11.06.2023 - 06:59 | Son Güncellenme:
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Vampir efsaneleri günümüzde gündemde kendine çok büyük bir bulamıyor olsa da yüzyıllar önce özellikle de Doğu Avrupa’da durum bundan biraz farklıydı. Günümüzde birkaç yüzyıl önce binlerce kişinin korkulu rüyası olan vampir efsaneleri, kitlesel histeri sebebiyle onlarca kişinin feci şekilde öldürülmesine sebep oldu. Bu hikayeler insanlar üzerinde o kadar büyük etki bıraktı ki vampir olduğu düşünüldüğü için öldürülenler öldükten sonra bile korku ögesi olmaya devam etti. Pek çok kişi bu şekilde etiketlenenlerin mezardan dönmelerini engellemek için çok farklı yöntemler kullandı. Bu yöntemler günümüzde yapılan arkeolojik çalışmalarda gün ışığına çıkarılıyor.
Polonya’nın birçok farklı noktasında devam eden arkeolojik çalışmalarda yüzlerce yıllık mezarlarda vampir inanışına ilişkin ilginç detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. 2022’nin Eylül ayında Polonya’da bir köy çevresinde yapılan kazılarda boğazına orak yerleştirilmiş ve ayak parmağına takılan asma kilitle yere sabitlenmiş bir 'kadın vampirin' kalıntıları bulunmuştu. Geçtiğimiz günlerde de Polonya’da yürütülen bir yol çalışması sırasında ortaya çıkarılan ve en az 400’den fazla ‘vampir’in bulunduğu toplu mezarda ölülerden korunmak için uygulanan farklı yöntemler keşfedildi.
'GERİ DÖNMELERİ ANCAK BU ŞEKİLDE DURDURULABİLİR'
Polonya’nın kuzeyindeki Luzino Köyü'nde yapılan ve ilk etapta duyan birçok kişi için ‘korkunç’ olarak tanımlanan keşifte, incelenen 450’den fazla iskeletin bazılarının kafalarının kesildiği ve kesik kafaların bedenlerin bacak aralarına yerleştirildiği tespit edildi. Yine aynı bedenlerin ağızlarında da madeni para bulunduğu belirlendi. Keşife ilişkin konuşan Arkeolog Maciej Stromski, defin şeklinin bazı anlamlar ifade ettiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
"Ölülerin mezardan döndüğüne dair inanç örnekleri keşfettik. O dönem yaşayan insanlar bunu engellemek için defnettikleri kişilerin kafalarını keserek bacak aralarına yerleştirmişler. Bölgede vampirlerin varlığına ilişkin inanışlar var. Ölen kişinin ailesinden biri cenazeden kısa bir süre sonra ölürse onun da bir vampir olabileceğine inanılıyordu. Bu nedenle gömülen kişinin mezarı açılıyor ve kafası kesilerek bacak arasına yerleştiriliyordu."
Araştırmacılar, ortaya çıkarılan mezarların yaklaşık yüzde 30'unda iskeletlerin bacaklarının, kollarının ve başlarının yanına yerleştirilmiş tuğlalar da bulduklarını sözlerine ekledi.
ORAK KONULAN 'VAMPİR' MEZARI
Polonya’da yürütülen arkeolojik çalışmalarda geçtiğimiz eylül ayında da vampirler bir kez daha gündem oldu. Ülkenin batısında, Vistula Nehri kıyısında bulunan Pien Köyü'nde yapılan çalışmalarda incelenen mezarda bulunan cesedin boynunda, ölümden dönmesini engellemek için bir orak yerleştirilmiş olduğu ve sol ayak baş parmağında bir asma kilit olduğunu keşfedilmişti.
Araştırmacılar, Pien Köyü'nde bulunan 17. yüzyıldan kalma iskelet kalıntılarının başında, yüksek bir sosyal statüye sahip olduğunu gösteren ipek bir başlık olduğunu da ortaya çıkardı. Ekip lideri olan Profesör Dariusz Polinski, defin şeklinin olağandışı olduğunu söyleyerek bu durumun ölülerin geri dönmesinden korunmanın yollarından biri olabileceğini söylemişti. Polonya’da daha önce yapılan çalışmalarda kafatasına metal bir çubuk veya bir kazığın dikildiği bedenlerin bulunduğu mezarlar da açığa çıkarılmıştı. Bu dönemde özellikle Doğu Avrupa’da yaşayan Slav halkı arasında vampir efsanelerinin bir histeriye neden olduğu ve bu sebeple ‘cadı avı’ benzeri bir sürecin yaşanmasına sebep olduğu tahmin ediliyor.
Ölümsüzlük ve vampirler hakkındaki efsanelerin tarihi 11. yüzyıla kadar dayanıyor. Bu dönemde özellikle Avrupa’da birçok bölgede insanların öldükten sonra gömülen bazı kişilerin kan emici canavarlar olarak yüzeye çıkıp yaşayanlara musallat olmasından veya öldürmesinden endişe ettiği tahmin ediliyor.