İşçi Bayramı 1 Mayıs’ta devletin “ben buradayım” mesajını verdiği bir günü daha geride bıraktık. Türkiye’de sendikalar ve işçinin hakları cephesinde yaşanan bu olaylar, aslında bizlere ‘geri kalmışlığın’ verdiği bir hediye. İşçi hakları ve bu alandaki mücadele Türkiye’de hiç gündemden düşmeyen bir konu. Bu alanda şu sıralar öne çıkan maddelerden biri de THY olayı.
Kısaca hatırlayalım...Bundan yaklaşık bir yıl önce, Mayıs 2012’de Türk Hava Yolları’nda (THY) 305 kişinin işten çıkarılmasıyla sonuçlanan bir günlük iş bırakma eylemi yapıldı. Bu yaşananların bir uzantısı olarak nisan ayının ikinci haftasında ‘grev’ kararı geldi.
THY’ye 60 günlük yasal süre verildi, grev olabilir. Bu konuda hükümet ve sendika hâlâ uzlaşmaz tutum sergilemeyi sürdürüyor.
Sendika tarafı “Grevden dönüş için ilk şartımız 305 kişinin işe alınması, bu olmadan masaya oturmayız” derken, bir devlet şirketi olan THY cephesi, “Tüm yönetim olarak oybirliğiyle işten çıkarmaları onaylandık, artık yargı kararına bakarız” diyor.
Yaşanan bu süreçte 305 kişinin işten çıkarma davaları da sürüyor. Hatta bazılarının işe iade davasında süreç çalışan lehine çıktı, Yargıtay tarafından da bu durum onandı.
İlk sinyal geldi...Bu hafta gerçekleştirdiğimiz Milliyet’in “Geleceğe Yatırım, Türkiye’ye Yatırım” toplantılarının Şanlıurfa ayağında Balıklı Göl’deki turumuz sonrası, parkın içindeki kahvedeyiz. Hemen karşımdaki sandalyede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik oturuyor.
THY’de taraflar arasındaki uzlaşmaz tavrın bir çözüme kavuşması adına bir görüşme olup olmayacağını soruyorum... Geçtiğimiz günlerde eski DİSK Başkanı, şimdinin CHP Milletvekili (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi) Süleyman Çelebi’nin bu konuyu kendisiyle paylaştığının bilgisini veren Bakan Çelik, işten çıkarılan 305 kişinin işe iadesiyle ilgili olarak, “Belki bir çağırırız bakalım” diyor.
Kendisinin bir aracı olarak davette bulunabileceğinin bilgisini paylaşan Bakan Çelik, yaşanan süreçte sendika tarafından çok agresif tavırlar sergilendiğini belirtiyor ama ne vatandaşın ne yönetimin ne de kendilerinin THY de bir greve ‘evet’ diyemeyeceğini söylüyor.
Kısa bir not: Grev konusu THY’de bir hak olmasına karşılık, Bakanlar Kurulu’nun böylesine bir gelişmeyi kendisine verilen yetkilere dayanarak engelleme hakkı var.
Almanlar ses çıkarmadı!Bakan Çelik’e 10 gün önce Almanya’nın milli havayolu şirketi Lufthansa grevini hatırlatıyorum. Avrupa’nın en işlek terminallerinde bir günlük grevde 1.700 uçuş yapılamadı. Buna karşılık Alman hükümeti ve Lufthansa cephesinden hiç bir ses “Burası bizim milli şirketimiz. Burada greve izni vermeyiz” gibi bir çıkışta bulunmadı. Grev oldu ve bitti.
Bu konuda Türkiye’nin Almanya ile karşılaştırılmaması gerektiğini, ekonomik koşullara bakıldığında bu grevin onların ekonomisini etkileme gücünün oldukça zayıf olduğunu söyleyen Bakan Çelik, “Biz işçiyi de düşünüyoruz. THY’de greve gidildi. kime ne faydası var” diyerek, uzlaşma yolunda bir adım için hazırlık yapıldığının bilgisini veriyor.