27.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı
Bundan dört yıl önce Arnavutköy’ün ilk barlarından Eylül’ün yerinde misafirlerine merhaba diyen Luzia odun fırınında pişen pizzaları lezzetiyle İstanbul’un başka yerlerinden insanları ardına düşüren tiramisusu ve her daim mahalle sakinlerinden birinin çıkıp evinin anahtarını güvenle bırakmasıyla sıcacık bir ortama sahip. Üçüncü nesil kahveciden direksiyonu pizzaya ve başka yemeklere kıran Luzia’nın Berlin’de işletme sahibi Kaan Müjdeci önderliğinde başlayan hikayesini ve spesiyallerini işletme müdürü Sema Dilsiz’le konuştuk.
Arnavutköy’ün eskilerinden
Luzia’nın kurucusu Kaan Müjdeci, Berlin’in ardından dört yıl önce İstanbul’da bir mekan ararken yollar burada kesişiyor. Luzia ilk açıldığında daha çok üçüncü nesil kahveyle başlıyor işe. Sonrasında gelişerek bugünkü formuna kavuşuyor. “Yaklaşık iki senedir odun fırınında pizza ve yemeğe yöneldik” sözleriyle anlatıyor Dilsiz mekanın hikayesini. Haftanın her günü sabah 09.30’da kapılarını açan Luzia pazar ve pazartesi günleri gece 24.00’e kadar diğer günler gece 02.00’ye kadar hizmet veriyor. Konukları daha çok orada olmayı alışkanlık haline getirmiş olanlar. Sema Dilsiz bu durumu “Luzia’nın şöyle de bir geçmişi var, burası eski Eylül bar. Arnavutköy’ün ilk barlarından. 25 senelik bir mekan aslında. Arnavutköy’ün mahalle barı olarak da adlandırılan bir yer. Müdavimlerinin olduğu bir mekan. Buraya geldiğinizde yüzde 70 hep aynı kişileri görürsünüz” diye anlatıyor.
Maskotu Turşu
Filtre kahveden, latte’ye kadar tüm kahve seçeneklerini bulabileceğiniz mekan kahvelerinde herhangi bir aroma ya da şurup kullanmıyor. Ayrıca enerji içeceği ve kutu meyve suyu da bulundurmuyorlar. Kışın sıcak şarap bulabileceğiniz Luzia’da havaların ısınmasıyla sangria ve limonata satışı başlıyor.
Odun fırınında pişen pizzaları, lazanyası, salataları ve tiramisu mekanın imza lezzetleri arasında yer alıyor. Bunun yanında 13.00 ile 15.00 arasında sundukları günün yemeği de beğenilen ve oldukça talep gören bir hizmet. “Tabldot gibi çıkıyor ama etli bezelye yanında mercimek, bulgur pilavı şık bir sunumla birlikte yanında hep artı bir lezzet. Bu da tercih edilmemizi sağlayan unsurlardan” diye anlatıyor Sema Dilsiz. Günün yemeğini öne çıkaran bir başka şeyse menüyü konukların taleplerine göre şekillendirmeleri. Şu aralar özellikle “Yemek istediğiniz bir yemek var mı?”, “Canınız ne istiyor?” sorularına bazen de “Şunu mu pişirseniz?” talepleri yön veriyor. Yemeklerdeki bu ortak zevk mekanda çalan müzikler ve mekanın dekoruna da yansımış. Luzia’nın odun fırınından sızan ateşe uygun bir dekorasyonu var. İşletme sahipleri Kaan Müjdeci ve Ayten Özer’in ortak zevkleri yansımış her bir detaya. Fakat mekanın giriş katında yer alan mermer aslan heykeli gelen herkesin bir fotoğrafının olduğu Luzia’yı Luzia yapan ana obje. Bu aslanın en büyük arkadaşı ise mekanın maskotu Turşu. Herkesin sevgilisi olan Turşu siz yemeğinizi yerken ya da kahvenizi yudumlarken ortalıkta sessizce dolanan sevimli bir kedi.
Evindeymiş gibi partile
Luzia’nın ikinci katı bundan iki yıl öncesine kadar daha aktif olan club. Cuma ve cumartesi günleri kokteyl bar şeklinde hizmet veriyor. Kat şimdilerde daha çok özel kutlamalar için kullanılıyor. Sema Dilsiz, “20-30 kişi doğum günü ya da özel kutlamalarında orayı kapatıyorlar, biz kapatma ücreti de talep etmiyoruz sadece yedikleri içtikleri şeylerin faturasını ödüyorlar. Kendi istedikleri müzikleri çalıyorlar. İsterlerse DJ ayarlıyoruz, yok biz kendimiz yapacağız diyorlarsa kendileri yapıyorlar. Bizim bu konudaki sloganımız kendi evinde parti veriyormuşsun gibi ama servis alıyorsun” diye tarif ediyor hizmetlerini.