Gözler Suriye’deki hareketlilikte... Sahadaki denklem neredeyse saat saat değişiyor. Aynı gelişmeler masa hattı içinde geçerli... Özellikle Ankara merkezli yoğun bir diplomasi trafiği var... Küresel-bölgesel temaslar, açıklamalar peş peşe geliyor. Suriye’nin ve Esad’ın geleceği hakkında... Bu bağlamda en çok konuşulan tartışılan da Türkiye’nin normalleşme çağrılarına kulak vermeyen Esad’ın pişmanlık durumu ve ruh hali. Bunlar Rusya için de geçerli... Zira Ankara-Şam hattında yeniden normale dönüş, konusunda Esad, ayak direyip “Türkiye normalleşme istiyorsa askerlerini çekmeli” gibisinden abuk sabuk laflar ederken, sonuca ulaşamayan süreçle ilgili Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’da, daha geçen ay bu zamanlarda (04 Kasım tarihli yazımız) ne dedi? “Şam yönetimi Türk askerinin Suriye’den çekilmesinde ısrar ediyor.”
Yani; Rusya olarak görüşme, normalleşme için uğraşıyoruz, istiyoruz, ancak Esad bizi dinlemiyor!..
Buna kim inanır?
Ne denildi, deniliyor hep? Eğer Rusya olmasaydı, Putin kol kanat germeseydi şu anda Esad rejimi yoktu... Gerçekten de öyle esamesi okunmazdı Esad’ın… Nitekim şimdilerde Şam’da sıkışan Esad, muhalifleri durdurmak için Rusya’dan yardım dileniyor... Umduğunu pek bulamadığı içinde yalnızlığı ortada. Dolayısıyla Putin’in Esad’a bir şey deyip de olmaması, yapmaması mümkün değil... Bunu da dünya âlem biliyor zaten. Böyle bakıldığında da son gelişmelerle ilgili şu ana dek Esad’a destek konusunda ağırdan alan Rusya, Putin ne yapmak istiyor, kafasından neler geçiyor sorusunun yanıtı önemli... Öncelikle de Suriye’deki ateşi söndürmek için Esad’ın muhaliflerle masaya oturması, uzlaşması noktasında...
★ ★ ★
Bu konuda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, İran Dışişleri Bakanıyla yaptığı görüşme sonrasında Suriye’deki gelişmelerle ilgili verdiği mesajlar açık ve net:
“Muhalefetin meşru taleplerinin göz ardı edilmesi ve rejimin siyasi sürece samimi biçimde dahil olmaması bir hataydı. Son olarak, sivillere yönelik kapsamlı saldırılar gerçekleştirilmesi iç savaşı yeniden alevlendirdi. Biz, bu konulardaki uyarılarımızı ilgili tüm taraflara defalarca yapmıştık. Son gelişmeler, Şam’ın kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşı sağlaması gerektiğini bir kez daha gösteriyor...”
Önceki günkü Milli Güvenlik Kurulu açıklamasında da “Suriye’deki son gelişmeler rejimin kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşması gerektiğini bir kez daha gösterdi” ifadeleriyle bu tespit çok net bir kez daha vurgulandı...
Rusya destekli Esad’ın baştan beri muhaliflere tavrı duruşu ise malum. Hepsini, hasım, düşman olarak gördü, görüyor… Arada bir çıkardığı “af”larda hadi gelin deyip, canlarını okuma hesabı hep. Zira geçmişte bu af masallarına kanıp bazı dönüşler oldu, bunlar normal hayata mı döndüler? Hayır. Bir kısmı mahkemelere çıkarılıp yargılandı, hapsedildi ve yeni kaçışlar yaşandı. Bazılarının akıbetleri ise hiç bilinmiyor...
Yani Esad açısından af dilemesi gereken bir durum var aslında... Ve son gelişmelerle saha gerçekliği de başka artık...
★ ★ ★
Dolayısıyla Astana süreci bağlamında bugün Doha’da Türkiye, Rusya ve İran arasında dışişleri bakanları düzeyinde yapılacak zirveye dönük en merak edilen de Esad’ın geleceği ve muhaliflerle görüşme, uzlaşma konusunda Rusya ikna edebilecek mi meselesi... Bakalım Putin adına Lavrov ne diyecek? Yine “Esad bizi dinlemiyor” masalı mı yoksa “otur masaya” talimatı mı?.. Ya da “Esad bu işin altından kalkamadı, ondan vazgeçtik ” diye bir döneme nokta koymak mı? Ki; Esad’ın ülkeden kaçtığına dönük iddialarda var. Onun için de bu toplantı Rusya açısından samimiyet sınavı bir anlamda. Tabii düşman gibi göründüğü hatta vekil güçleri üzerinden dolaylı savaştığı ama Suriye sahasında birbirlerine dokunmadıkları ABD’yle aralarında toprak paylaşımı üzerine var olduğu iddia edilen gizli mutabakat dışında!..