Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Terörsüz Türkiye konusundaki kararlılık açık ve net... Bu iş bitecek... Türkiye zaten terörsüz... Ülke sınırları içindeki terörist sayısı neredeyse sıfırlandı, bir zamanlar terörle anılan yerlerde huzur ve güven ortamı sağlanmış durumda. Verilen mücadelede sınırın ötesinde Türkiye’ye sıkıntı yaratan terör bölgelerine dönük artık... Bölgedeki istikrarı ve barışı koruma adına Irak ve Suriye’de yapılanlar da ortada. Türkiye hem yumuşak hem de gerektiğinde sert güç kullanarak adım adım denklemi değiştirdi, kirli oyunu bozdu. Irak’ta kilit kapandı, Esad’sız Suriye’deki görüntü de bambaşka... Ama bunlardan dolayı kuyruk acısı yaşayan ve hâlâ aynı istikrarsızlık ortamını sürdürüp bundan nemalanmak isteyenler var bir yanda da... Bunların başında da İsrail ve İran geliyor... Her ikisi de Esad rejimiyle birlikte sanki bölgede devrilmiş gibiler... Daha da güçlenen bir Türkiye’den rahatsızlar. Dolayısıyla normalde ayrı ayrı açıklamalarına bakıldığında birbirlerine düşman, hasım gibi görüntü veren İsrail ve İran, Suriye’nin yeni yönetimini zora sokmak, barış ortamına çomak sokup ülkeyi tekrar istikrarsızlaştırmak adına ortak faaliyet içindeler. Birbirlerine karşı, sarfettikleri “asarız, keseriz” lafları da pek görülmüyor şu sıralarda...

Haberin Devamı

★★★

Elbette İsrail, Türkiye’nin güçlenmesini istemediği kadar Suriye’de İran’ın güçlenmesini de istemez. Onu da tehdit olarak gördü, görüyor. Ancak hem İran’ın hem de İsrail’in ortak olarak güçlenmesini istemedikleri ülke Türkiye burada... Onun için her ikisi de Suriye’yi, bölgeyi olabildiğince karıştırarak Türkiye’nin ve Suriye yönetiminin güçlenmesini engellemek hesabındalar akıllarınca... Yani birbirlerine düşman havasındaki iki ülke İsrail ve İran söz konusu Türkiye’nin çok daha güçlenmesi olduğunda ortak paydada çok hızlı buluşuyorlar. Hiç utanmadan “şer müttifikliği” yapıyorlar yani...

Kaldı ki Suriye sahasında etkisini kaybeden İran’ın Türkiye’ye karşı terör örgütü PKK/YPG üzerinden İsrail ve ABD ile kucaklaşma, iş birliği arayışı, tam anlamıyla katiline, celladına aşık olmak sendromu ya da Tahran’ı yöneten mollaların ifadesiyle “Büyük Şeytan ABD” ve “Küçük Şeytan İsrail” gibi “Şeytanlaşma” hamlesi, bir “Şeytanlar buluşması” çabası da malum...

Haberin Devamı

Dolayısıyla İsrail ile olduğu gibi ABD ile İran’ın da çok karşı pozisyonda olmadıkları açık... Zira ABD’nin Irak Savaşı’ndan sonra bölgede en çok kazanan ülke İran oldu... ABD “ben bir hesap hatası yaptım,İran’ın bu kadar güçleneceğini düşünmedim” demedi hiç. Suriye sahasında da İran üzerinden bir takım hesaplar devredeydi zaten, onun içinde bölgeye yayılmasına göz yumdu da denilebilir. Bu bağlamda da İran, Halep’e kadar, sahaya girdi ve muhaliflere karşı Esad’ın yanında doğrudan savaştı. Ama İran’ın bu kadar genişlemesi belli bir noktadan 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail’i rahatsız edince bu sefer ABD’de farklı bir pozisyon takınmak zorunda kaldı...

★★★

Esad’ın devrilmesinden sonra ortaya çıkan tablo da ortada. Yıllardır Suriye topraklarına çöken yatırım yapan İran kaybettiklerini geri almak hayalinde... İsrail şu anda terör örgütü YPG/PKK’yı tamamıyla kendi vekaletine almak ve Türkiye’ye karşı kullanmak istiyor. Suriye’de de yayılma hesabında.. .Onun içinde terörsüz Türkiye hedefinden son derece rahatsız... Peki bunlar neyi değiştirir? Hiçbir şeyi... Türkiye bildiği yolda devam eder. Bu anlamda devletin en yüksek yerlerinden şer müttefikleri İsrail ve İran’a gerekli uyarılar da yapıldı nitekim. Akıllı olun restinizi restle görürüm sakın ola yanlış bir adım atmaya falan kalkmayın diye...