15.06.2025 - 00:00 | Son Güncellenme:
Küllüoba’daki kazı çalışmalarında gömülerek kapatılmış bir evin arka odasındaki eşik kısmında bir parçası koparılmış ve yakılmış 5 bin yıllık ekmek bulundu. Elektron mikroskobu görüntüleriyle hamur dokusunu inceleyen akademisyenler, hamurun karıştırılma ve yoğurulma işlemleri sonrasında mayalanması için bekletildiğini belirledi. Yapımında gernik buğdayı ve mercimeğin kullanıldığı tespit edilen ekmeğin besin değerinin yüksek, gluten oranının ise düşük olduğu görüldü. Pişirilip bir parçası koparıldıktan sonra yeniden yakılıp yapının içine gömülerek üstünün kırmızı renkli toprakla örtüldüğü belirlenen ekmeğin, bereket getirmesi inancıyla ritüel için üretildiği düşünülüyor.
Nadir bir buluntu
Kazı Başkanı Prof. Dr. Murat Türkteki, ekmeğin arkeolojik kazılarda çok nadir bulunabileceğine dikkati çekerek, "Organik madde olması açısından bizim için çok değerli. Ekmeğin bulunmasından çok söyledikleri, anlattıkları, hikâyesi bizim açımızdan önemli" dedi.
Türkteki, kazı çalışmalarının son döneminde gömülmüş yapılarla karşılaştıklarına işaret ederek "Bunlardan birinin içerisinde bir arka odanın eşik kısmında üzeri kırmızı renkli toprakla gömülmüş bir ekmekle karşılaştık. Karbonize olmuş vaziyette ancak olduğu gibi korunmuş” ifadelerini kullandı. Laboratuvar ortamında analiz çalışmaları yaptıklarını dile getiren Türkteki, şöyle devam etti:
"Bu analizlerde ekmeğin içerisindeki türleri saptamaya çalıştık. Bunların içerisinde emmer adıyla da bilinen 'gernik' buğdayı var hatta bugün 'kavılca' adıyla bilenen bir alt grupla karşılaştık. Ekmeğin yüzde 90'ı bu. İçerisinde bir miktar mercimek de var. Mercimek, aynı zamanda belki de mayalama süreciyle de bağlantılı olabilir. Pişmeyle ilgili de verilerimiz var. 150 santigrat derece civarında bir ısıya maruz kaldığını ve piştiğini, dışının daha iyi, içinin daha az piştiğini biliyoruz. Daha sonra da bunun yakıldığını anladık. Zaten yakılmamış olsaydı bize ulaşması da mümkün olmayacaktı."
Türkteki, besin içeriği açısından bakıldığında gernik buğdayının modern buğdaylara göre yüksek protein içerdiğine dikkati çekti. Bu ekmeğin B grubu vitaminler açısından da zengin olduğunun belirlendiğini kaydeden Türkteki, şu bilgileri paylaştı:
"Antioksidan özellikleri var. Lif içeriği yine oldukça önemli. Bir de 'dirençli nişasta' diye bilinen, daha çok kan şekerinin hızlı yükselmesini önleyen bir madde söz konusu. Besin değeri yüksek. Gluten oranı da düşük.”
Bir parça koparılmış
Murat Türkteki, ekmeğin hazırlandıktan sonra bir parçasının koparıldığını ve yakıldığını dile getirerek, "Belki ritüel amacıyla bir törenin parçası da olabilir. Bir yapı, bereket, adak vesaire bunlarla bağlantılı olabilir. Bu parça kopartıldıktan sonra yapının eşik kısmına yakın bir kesime, tabana gömülmüş" dedi.
İki örnekten biri
Anadolu'da şu ana kadar bulunduğunu bildikleri iki ekmek örneğinin olduğunu belirten Türkteki, sözlerini şöyle tamamladı: "Çatalhöyük'te birkaç sene önce bulundu. Çatalhöyük'teki aslında pişmemiş bir örnek. Onun dışında başka bilinen bir örnek yok. Küllüoba, ikinci sırada diyebiliriz. Tunç Çağı'nda zaten böyle bir örnek yok. Bazı kırıntılar var. Ekmek benzeri bir ürün olarak değerlendiriliyor. Onlar da kesin olarak ekmek diyemiyorlar. Bizimkisi, form vermesi ve pişirilmiş olması açısından Anadolu'da ilk oluyor."
Üretilip satışa sunuldu
Küllüoba ekmeği, arkeolojik bulgular temel alınarak Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından aynı tarifle; taş değirmende öğütülen kavılca, Horasan, gacer ile mercimek unundan ve düşük glütenle üretildi. Ekmek, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi üretici marketlerinde 50 liradan satışa sunuldu.