13.03.2025 - 12:10 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Derleyen: Milliyet.com.tr
DÜNYA BASINI
Bloomberg haber ajansı "Erdoğan, ABD'nin geri çekilmesiyle Türkiye'nin NATO'daki ağırlığını kaldıraç olarak kullanmaya çalışıyor" başlığı attığı haberinde "Türkiye, Avrupa'nın ABD'ye bağımlılığını azaltma arayışıyla birlikte güvenlik karşılığında daha sıkı işbirliği istiyor" yorumunu yaptı.
Analiz şöyle devam ediyor:
Geçen hafta Ankara'da Ramazan orucunu açmak için düzenlenen iftar yemeğinde yabancı büyükelçilere hitap eden Recep Tayyip Erdoğan, ne istediğini açıkça ortaya koydu: Bir İslam ülkesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde kalıcı bir koltuğa sahip olması ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği.
TÜRKİYE NATO'NUN TEMEL TAŞI!
Bu taleplerin yakın zamanda, hatta belki de hiç karşılanması olası değil. Ancak bu talepler, ABD'nin Avrupa'ya olan bağlılığını yeniden şekillendirmesiyle Türkiye’nin daha belirgin bir güç odağı ve NATO'nun temel taşı olarak ortaya çıkmasıyla Erdoğan'ın yeniden özgüven kazandığını gösteriyor.
OSMANLI'DAN BU YANA...
Türk Cumhurbaşkanı, ülkenin askeri ve diplomatik etkisini Afrika'dan Orta Doğu'ya kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun sona ermesinden bu yana görülmemiş bir şekilde genişletti. Şimdi ise Avrupa'nın Washington'a olan bağımlılığını azaltmanın yollarını aradığı bir dönemde, güvenlik karşılığında AB ile daha yakın savunma ve ekonomik işbirliği istiyor. Konuya aşina olan kişilere göre bu, Türk birliklerinin gelecekteki bir Ukrayna barış gücüne katılmasını da içerebilir.
KONUMUNU KULLANIYOR
Türkiye, geleneksel olarak doğu ve batı arasında köprü konumunu kullanıyor. NATO üyeliği ve Erdoğan yönetiminde Müslüman kimliğiyle, Avrupa ile Orta Doğu'nun kesişim noktasında her iki tarafta da güvenilirlik sağlıyor.
Türkiye, deniz ticareti ve enerji sevkiyatları için önemli rotaları kontrol ediyor ve Karadeniz üzerinden Ukrayna tahılını uluslararası pazarlara ulaştıran ilk anlaşmada kilit rol oynadı. Aynı zamanda Avrupa'ya mülteci akışını durdurmada kritik bir engel konumunda.
YENİ DÖNEM
Ancak şu anda Türkiye'nin en güçlü kozu savunma yetenekleri. Avrupa, Başkan Donald Trump'ın Ukrayna'ya yardımı kesmesi ve kıtaya ABD'ye güvenmemesi gerektiğini söylemesinin ardından kendini silahlandırmak için çabalıyor.
Türkiye, ABD'den sonra NATO'daki en büyük F-16 savaş uçağı filosuna sahip. İncirlik Hava Üssü'ne ev sahipliği yapıyor. Bu üs, DEAŞ'a karşı operasyonlar için kullanıldı ve Avrupa’nın NATO balistik füze savunmasının kritik bir parçası olan Kürecik'te erken uyarı radarı bulunuyor.
SAVUNMA SANAYİ
Ülke aynı zamanda önemli bir savunma sanayisi geliştirdi. Ukrayna için hayati 155 mm mermilerin ana kaynaklarından biri oldu ve savaş gemileri, insansız hava araçları ve zırhlı araçlar gibi askeri ekipmanların büyüyen bir ihracatçısı haline geldi. Balistik füzeler, ana muharebe tankları ve savaş uçakları geliştiriyor. İtalyan şirketi Leonardo SpA, Türk şirketle insansız hava araçları geliştirmek için ortaklık kurdu.
Türkiye'nin dirilişini sürdürebilmesi de Erdoğan'a bağlı. 71 yaşında olan Erdoğan'ın, iktidardaki AK Parti içinde net bir halefi yok. Başkan, partisinin 20 yılı aşkın süredir devam eden iktidarını sürdürme çabalarıyla destek tabanını güçlendirmeye çalışıyor.
