23.10.2019 - 00:25 | Son Güncellenme:
Bülent Buda: Bu tür kayıplara çok canım sıkılıyor. Bir orta saha iki hücumcu hamlesi takım Beto’nun önüne yaslansın diye mi, yoksa ataklara hız katsın diye mi yapıldı? Poko kahramanlara özgü savaşıyor, karşılığını alamıyor. Akıttığı tere çok üzülüyorum. Jerome, takıma katıldığından bu yana Göztepe gol bölgelerinde daha etkili. Lakin Jerome’da bir türlü siftah yapamıyor. 73. dakikada Soner-Berkan ikilisi sol kanatta nakış işliyorlar sanki. Ardından birde gol gelse ne güzel olacak. Sağ ve sol savunma bölgesinden karşı kaleye çok etkili atıyorlar. Birde golle süslense bu güzelim yönelişler, çok zorlanıyorum izlerken. Aklım hala o saçma uzatma golünde. En az bir puan analarının ak sütü gibi helal bu takıma. Soner, gol sevincini doyasıya yaşayamadı. Bu kaybın acısını çıkartmak şart oldu.
Fatih Tanfer: Göztepe, gerçekten güçlü bir takım olan Başakşehir karşısında maçın ilk dakikasında, kaleci Beto’nun yaptığı iki şahane kurtarışla maça tutundu. Haftalardır kaybetmemenin verdiği özgüvenle oynadılar. Dörtlü defans ve dört orta saha oyuncusuyla çok iyi alan daralttılar. Topa ve rakibe baskı uyguladılar. Ancak bir gerçeğin altını çizmekte yarar var. Göztepe’nin hücum oyuncuları istenilen etkinlikte değildi. VAR kararıyla yine mağlup duruma düştüler. VAR kararı ile onaylanmasına rağmen yediği ilk gol de hâlâ içime sinmiyor. Daha sonra Soner’in şahane golüyle beraberliği yakaladılar. Hücumda etkili olamadılar. Göztepe’nin bildiğimiz enerjik temposu yoktu. Orta sahanın dengesi bozuldu. Ancak mücadeleden vazgeçmedi. Her takımın böyle deplasmanlarda baskı yediği anlar olabilir. Ancak son saniyede yenilen gol gerçekten üzücü oldu. Ve yazık oldu... Maç kritiğimde de yazdım. 2019 yılının 19 Ekim’ine rağmen 10 ayda Yaşar Kemal Uğurlu ile 5 maça çıktılar. Maalesef hepsini de kaybettiler. Bu bir bahane mi? Tabii ki hayır. Bazen böyle olumsuzluklar oluyor. Kasımpaşa maçı ile birlikte o bildiğimiz güçlü ve taraftarın mutlu olduğu Göztepe’yi izlemeyi ve galibiyet serisinin başlamasını dilerim..
Mehmet Demirtaş: Göztepe, Başakşehir deplasmanında neredeyse kendinden beklenenin yüzde 100’üne yakınını verdi. Mücadele etti, savaştı, gol attı. Gel gelelim 90. dakikada yıkıldı. İlk golü çok erken yediler. Henüz 11. dakikada şok geçirdiler denebilir. İlk yarının bitimine kadar da gerçek anlamda eşitlik için savaştılar. İlk yarı bulamadıkları eşitlik golünü, baskılı çıktıkları ikinci yarıda Soner ile buldular. Sahanın her yerinde de savaşmayı sürdürdüler ama gel gelelim bazen kötü şans yakanızı bırakmıyor. Mücadeleniz hedeflerinizle ölçüşmüyor. 90. dakikada yedikleri gol de aslında anlattıklarımın bir özeti. Kısaca Göztepe oynadığı futbolla gelecek adına umut veriyor. Devrearası yapılacak nokta takviyeler ile bu takım bu sezon hayallerini gerçekleştirebilecek güçte.
