'Ruhum Elisa'yla dans ediyor'

‘Kardeş Çocukları’ dizisiyle izleyici karşısına çıkan Nur Fettahoğlu, iş ve aile hayatı arasında denge kurmaya çalışıyor. Oyuncu, “Özellikle setten kalan zamanlarda önceliğim hep ailem oluyor” dedi. Fettahoğlu’yla projesini ve kızı Elisa Güzin’den sonra değişen yaşamını konuştuk.
Kariyeriniz yoğun bir tempoda devam ediyor, kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz?
İş ve aile hayatı dengesi içinde kendime küçük zamanlar yaratmaya gayret ediyorum. Özellikle setten kalan zamanlarda önceliğim, hep ailem oluyor. Öte yandan, huzur ve mutluluk insanın enerjisini değiştiriyor. Bunun da pozitif dışa vuruma dönüştüğüne inanıyorum.
Kızınız Elisa Güzin’den sonra neler değişti?
Hayat bambaşka akıyor kızımla birlikte... Ruhum her daim dans ediyor.
Oyuncu olmasını ister misiniz?
Doğuma 1.5 ay kalana kadar çalıştım. Anne karnında ne yaşarsak, hissediyorlar sanırım. Bence sanatçı bir ruha sahip, resim yapıyor, kalemleri seviyor ve kamerayı da... Tabii kısıtlayıcı bir yaklaşım değil bu.
Rol için saçınızda büyük değişimler yapar mısınız? Tamamen kesmek gibi?
Oyuncuyum ve rolüm ne gerektirirse elbette yaparım. Diyelim ki, kanser tedavisi gören bir karakteri canlandırıyorum ve bunun için zayıflamam, saçımı sıfıra vurdurmam gerekti. Rolümün hakkını vermek ve bir noktada karakterin ruh halini de daha doğru yansıtabilmek için bu fiziksel değişiklikler hakkında tereddüt etmem.
Oyuncunun kuralları olmalı mı?
Kurallar olarak tanımlamasam da iş ahlakı, tutarlılık ve sürekli kendini geliştirme çabası içinde bulunmak, temel düsturlarım. Kurallardan çok, işine ve kendine saygının göstergeleri diyelim...
‘Kardeş Çocukları’ dizisinde lider ruhlu bir cemiyet kadınını oynuyorsunuz. Normalde arkadaşlarınıza öncülük eder misiniz?
Arkadaşlık, yoldaşlık ve her koşulda sırt sırta vermek demek. Yeri gelir onlara siz öncülük edersiniz, yeri gelir onlar size...
Dram bir dizi, sette neler yaşıyorsunuz?
Kamera önüyle, arkası bambaşka dünyalar. Karakterlerimizle gerçek hayatı karıştırırsak ruh halimiz etkilenir. O yüzden sahneye girene kadar eğlenceli, sahnelerde ise bir o kadar derin ve yoğun...

‘Güzelliğin sırrı mutlu olmak’
L’Oréal Paris’in yüzü oldunuz, markayla buluşmanız nasıl gerçekleşti?
‘Çünkü Biz Buna Değeriz’ söylemiyle tüm dünyada kadınlara değerli olduklarını hatırlatan, dinamik ve değişim yaratan bir marka. Gücünü bilimden alan uzmanlıkla ürünler geliştiriyor, aynı zamanda benim güzellik anlayışımla da bire bir uyuşuyor.
Bu nedenle yaptığımız iş birliği çok anlamlı. ‘Yaş Uzmanı’ serisiyle yeni güzellik elçisi olarak markanın sesini, gücünü, simgelediği hareketi ve düşüncesini temsil edeceğim.
Her yaşta farklı bir güzelliğiniz oldu. Bunun sırrı ne?
Bence güzelliğin sırrı, öncelikle mutlu olmaktan geçiyor. Bu da tamamen sizin elinizde... Hayattan mümkün olduğu kadar keyif almaya ve pozitif düşünmeye çalışıyorum.