ERDOĞAN YENİDEN ŞEKİLLENDİRDİ
2003'te iktidara geldiğinden bu yana Erdoğan, Türkiye'yi kendi başına hareket edebilen, yeni dostlar edinebilme özgürlüğüne sahip bir güç olarak yeniden şekillendirdi. Türkiye, Çin, Rusya ve İran ile yakınlaşırken, son yirmi yılda dünyada neredeyse 100 yeni diplomatik misyon açtı. Gazze, Somali ve Ukrayna’daki çatışmalarda arabulucu rolü üstlendi.
ABD'nin önde gelen haber sitelerinden Politico ise "Polonya Başbakanı Tusk, Türkiye'nin Ukrayna savaşını sona erdirmede öncü rol üstlenmesini istiyor" başlığı attı ve
"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'yı Ukrayna ile bir ateşkes anlaşmasını kabul etmeye çağırdı" ifadelerine yer vererek ekledi:
'TUSK, ERDOĞAN'I İKNA ETMEYE ÇALIŞTI'
"Polonya Başbakanı Donald Tusk, Çarşamba günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 'tarihi bir dönüm noktası'na ulaştığını belirtti. Tusk, Erdoğan'ı Ukrayna ile Rusya arasında barış sağlanmasında rol oynamaya ikna etmeye çalıştı."
ERDOĞAN'DAN AB VURGUSU
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği üyeliğinin Türkiye’nin stratejik hedefi olmaya devam ettiğini vurguladı ve 'Avrupa Birliği, güç ve anlam kaybını önlemek için Türkiye'yi tam üye olarak kabul etmelidir' dedi. Türkiye, 1987'den bu yana aday ülke konumunda bulunuyor; 2005’te başlayan müzakereler ise 2016'dan beri duraksamış durumda."
"Tusk, Varşova'nın 'Türkiye için Avrupa perspektifini giderek daha uygulanabilir hale getirmek ve Avrupa'daki tüm ortaklar tarafından ciddiye alınmasını sağlamak için çalışacağını' belirtti."
'TÜRKİYE NATO'DA İKİNCİ BÜYÜK ORDU'
"Türkiye, NATO içinde ABD’den sonra en büyük ikinci orduya sahipken Polonya, ittifakın en büyük üçüncü ordusuna sahip durumda. Polonya, gayrisafi yurtiçi hasılasına oranla NATO'nun en büyük savunma bütçesine sahip ve ordusunu modernize edip genişletmek için milyarlarca dolar harcıyor."
"Tusk, Polonya'nın Türkiye ile 'hem savunma alanında hem de savunma sanayisinde' iş birliğine hazır olduğunu ifade etti."
Alman N-TV kanalı "Erdoğan barış süreci için devrede" başlığı atarken "Salı günü, Washington'un Kiev ile yürüttüğü müzakerelerde çarpıcı bir gelişme yaşandı" ifadelerine yer verdirken ekledi: "ABD, Ukrayna'ya yeniden askeri yardım ve istihbarat desteği sağlayacağını açıkladı, Ukrayna ise kapsamlı bir ateşkese hazır olduğunu duyurdu. Bu gelişmelerin ardından Türkiye, barış görüşmelerine ev sahipliği yapma teklifinde bulundu. ABD ve Ukrayna arasında sağlanan ateşkes anlaşmasının ardından, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'dan 'yapıcı' bir yanıt beklediğini dile getirdi."
Kanalın internet sitesi "Erdoğan, Moskova ve NATO arasında denge politikası izliyor" derken "Tusk, Varşova’dan ayrılmadan önce yaptığı açıklamada, 'Türkiye’nin bu süreçteki rolü hayati önem taşıyabilir' vurgusu yaptı" dedi.
Fransız Viral Mag "ABD'nin öncülük ettiği ve Kiev’in kabul ettiği 30 günlük ateşkes önerisi, gözleri Moskova'ya çevirdi. Ancak bu diplomatik denklemin merkezinde, beklenmedik bir aktör beliriyor: Türkiye." derken ekledi:
"Ankara'da düzenlenen son basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kan dökülmesini durdurma konusundaki kararlılığını açıkça ortaya koydu. Peki, bu stratejik ülke gerçekten arabulucu rolünü üstlenip iki komşuyu müzakere masasına oturtabilir mi?"