Horoz, 6 haftadır galibiyete hasret
Bülent Buda: Rodallega’nın yokluğunda merkezdeki golcü Estupinan’ın ismini spiker bir kez söyledi maç süresince. O da golü attığında. Denizli sahada bir yerli malı on yabancı. Fener, altı yerli ve milli, beş de yabancı. Denizli’nin parası daha çok. Yerli, milli, biz, yabancılar gibi sözcükleri pek sevmem. Lakin Anadolu yabancılar için cennet vatan oldu. Ya biz almasaydık? Ne yapacaklardı bu kardeşlerimiz? Botlarla Yunanistan’a mı geçeceklerdi? Mehmet Akyüz, geçen yıl Denizli’nin şampiyonluğunun mimarı. Mehmet Hoca 70. dakikada anımsadı onu. Meğerse kulübedeymiş. Bizde görmüş olduk. Fenerliler alınmasın. Onlar sıradan bir lig takımı. Denizli böyle bir takıma 10 yabancıyla başladığı maçta yenildi. Aslında haftanın en kötü maçlarından biri. Bizde yazıyoruz sayfa dolsun niyetine.
Fatih Tanfer: Denizlispor, maçın başından itibaren oyun alanını daraltıp, takım boyunu kısaltarak kazandığı topları hızlı biçimde kullanmayı amaçlayan bir oyun sistemiyle oynadı. Ancak Fenerbahçe bu yarının etkili olan tarafıydı. Muriqi’in direkten dönen topunu tamamlayan Tolga sarı lacivertlileri 1-0 öne geçirdi. Denizlispor mağlup duruma düştükten sonra maçı bırakmadı. Ancak tam işler yoluna girmiş derken Fenerbahçe Vedat Muriqi’yle ikinci golünü buldu. 2-0’a kadar rahat olamayan Denizli, kendini toparladı. Özellikle Mustafa Yumlu’nun duran toplardaki gol şansını artırması amacıyla gösterdiği çaba adeta Fenerbahçe kalesinde rakipleriyle boğuştu. Çekmeler, tutmalar ve penaltı tartışmalarına neden olan birçok pozisyon. Estupinan durumu 2-1 yaptı. Ateşli Denizli tribünleri takımın mücadele gücünü arttırdı. ‘En az 1 puan’ diye yüklendi ancak olmadı. Evinde 3. defa 3 puanı bıraktı. Mehmet Özdilek’in takımı daha iyi tanıması ve eksikliklerine çözüm bulmasıyla özlediğimiz Denizlispor’u tekrar izleyeceğimize inanıyorum.
Mehmet Demirtaş: Çok zor ve kritik bir maçtı. Denizlispor ve Fenerbahçe adına sıradan bir lig maçı olarak görünse de aslına bakarsanız hiç de öyle değildi. Bir yanda yeni bir teknik heyet ile Denizlispor, bir yanda ise sezona zirve iddiası ile giren Fenerbahçe. Nefes nefese bir karşılaşma. Denizlispor birçok kez fırsat bulsa da ilk yarıda golü bulup öne geçemiyor ve sonuç olarak da 39. dakikada yediği golle geri düşüyor. İkinci yarıya etkili başlamak isteseler de 62. dakikada yedikleri golle umutları tüketiyor. Mehmet Akyüz hamlesinin ardından Estupinan ile durumu 2-1’e getirseler de skorda eşitliği yakalamaya nefesleri yetmedi. 84. dakikada oyuna dahil olan Sedat Şahintürk de şanssızlığın kırılmasında ve atakların olgunlaştırılmasında yeterli olmuyor. Ne yazık ki Yukatel Denizlispor 6 haftadır galibiyete hasret. Artık bu büyünün bozulması şart.
