Ülkede CHP Genel Başkanı Özel’in 2025’de erken seçim iddiası, hedefine dönük bir gelişme, tarih yok ama CHP, cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere sandığa gidiyor. Yani bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde tarih belli olmasına rağmen yıpranır gerekçesiyle adayını geç açıklamasıyla eleştirilen CHP, şimdi de bir an önce açıklama telaşıyla gündemde. Bu sürecin de çok kolay geçmeyeceği belli. Daha şimdiden tartışmalar başladı bile… Ekrem İmamoğlu’nun bir an önce kendi isminin açıklanma baskısının galebe geldiği, Mansur Yavaş’ın “daha erken, herkes işine baksın” düşüncesinin göz ardı edildiği iddialarından kaynaklı ikilem nedeniyle açıklanan yöntem üzerine hafiften bir senkron sorunu var gibi. Hatta avantaj dengeleri anlamında Genel Başkan Özel’den İmamoğlu’na dönük ihsas-ı rey durumu da söz konusu sanki. Dolayısıyla Özel’in işi zor. Zira Özel başından itibaren aday kim olacak nasıl belirlenecek sorusuna, partililerin, kamuoyunun içini rahatlatacak birtakım cevaplar vermeye çalıştı sürekli. Günü gelince belirleyeceğiz, herkesin içi rahat olsun diyerek. Ama başlarda dillendirdiği olası formüller bu tartışmayı zaman zaman daha da alevlendirdi. Mesela İmamoğlu ile Yavaş’ı takımın çift forveti diye eşit olarak niteleyip kendisinin teknik direktör, seçici olduğu vurgusu özellikle İmamoğlu cephesinde hayal kırıklığı yarattı, anında da tepki geldi. Diğer formüller CHP’li üyeler ya da kamuoyu yoklamalarıyla belirleme seçenekleri de öyle. Zira CHP’li üyeler ve delegeler denildiğinde İmamoğlu’nun, kamuoyu yoklamaları, sokak dikkate alınırsa da Yavaş’ın daha avantajlı olduğuna dönük, görüntü ve öngörüler açık ve net… Hem kimin daha çok CHP’li göründüğü ya da partililerce öyle benimsendiği, yani “en has CHP’li kim” bağlamında, hem de yapılan kamuoyu yoklamalarının sonuçları, sokağın sesi denildiğinde kimin önde çıktığı açısından. O nedenle Özel de sürekli iki büyükşehir belediye başkanını idare etmeye çalışan bir genel başkan görüntüsüyle zor durumda kaldı hep.
***
Tabii asıl olarak da 31 Mart 2024’deki yerel seçim başarısı ve kamuoyunda yükselen başarı ivmesine rağmen CHP’nin kenetlenme, sokağa odaklanma değil, cumhurbaşkanı adayı kim olacak, olmalı tartışmalarıyla gündemden düşmeyen bir parti görüntüsü vermesi nedeniyle. Dolayısıyla Özel’in açıkladığı yöntem ve takvime bakıldığında sandığa kadar en azından iki üç ay, sonrasında da sandık sonucuna odaklı olası tepkiler, kırgınlıklarla parti açısından bu görüntünün süreceği ortada.. Daha da katlanarak, Özel’in kendi makamı, koltuğunu zorlayarak hatta. Çünkü uzunca süredir giderek vitesi artıran İmamoğlu, CHP’de zaten var olan kimin liderlik yaptığı soru işaretlerini daha da tetikliyor. Sonuçta partinin bir genel başkanı var ama iki belediye başkanı, özellikle de İmamoğlu zaman zaman Özel’i sollayan açıklamalar yapıyorlar. Ya da görev tanımlarının dışına çıkarak iktidarla bire bir girdikleri tartışmalarla kendileri için bir adaylık profili oluşturmaya çalışıyorlar. Bu anlamda özellikle İmamoğlu da bayağı mesafe almış durumda. Bundan böyle Mansur Yavaş’ın da bu taktik ve davranış konusunda daha aktif olacağını kestirmek de hiç zor değil. İki başkan arasında varlığı zaten bilinen rekabetin, çekişmenin hepten gün yüzüne çıkacağını da... Bunların da vatandaşa hizmet odaklı siyasetten, üyeyi kazanmaya, kendisine oy vermeye dönük hesaplara döneceği, bundan da CHP’nin kurumsal anlamda olumsuz anlamda etkileneceği açık. CHP’de aynı kriz dün olduğu gibi bugünde doğru yönetilemiyor açıkçası...
***
Kaldı ki bir de Yavaş’ın daha başka tepkiler verme, kopma dahil bazı arayışlar içine girme olasılığı da konuşuluyor malum. Bu bağlamda CHP’nin içinde öne çıkan öngörüler de şöyle:
“Partide Mansur Yavaş’ın hareket alanı çok daraldı. Yavaş’ı destekleyen Kılıçdaroğlu’nun etrafı da azaldı, İmamoğlu’ndan yana dönmeye başladı insanlar.. Ama İmamoğlu seçilse bile hakkındaki mahkumiyet kararı kesinleşirse Mansur Yavaş’ın önü açılır, onun için de son dakikaya kadar bekler...”
Çift forvetten biri yedek kulübesine durumu yani...