Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İmralı’dan beklenen “silah bırakma çağrısı” konusunda henüz ete kemiğe bürünmüş somut bir gelişme, eylem söz konusu değil. Hatta Irak’taki Barzani ve Talabani bölgelerine de uzanan temas trafiği ve yapılan açıklamalarla DEM Parti tarafından öncekinin benzeri “yeni bir çözüm süreci” algısı yaratılmaya, bir pazarlık havası verilmeye çalışılıyor ve daha başka kirli tezgâh arayışları söz konusu sanki... Kimi aleni, kimi gizlice kimi sinsice... Yani durumu hala anlamama ya da anlamamakta direnme durumu var gibi... Bilerek, bilmeyerek ama daha çok da kasıtlı olarak... Mesela daha yeni DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, haftalık Meclis Grup Toplantısında ne dedi? “Tek taraflı barış olmaz. Barışın güçlenebilmesi için, diyalog sürecinin barışla taçlanabilmesi için iktidarın bir yol haritası, planını açıklaması şarttır.” DEM Parti Meclisi’nin dört maddelik son talepkâr bildirgesi de malum...

Haberin Devamı

Dolayısıyla görünür gerçekliği bir kez daha irdelemekte yarar var... Bir kere burada müzakere diye bir şey yok. Terör örgütüyle zaten müzakere söz konusu olamaz. Bazıları birtakım beklentiler içine girmiş olabilirler belki ama Türkiye’nin tavrı, duruşu, söylemleri en baştan beri çok açık... Devletin, terör örgütüne yaptığı iki şıklı öneri son derece yalın ve net... Ya silahı bırakıp kendini feshedeceksin ya da yok olacaksın... Bunun başkaca da bir alternatifi, orta yolu falan yok... Türkiye’nin dediğini yapma imkan ve kabiliyeti de ortada. Ülke sınırları içerisinde terör örgütü tamamen pasifize edildi, ötesinde de Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de operasyonlar kesintisiz sürüyor... Böyle bir çağrı olasılığı var, konuşuluyor, tartışılıyor diye terörle mücadele operasyonları bir tarafa bırakıldı, bırakılacak anlamına gelmiyor... Hem terörle mücadele devam ediyor hem de gelişmeler izleniyor. Suriye sahasında son darbe için kararlılık ve yeni Suriye yönetimince de paralel düşünceler defalarca deklare edildi zaten...

★★★

Yani Türkiye’nin eli daha da güçlü. Hem diplomatik hem askeri anlamda. Suriye hava sahası Ruslar tarafından kontrol edilmiyor, dolayısıyla sadece Amerikan bayrağının altına sığınmak kaldı PKK/YPG’li teröristler için... Eğer, Türkiye bir harekât düzenlerse ABD durdurur hesabıyla... Bu durumda da DEM Parti’nin Erbil ve Süleymaniye seferi İmralı’dan gelmesi beklenen çağrıdan ziyade ABD’nin kafasındaki düşünceleri yoklamaya, öğrenmeye yönelik büyük olasılıkla. DEM Parti tarafından dillendirilen “Öcalan, Barzani ve Talabanilerin görüşlerini önemsendiği için Irak ziyareti yapılıyor” sözleri falan hikâye. Bu temaslar, terör örgütü PKK’ya silah bıraktırma muhabbetinden, İmralı’dan giden bir mesajın paylaşılmasından ya da görüş alışverişinden daha çok ABD’nin kafasındaki planı ve hareket tarzını anlamaya ya da netleştirmeye yönelik faaliyetler. Buradan aldıkları bilgileri edindikleri izlenimleri de bir sonraki olası İmralı ziyaretinde de teröristbaşına iletmek üzere elbette... Belli ki Trump’ın Gazze çıkışları Netanyahu’nun hepten şımarıp zıvanadan çıkması terör örgütü ve yandaşlarının beklentilerini tetiklemiş gibi...

Haberin Devamı

★★★

Haberin Devamı

Ama yanıldıkları nokta şu: Türkiye tavrını, atacağı adımları ABD’ye göre belirleyecek bir devlet değil. Hele de söz konusu doğrudan ülkenin beka meselesiyle... Bu anlamda egemen, bağımsız bir ülke olarak geçmişte ABD’ye rağmen yaptıkları da ortada... Bundan sonrası içinde devletin en üst yetkililerince sıkça yinelenen şu sözler son derece açık ve net:

“ABD bize ‘terör tehdidine karşı aksiyon almayın’ diyemez. Bu dinleyeceğimiz bir şey değil. Gereken neyse yapılır...”

Yani terör sorunu bitecek, terörsüz Türkiye ideali gerçekleştirilecek. Öyle ya da böyle...