Akigo, adım adım hedefe
Bülent Buda: Sözü eğip bükmeden soralım. Akhisar’ın var olan oyuncu kalitesi tekrar Süper Lig’e dönüş için yeterli mi? Bilgi, beceri, birikim, bütünüyle deneyimli futbolcu yeterli sayıda var. Sevgili Mehmet Altıparmak ligi, futbolcularını iyi tanıyor. Demem şu, varolan güç, bu ligin şiddetini karşılar, zorluklarının ağırlığını taşıyabilir mi? Eskişehir maçının ilk yarısını çok farklı bir skorla bitirebilirlerdi. Rakibin hevesini, isteğini frenleyebilirlerdi. Maçın ikinci yarısında görüldü ki Eskişehir’in tempolu, baskılı oyunu karşısında takımda erken yorgunluklar gözlendi. Gökhan’ın kalesi yine sıkıntılı bir süreç yaşadı. Aykut’un ilginç golü, kurtarıcı oldu. Geldiğimiz aşamada özellikle skora dönük gereksinimlerde kulübe yetersiz ve katkısı sınırlı gibi görünüyor. Eleştiriler aylar sonra yani lig bitiminde dükkanı mutlu sevinçli kapatalım diye. Nihayetinde bayağı iyi koşan, basan, zorlayan bir takım karşısında kazanılan üç puan. Bazen çok doyumsuz oluyoruz.
Fatih Tanfer: Akhisar, maçın başından itibaren hızlı oyun anlayışını benimsedi. Ancak golcü Cikalleshi çok yakın bir markaj altındaydı. Erhan Çelenk ile 32. dakikada öne geçtiler. Akhisar’da Cocalic ve Aykut’u çok beğendim. Eskişehir’in puan cetvelindeki yeri kimseyi aldatmasın. Özellikle ikinci yarıda çok iyi oynadı. İki yabancısı J. Sekidika ve Sissoko çok etkiliydiler. Gerçekten Akhisar’ı zorladılar. Ancak Akhisarspor, ihtiyacı olan 3 puanı kazandı puanını 16’ya çıkardı. Bu da maç başına ortalama 2 puan demektir. Süper Lig yolunda iyi bir avantajdır. Akhisar’da kadro derinliği sorunu var. Umarım yönetim ve Mehmet Hoca bu problemi devre arasında çözecektir.
Mehmet Demirtaş: Akhisarspor her geçen gün daha iyiye gidiyor. Kazanıyorlar, puanları topluyorlar ve Süper Lig takibini sürdürüyorlar. Geçtiğimiz Giresun deplasmanında kaybedilen 3 puan da nazar boncuğu olsun. Ligin ilk yarısına kadar aynı istikrar ve rehavete kapılmadan yola devam etmeliler. İnanıyorum ki şampiyon hoca Mehmet Altıparmak, Akhisar’da da bir şampiyonluk daha yaşayacak.
Altınordu nereye?
Bülent Buda: Sistem çok şeydir. Ama futbolun bütünü değildir. İyi koşu, iyi pas eğer bitiricilik yoksa, göze hoşgelen anılar biriktirir. “Gerçekleri görerek çıkış yolu aramak yerine düşlerle yaşamı yönetemezsiniz” diyebilirsiniz. İlk 45 dakika pozisyon, üretkenlik, daha nitelikli futbol pas oyunu… Lakin sevgili arkadaşlar tabelayı üç direk içinden geçirilen toplar belirliyor. Biraz geriye dönelim. Yaşanılan iki şampiyonluk. Birinci Lig Play Off’tan dönülen zamanlarda hep bitiriciler vardı. Elbette takım vardı. Bugün de var. Ama bitiriciler yok..
Fatih Tanfer: Altınordu maça çok hızlı başladı. Altay alanına yerleşti. Anıl, 5. dakikada ve 22. dakikada zoru başarıp boş kale yerine topu dışarı attı. 45. dakikada Kerim Alıcı’nın kafasını Altay kalecisi Emre inanılmaz çıkardı ve Altınordu’yu öne geçirme şansı vermedi. İlk yarıda mükemmel goller kaçıran Altınordu defanstaki hamle zamanlamaları nedeniyle iki gol yedi. En kötüsü yenik duruma düştükten sonra takım halinde reaksiyon gösteremedi. Defansı inanılmaz hatalı oynadı. 8 maçta alınan 5 puan. “Ben söylemiştim” demeyi sevmiyorum ama maalesef başta Altınordu’nun yetkililerine ancak bu kadar puan alabileceğini ifade etmiştim. Bazı oyuncuların dalgalı performansı İzmir’in gururu Altınordu’nun zor durumda olmasına neden oluyor. Altınordu böyle sıkıntılı günleri hak etmiyor. Umarım, en kısa zamanda toparlanır.