Türkiye, savaşın başından beri dengeli ama etkili bir ses olarak öne çıktı. Tarafsız kalırken hem Kiev hem de Moskova ile ilişkilerini sürdüren nadir ülkelerden biri oldu. Ankara'da Polonya Başbakanı Donald Tusk ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ateşkesi barışa giden yolda eşsiz bir fırsat olarak gördüğünü belirtti. Üstelik, daha önce de dile getirdiği iddialı bir teklifi yineledi: Ukrayna ve Rusya arasında müzakerelere ev sahipliği yapmak.
Polonya Başbakanı da Türkiye'nin bu inisiyatifini destekleyerek, barış sürecinde 'ortak sorumluluk' üstlenmesi gerektiğini savundu.
Fransız yayın organı ayrıca 'Türkiye'nin rolünü güçlendiren unsurlar' diyerek bu unsurları şöyle sıraladı:
- Coğrafi Konum: Avrupa ve Asya’nın kesişim noktasında, iki dünya arasında bir köprü.
- Diplomatik Nüfuz: Gerginliklere rağmen Kiev ve Moskova ile iletişimi sürdürebilme kabiliyeti.
- Net Kararlılık: Savaşı durdurma ve müzakereleri ilerletme iradesini açıkça beyan etmesi.
Tusk ile Erdoğan'ın görüşmesinin ardından Polonya Savunma Bakan Yardımcısı Pawel Zalewski'nin yorumuna başvuran Polonyalı radyo kanalı Polskie Radio 24, "Ukraynaya gönüllü koalisyon askerlerinin konuşlandırılmasını Türkiye olmadan hayal etmek imkansız" derken "Türkiye bu koalisyona davet edildi, ancak katılımının ne düzeyde olacağına dair bir şey söylemek zor" dedi. Zalewski ayrıca, Tusk'ın Erdoğan ile yaptığı görüşmenin, Varşova ile Ankara arasında savunma sanayii alanında iş birliğinin önünü açacak bir fırsat olduğunu belirtti.
Euronews İtalyanca başlığını Polonya Başbakanı Tusk'ın "Türkiye'nin AB'ye Katılım Süreci Artık Gerçekçi Olmalı' sözlerini çıkarırken ekledi:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan da son dönemde sıkça vurguladığı AB üyeliği konusuna bir kez daha değindi ve 'Türkiye olarak, Birliğe üyeliğin stratejik hedeflerimizden biri olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Avrupa Birliği, güç ve etkinlik kaybını önlemek ve hatta tersine çevirmek istiyorsa, bunu ancak Türkiye'nin tam üyeliğiyle başarabilir' vurgusu yaptı.
"Türkiye ve Polonya: NATO'nun İki Kilit Müttefiki" diyen yayın organı "Son yıllarda Türkiye-AB ilişkilerinin, özellikle güvenlik ve savunma politikaları çerçevesinde yeni bir boyut kazandığı belirtiliyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın NATO hakkındaki belirsiz açıklamaları ve Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarına yönelik eleştirileri, Türkiye'nin güvenlik konularına daha fazla odaklanmasına yol açtı" ifadelerine yer verdi.
Ukraynalı Kyiv Post, "Erdoğan, Rusya'nın ateşkese 'yapıcı' yanıt vermesini umuyor" başlığı atarken, geniş yer ayırdığı haberde "Erdoğan, Türkiye’nin Ukrayna ile Rusya arasındaki olası barış görüşmelerine ev sahipliği yapma teklifini yineledi" ifadelerini kullandı. Kiev Post ayrıca Erdoğan'ın "Türkiye'nin savaşa yönelik tutumunun ilk günden beri çok net olduğu" sözlerini öne çıkararak Türkiye'nin "daha fazla kan dökülmesini istemediğini" vurguladı.
Polonya merkezli Wiadomosci Polska ise "Erdoğan ateşkes çağrısı yaptı: Rusya yanıt vermeli" başlığı atarken Erdoğan'ın AB ile işbirliğinin önemini vurguladığını belirtti. Haberde ayrıca "Erdoğan, Türkiye'nin Ukrayna ile Rusya arasında yapılacak barış görüşmelerine ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu belirterek, 'Bölgemiz artık gözyaşlarını ve savaşı yeterince gördü" sözleri öne çıkarıldı.
Ünlü türkücü Mahsun Kırmızıgül, yakın dostu Serşat Erbilgin'in hayatını kaybettiğini açıkladı.