İskandinav takımlarından almamız gereken çok önemli dersler var. Fiziğe dayalı, kolektif bütünlüğü maç boyu devam ettiren, taktik disiplinden bir an bile kopmayan oyun yapıları var. Norveç şampiyonu Bodo'nun kadro değeri yaklaşık 47 milyon Euro değerinde. Buna karşılık Beşiktaş'ın ise 140 milyon Euro.
Aradaki fark 100 milyon Euroya yakın. Ancak sahada sergilenen oyun ters orantılı. Oyunun 3'te 2'lik bölümünü domine eden taraf Norveç temsilcisiydi. Önde baskıyı o kadar başarılı uyguladılar ki, temsilcimiz ilk 30 dakikalık bölüm dışında kendi yarı sahasından çıkmakta oldukça zorlandı. Savunmamızdan dönen topları hep kaptılar. Bu da kalemize tehlike olarak döndü.
İlk yarım saatte Serdar Topraktepe'nin planı tıkır tıkır işledi. Ayağa paslarla rakibi kalemizden uzak tuttuk. Masuaku'nun yerine sol bekte görev yapan Bahtiyar'ın asistinde 'gizli forvet' Gedson'la öne geçtik. Savunma arkasına koşuyu Lyon deplasmanında da yapmıştı ve Beşiktaş'a zaferi getirmişti. Etkili çıktığımız kontrada Rafa Silva ile ikinci golü bulabilsek maçın hikayesi farklı olabilirdi.
Bodo ilk şutunu 36. dakikada çekti. Ersin'in bir anlık gafleti pahalıya patladı, kalemizde golü gördük. Benzerini Mert Günok, Ajax deplasmanında yapmıştı. Bunlar çok basit hata. Hemen cezayı kesiyorlar. Devre bitmeden kronik hastalık nüksetti ve kornerden topu ağlarımızda gördük.
İkinci yarı tamamen Norveç ekibinin üstünlüğüyle geçti. Geriden pasla çıkma ısrarını 90 dakika sürdürdüler. Belki riskli oynuyorlar lakin Beşiktaş'ın önde baskısını çoğu kez başarıyla kırdılar.
Bu bölümde Musrati ve Ndour rakibin üstün fizik gücü karşısında resmen ezildiler, hiçbir varlık gösteremediler. Libyalı futbolcunun ayağı cetvel gibi olabilir, topun sende kalmasını sağlayabilir. Ancak kesinlikle Beşiktaş'ın aradığı 6 numara değil. Amiyane tabirle 'çıtkırıldım.' Neredeyse bir top bile kapamadı, ikili mücadelelerin çoğunu kaybetti. Siyah-beyazlı takıma Josef'in ilk senesinde olduğu gibi savunmanın direncini artıran 'ahtapot' 6 numara lazım.
Beşiktaş orta sahası o kadar kolay geçildi ki Bodo'nun ileri uçtaki oyuncuları final vuruşlarını iyi yapabilse farkın atması işten bile değildi. Temsilcimiz adına Emirhan ve Semih Kılıçsoy ayakta kalan isimler oldu. Emirhan kritik müdahaleleri ile farkın artmasını engelledi. Semih Norveçli dev rakipleriyle iyi boğuştu, çoğu zaman rakiplerine üstünlük sağladı. Canını dişine taktı, pozisyonlara girdi.
Bir eleştiri de yönetime getirelim. Rashica ailevi nedenlerinden ötürü izin aldığı için Onur Bulut sağ kanatta oynadı. Gerçekten vahim bir durum. Kadro mühendisliği ancak bu kadar kötü yapılabilir. İki ayrı cephede haftada 3 maça çıkan bir takım için bu denli dar ve kısıtlı kadro!
Sezon sonuna kadar Serdar Topraktepe ile yola devam etmek bizce yerinde bir karar olacaktır. Çünkü elindeki malzemeye göre en iyisini yapmaya çalışıyor. Şimdilik macera aramaya gerek yok.