Altay’da tek yön Süper Lig
Bülent Buda: Hemen vurgulayalım, Marco’nun ofsayt gerekçesiyle sayılmayan golünde hiçbir şey yok. Takımın bütünü içten, özverili ve belirgin bir amaç için dayanışma ve becerileriyle ter döküyor. Ama Tatos, Kappel, Marco başka bir alem. Bermuda Şeytan Üçgeni… Marco kaç yaşında? Koşularına dikkat ediniz, futbol aklını, final dokunuşlarını kavramaya çalışınız. Rakiplerinin beceri kat sayısı yüksek olsaydı ilk yarıyı yenik bitirebilirlerdi. İkinci yarı ustalar, yaratıcılar, becerili ayaklar aldı sazı tıngırdatmaya başladı. Sağ ayaklı sol bek Murat Uslu’nun, soldan sağ ayaklı arka direk vuruşu ile gelen gol birinci sınıftı. Rastlantıya bakın ki uzatmalarda sol ayaklı sol bek oyuna giriyor (Özgür) Marco’ya tabelayı üçletiyor. Altay’ın tek hedefi var. O hedefe doğru hızla ve istekle koşuyorlar. Kolay gelsin.
Fatih Tanfer: Altay, yorumcu olarak beni ve Altay sevdalılarını yanıltmıyor. Ligin başından itibaren en dengeli, en güçlü kadronun Altay’da olduğunu yazdım. Her geçen gün form grafiği artıyor. Altınordu karşısında aldığı galibiyetle puanını 15’e çıkardı. Maçın ilk yarısında Anıl’la inanılmaz iki net gol kaçırdı. Ancak 45. dakikada Altay kalecisi Emre Kerim’in kafa vuruşunu çıkararak oyunun gidişatını değiştirdi. Altay’da kaleci sorunu var diyenlere en güzel cevabı verdi. İkinci yarıda Altay’ın orta alandaki usta oyuncuları, oyuna ağırlığını koydu. Bence Altay’a en büyük avantaj sağlayan mevkiler, kaleci Emre’nin formda olması ve merkezdeki Gençer ve Abdülkerim’in iyi olması. Tavares iyi çalıştı, Tatos büyük usta, Kappel faydalı bir oyuncu. Altay, adım adım hedefe doğru yürüyor.
Mehmet Demirtaş: Altay ligin başından bu yana Süper Lig’e olan isteğini topladığı puanlarla herkese ıspatladı. Sahada tam konsantre olmuş bir takım izlemek keyif veriyor. Altınordu karşısında da sahada galibiyete inanan bir 11 vardı. Yeşil zeminin her yerinde doğru ve etkili oynadılar. Çalıştılar ve mücadele ettiler. 3 puanı 3 golle aldılar. Marco geçen sezon ki gollerine de kaldığı yerden devam etti ve ediyor. En sevindirici tarafı bu olsa gerek. Özellikle, Kappel’in bu takıma katkısı büyük. Özgür’ün asisti harikaydı. İnsan soradaman edemiyor. Böylesine performansı üst seviyede ve sahada kazanma hırsı ile göz dolduran Özgür neden kulübede oturtulur? Her neyse Altay adına her şey güzel gidiyor. Altay Sait Hoca ile birlikte hedefe kitlendi. Artık tek yön var o da Süper Lig.
