Milliyet Gazetesi’nin iş birliği ile düzenlenen "İSO 70. Yıl Sohbetleri" programı kapsamında, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’i ağırladık. Bakan Özer’in katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirilen buluşmada, Türkiye’nin eğitim politikaları, mesleki programlar, sanayi - eğitim işbirliği, stratejik yatırımlar ile nitelikli istihdam konuları ele alındı.
Hyatt Centric Levent otelindeki buluşmaya İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı, Milliyet Gazetesi Yazarı Servet Yıldırım, Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç, Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdür Yardımcısı Serkan Arman, İSO Genel Sekreteri Haktan Akın ve İSO Genel Sekreter Yardımcısı Hakan Çoban katıldı.
Dezavantaj telafi edilmeli
Bakan Özer, görüşmede ısrarla bir konu üzerinde durdu: Okul öncesi eğitim... Özer’in en ince detaylarına kadar planladığı “okul öncesi eğitim” projesini yakından tanıyalım.
Bu proje tam anlamıyla hayata geçtiğinde, Türkiye’nin geleceği adına önemli bir yapı taşı hayata geçirilmiş olacak.
“Öğretmen atamalarında öncelik okul öncesi eğitimde olacak” denilerek, bu alanın stratejik önemi vurgulanırken; başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’de hızlı şekilde yatırım yapılarak, özellikle 3-5 yaş aralığındaki öğrencilerin okul öncesi eğitime erişimlerinin artırılması hedefleniyor. Biliyoruz ki çocuklar ilkokula başlamadan farklı ev ortamlarında bulunabiliyor ve bu ortamlar gelişimlerini etkiliyor.
Meydan okuyucu proje
İşte bu yüzden okul öncesi eğitim, özellikle okul öncesi yıllarda öğrenciler arasındaki farkları azaltmak ve öğrencileri eğitime hazırlamak için önemli bir imkân sağlıyor. Özellikle sosyoekonomik açıdan dezavantajlı öğrencilerin sahip oldukları dezavantajları büyümeden telafi etmek bu yolla çok daha mümkün görünüyor.
Gelin bu noktada, Türkiye’yi geleceğe taşıyacak projelerin en başında gelen okul öncesi eğitim hedeflerini Bakan Özer’in anlatımıyla tanıyalım...
"Türkiye’de eğitime erişimde önemli mesafe kaydedildi. Bu iş tamam ama alınması gerek mesafe var, bu da okullar arası başarı çıtasını yukarıya çekmek. Biz strateji olarak öncelikli sorunlara odaklanıyoruz. Bu noktada da birinci olan 'okul öncesi eğitim.'
Aslında okul öncesi eğitim bir anlamda sanayileşmenin getirdiği, çocuk bakımını da içine alan bir süreç. Okul öncesi eğitimde 3 yaş grubunda yüzde 14, 4 yaşta yüzde 35, 5 yaşta yüzde 78’lerdeyiz. Bu seviyeler OECD ülkeleri arasında en düşük rakamlar. Bunun da anlamı şu; çocuklarımız ilkokula ciddi bir farkla başlıyor. Avantaj ile dezavantaj arasındaki uçurum eğitimin ilerleyen yıllarında daha da açılıyor. Pandemide online eğitime geçilmesiyle, bu fark çok net görüldü. Bu yüzden de bu işe hemen müdahale edilmesi şarttı.
Biz hedefimizi çok net belirledik ve yola çıktık; 3 yaşta yüzde 50, 4 yaşta yüzde 70, 5 yaş grubu okul öncesi eğitimde yüzde 100’ü hızlı bir şekilde yakalayacağız.
Bu proje aslında o kadar meydan okuyucu ki, ülkemizde 3 bin yeni anaokulu, 40 bin yeni anasınıfı anlamına geliyor. Düşünün Türkiye’de 20 yılda 2.782 bağımsız anaokulu sayısına ulaşmışız. Biz 1 yılda 3 bin anaokulu yapacağız. Sadece 1000’i İstanbul’da olacak. 2022 sonuna kadar tamamlayacağız. 102 yeni anaokulu yapıldı. 264’ünün ihalesi tamamlandı. 2500 anaokulu ise yatırım programına alındı. 2022 sonu tamamı açılacak. 40 bin anasınıfının 7800’ü açıldı.
Bu proje ülkemizin geleceği için yapılmış en önemli yatırım olacak.
Bu yatırımlarla, okullar arası başarı artacak, çocuklar küçük yaşta eğitime teşvik edilecek. Genç nesil uzun vadeli nitelikli eğitimle buluşacak. Hem eğitim camiasının hem annelerin istihdama katılmasına pozitif katkı sağlayacak.
Milliyet Gazetesi iş birliği ile düzenlenen "İSO 70. Yıl Sohbetleri" programı kapsamında, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’i ağırladık.
Çözüm doğru projelerde
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ise konuşmasında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalara kritik önemde olduğuna değinirken, şu sözleri kaydetti:
“Son dönemde oldukça hızlı yol alınıyor. Okul öncesi eğitimde, sanayi ve eğitim işbirliğinde son dönemde önemli projelerin altına imza atıldı, çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Enerjimizi ve heyecanımızı hiç kesmeden bu yolculuğun yapılıyor olması, en önemlisi de mesleki eğitim alanında ciddi mesafe kaydediliyor olması ülkemiz için çok değerli. Gelir eşitsizliği ile eğitim eşitsizliği arasında aslında bir fark yok. İkisi de tüm dünya ülkeleri için aynı önemde. Doğru yöneten, doğru takip eden, kaynakların doğru kullanıldığı projeler söz konusu olunca açmazlar çözülebiliyor. Son dönemde yapılanlara baktığımızda sanayi dünyası olarak bizler bunu net olarak görüyoruz.”