç de sevmediği erken bir ikram. Manisa’da kaybedilmiş ilk maçtan sonra bir daha mı? Beklenmedik, erken geriye düşme acaba daha yolun başında bir kez daha mı? Koşular, akışkanlık, pas trafiği... pozisyon üretiminde istek, bu maç böyle sürmez, böyle bitmez diyor. Batuhan Kör’ün karakteristik özelliği kaleye yakın yerlerde fırsat kovalayıcılığı. Birisi konuk kaleci Hüseyin’in yıkıcı yanlışıyla iki adet kurnazlara özgü gol ve derin soluk. Ve gecikmeli olmayan bir sürede üçüncü de gelince daha derin bir soluk. İlerleyen haftalarda daha etkileyici bir takım izlemeyi diliyor taraftar.

Fatih Tanfer: Birkan’ın yediği hatalı gol sonrası 1-0 mağlup duruma düşmelerine rağmen maçtan kopmadılar. Ellerindeki kaliteli ve tecrübeli oyuncuların farkıyla sonuçta 3 puanı aldılar. İlk yarı istediği oyunu oynayamadı. Ancak 45+1’de ve 46. dakikada Batuhan’ın attığı 2 gol ile öne geçti. Öne geçtikten sonra disiplinden hiç kopmadı. Her geçen gün gelişen bir oyun kurgusu ve takıma olumlu yansımasını izledik. Oyuncu gücünü bildiğim için gelecek adına Manisa FK’yı hedefe ulaştıracak pozitif sinyal verdiler.

Mehmet Demirtaş: İlklerle dolu Denizlispor zaferi, Manisa FK’nın lige yeniden başlamasına olanak sağladı. Batuhan Kör’ün hesabı açmasına, Edgar Prib’in Manisa ekibine ‘merhaba’ demesine üç gollü festival tadında bir galibiyet eklendi. Çok profesyonel, oldukça takım olgusunu hissettiğimiz Manisa FK, bu sezon ilk kez üç puanı bir arada gördü. Tek tek oyuncu profili ile ligin iddialı ekiplerinden olmasını beklediğimiz siyah beyazlılar, aynı ciddiyetle birlikte ipleri sıkı tutarlarsa kafaya oynarlar.

Akhisar Belediyesi’nin yaz spor okullarından 1500 genç faydalandı

Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biri olan Akhisar’da geleceğin teminatı olan gençlere yatırım sürüyor. Akhisar Belediyesi tarafından her yıl düzenlenen ve 5 branşta 1500’ü aşkın öğrenciye eğitim veren Yaz Spor Okulları bu yılda yoğun ilgi gördü. Servis imkanın da bulunduğu Yaz Spor Okulları’nda öğrencilere branşa özgü spor kıyafetleri ücretsiz olarak verildi. Futbol, basketbol, voleybol, yüzme ve okçuluk eğitimlerini başarıyla tamamlayan tüm sporculara katılım sertifikaları dağıtıldı. Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, “Sporcularımızı tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum” dedi.