HADİ ARTIK KAZANIN GARİ
Bülent Buda: Tanım için lütfen bozulmasınlar. Menemen’de taraftar tribünleri resmen dökülüyor. Bu takım, arkasına kalabalıkları almadan o alanda kazanamaz. Denilebilir ki, deplasmanlarda rakip taraftar baskısı önünde kazanıyorlar. O zaman Menemen’de de kazansınlar. Epey fırsat yarattılar. Ancak eksik olan, bitirici vuruşlardı. Maçın bitimine değin konuk Erzurum’un “Bu da kaçmaz” diyebileceğimiz pozisyonu yok. Buna karşın tam altı tane gol olabilecek girişim, pozisyon ya da fırsatı vardı Menemen’in. Neyse ki boş çıkmadılar alandan. Bir puan hiç yoktan iyidir. Ekol Göz Menemen’in gol ayakları suskun. Harekete geçmeliler.
Fatih Tanfer: Menemenspor evindeki ilk puanını Erzurum’dan aldı. Maçın ilk yarısında büyük bir baskı altında kaldığı bir gerçek. Erzurumspor’un hücumcularına iyi direndi. Maçın ikinci yarısında Ali Özgün’le yakaladığı pozisyonları değerlendirebilse, sahadan 3 puanla ayrılan taraf olabilirdi. Ancak Menemen adına pozitif olan fizik olarak her geçen gün çok daha iyiye gidiyorlar. Kolektif oyun tarzını da arttırınca daha iyi bir takım olacağına inanıyorum onların. Bu hafta Menemen’de Altay’la seyir zevki yüksek bir İzmir derbisi bizi bekliyor.
Mehmet Demirtaş: En azından evlerinde puan alamama şanssızlığını kırdılar diyebiliriz. Konuk Erzurum’un ligde Menemen’den pek de bir farkı yok. Menemen bana kalırsa hala daha 1. Lig’e ayak uyduramadı. Akılları 2. Lig’de şampiyon olan Menemen’de kaldı. Saha içinde daha üretken olmalılar. Takım deplasmanda resmen daha özgüvenli oynuyor. Eksikliklerini artık iyi tespit etmeliler ve sevenlerine daha güzel skorlar ile 3 puan sevinci yaşatmalılar.
Balıkesir 13 maçtır dışarıda 3 puanı unuttu
Bülent Buda: 7. dakikada ilk atak ilk korner. Kornerden gelen top kale önündeki Oğuzhan’ın önünde kalıyor. Oğuzhan topu kaleciye veriyor. Mrsic’in çok çok uzak mesafelerden “Ya olursa” türünden şut denemeleri... İlk yarının tümünde Keçiören egemen. Ataklarda, üretilen pozisyon sayısında açık ara öndeler. Bu sürece golünü de sıkıştırıyorlar. İlk 45’de Balıkesir sanki eksik oynuyor. İkinci yarı hareketlenme, oyuna hamle, baskılı futbol ile başlıyorlar ancak oyunda Balıkesir’in final vuruşunu yapacak oyuncu eksiği vardı. Eksik diyorsam o futbolcular alandaydı ama yoktular.
Fatih Tanfer: Keçiören karşısında oynanan oyun sonrası rahatlıkla puan alabileceği bir maçtı. Maç ilerleyen dakikalarda gol atanının kazanacağı bir oyun haline geldi. Keçiören golü attı ve üç puanı aldı. Aslında Balıkesir doğruları yaptı. Bir anlık hata sonrası mağlup oldular. Bu hafta evlerinde Adanaspor ile çok önemli bir maç oynayacaklar. Kazanıp tamamen kendini üst sıralara yönlendirmeleri gerekiyor.
Mehmet Demirtaş: Sezona maddi sıkıntılar ile başlayan Balıkesirspor Kadir Dağlı başkanlığı ile önce transfer yasağını kaldırdı ardından yaptığı 12 takviye ile kadrosunu güçlendirdi. Bal Kes, 8 maçta 4 galibiyet, 3 mağlubiyet, 1 beraberlik ve 13 puanla 7. sırada. İlginç olan tarafı ise bu takımın 320 gündür devam eden deplasmanda maç kazanamama geleneği devam ediyor. Maalesef Keçiören deplasmanında yine tökezledi. Ligde bulundukları konum gelecek için umut veriyor. Ancak Balıkesir halkının da bu takıma sahip çıkması önceliği olmalı. Artık puan kayıplarının önüne geçilmeli.