Suriye sahasında etkisini kaybeden İran’ın Türkiye’ye karşı terör örgütü PKK/YPG üzerinden İsrail ve ABD ile kucaklaşma, iş birliği arayışı, tam anlamıyla katiline, celladına aşık olmak sendromu... Ya da Tahran’ı yöneten Mollaların ifadesiyle “Büyük Şeytan ABD” ve “Küçük Şeytan İsrail” gibi “Şeytanlaşma” hamlesi, bir “Şeytanlar buluşması” çabası… Dini lider Hamaney’e yakın kendini bilmez bir Molla’nın Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’e dil uzatması da İran’ın “Şeytani yüzünün” çok net bir başka tezahürü. Belli ki Esad’ın devrilmesiyle Suriye’deki kazanımlarını kaybeden İran hepten şuursuzlarmış durumda. 1979 Devrimi’nden bu yana belki en zor günlerini yaşıyor, ülkesi içerde kaynıyor, dışarıda da yemediği tokat kalmadı ama İran hâlâ, komşularına, başka ülkelere dönük istikrarsızlaştırma ve provokasyon alçaklığına devam ediyor. Suriye’deki gelişmelere bakışı, büyük bir yenilgiye uğramış olmanın yarattığı öfke, şaşkınlık ve hayal kırıklığı ile şekilleniyor... Hazımsızlıktan kaynaklı karışıklık yaratmak, kaosu tetiklemek, körüklemek için şuursuz çıkışlar yapıyor. Hem de bunu çılgınlık boyutuna taşıyarak... Aklını, dikkatini ülkesindeki rahatsızlıkları gidermeye vereceğine bildik alışkanlıklarından vazgeçmiyor yani...
★★★
Zira İran ile PKK arasında temas her zaman vardı. PKK meselesi çözüme kavuşturulamadıysa arkasında İran’ın iki yüzlü politikası yatıyor. Kandil’in bir tarafı Irak, diğer tarafı İran’da. İran, teröre karşı Türkiye ile iş birliğine girseydi, PKK sorunu olmazdı. Ama CIA, MOSSAD, MI6 gibi İran istihbaratı SAVAMA’nın da terör örgütünün en tepe isimleri Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan ile bağlantıları var, teröristbaşlarını kol-kanat gerip, koruyup kolladılar hep… Hala da öyle. Yoksa MİT’in temizlediği diğer teröristler gibi onların da enselerinde olduğu ve fırsat kolladığı açık. Hem de yıllardır. Nitekim 2011’de Türkiye başta Murat Karayılan olmak üzere terör örgütü elebaşlarının Kandil’de barındıkları bölgelerin koordinatlarını İran’a verdi. Kandil’in İran bölümündeki 20 noktaya ivedilikle operasyon düzenlenmesi talep edildi. Bu noktalardan ikisinin Murat Karayılan’ın sürekli olarak kullandığı bölge olduğu tespiti yapıldı. Buna rağmen İran güvenlik güçleri gerekli hassasiyeti göstermedi ve Karayılan’da bulunduğu yeri terk etti. Şimdilerde de o teröristbaşları Kandil’in İran topraklarında kalan kısmında büyük olasılıkla...
***
İran’ın Karabağ Savaşı’nda da vatan topraklarını kurtaran Azerbaycan’ın değil işgalci Ermenistan’ın arkasında durdu, destekledi… Bu alçaklığı da eskilere uzanan bir durum yine... Şöyle ki:
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 18 Ekim 1991’de ikinci kez bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’a karşı İran’ın tavrı o yıllarda da hasmaneydi. Daha ilk günden itibaren İran’ın İslam Devrimi’ni yayma amacıyla Azerbaycan’ın farklı bölgelerinde etkili faaliyetleri oldu ve bu faaliyetler de özellikle Azerbaycan’ın İran sınırına yakın olan güney bölgelerinde yoğunlaşmıştı. Ermenistan’ın 1992 Şubat’ındaki Hocalı katliamından başlayarak yaptığı alçaklıkları ve devreye soktuğu Karabağ’ı işgal planını sürdürdüğü günlerde de bu durumu fırsat bilerek Azerbaycan sınırında tatbikat yapan İran, bağımsız Azerbaycan topraklarında 10-20 kilometre derinliğe girip kontrol altına aldığı bölgede kendi bayrağını dalgalandırma alçaklığını dahi göstermişti. Biz de gazeteci olarak Rusya ve İran’ın inkâr ettiği bu mütecavizliği gidip, görüp, fotoğraflarla MİLLİYET’in 4 Eylül 1993 tarihli nüshasında tarihe not düşmüştük.
Gerçekten çok zor ve sıkıntılı bir dönemdi. Kafkasya barut fıçısı gibiydi, İran birlikleri Azerbaycan topraklarında 20 kilometrelik bir bölgeyi kontrol altına almıştı. Azerbaycan’daki İran mütecavizliği Ankara’da şok etkisi yaratmış, asker gönderme durumu gündemdeydi… Türk savaş uçakları bölgede keşif uçuşları yapıyor, Dışişlerinde toplantı üstüne toplantı oluyordu...
***
Yani; İran, hiçbir zaman güvenilir dost olmadı. Hep iki yüzlü oynadı arkadan vurmak için fırsat kolladı.
Yaptıklarının hepsi de hem Türkiye’nin hem de Azerbaycan’ın hafızalarında kayıtlı… Dolayısıyla İran açısından yaptıklarına ateşle oynamak da denilebilir. Malum İran’ın yarı nüfusu Türk, İran’ın Türkiye ve Azerbaycan’a karşı hasmane duruşuna, tavırlarına nasıl sert tepki verdikleri de ortada... En son, hadsiz, kendini bilmez bir Molla’nın sarfettiği sözler üzerine bulunduğu kentin cadde ve sokakları Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in posterleriyle donatıldı... Tam tersi bir durum olsaydı İran kim bilir ne yapardı?
Bir düşün ve akıllı ol Molla...