Geçen salı Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) düzenlediği konferans için gittiğimiz Paris’te Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Four Seasons otelinde bir araya gelmiştik.
İstanbul’daki olayların tohumunun atıldığı günün akşamında ilk soru “Gezi Parkı gerilimi” olmuştu. Ali Babacan’ın bu konuda “sessiz” kalışına o gün anlam verememiştim.
Aradan bir hafta geçti, olaylar aldı başını gitti. Demokratik hak arayışı, bu ortamda TÜSİAD’ın dahi üzerine basarak altını çizdiği polisin “olağanüstü orantısız gücü” bir anda dengeleri alt üst etti.
Notun önemi büyük!
Başbakan Tayyip Erdoğan, olayların büyümesinin ardından cumartesi sabahı Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde (TİM) işadamlarıyla buluşmasında kredi derecelendirme şirketleri olan Moody’s, Fitch ve S&P’nin not artışlarına vurgu yaparak ekonomideki muazzam başarıyı anlattı.
İşte burada kritik noktaya geliyoruz.
Aldığımız bu notlar ‘yatırım’ için yabancı çevrelerin bize bakışında ilk adım. Bunlar Türkiye’yi “yatırım yapılabilir ülkeler” seviyesinde gösteren notlar. Ama bu noktada önemli olan bir şart var. O da istikrarın sürmesi...
İç siyasetinde karışıklığın yaşandığı olumsuz hava bu notların bir bir kırılmasına yol açabilir. Türkiye’ye çekmeyi planladığımız yatırımlar da suya düşebilir.
İşler yolunda gidiyor
Hadi iyimser tarafından bakalım...
“Ekonomide işler yolunda. IMF’ye borç bitti. Hatta yakında IMF’ye 5 milyar dolar borç vererek alacaklı olabiliriz. Enflasyon tek hane, borsa 93 binlere ulaşarak tarihi rekorunu gördü, dolar kuru oynak değil. Merkez Bankası’nın kasası dolu. Dev yatırımlar yolda... Güneydoğu sorununda çözüm adına inandırıcı gelişmeler yaşanıyor. Bu ortamı sağlayan da AK Parti’nin kurduğu hükümetin politikaları. Yüzde 47 oyu olan şu anki hükümet bir sonraki seçimi de kazanır.
Dolayısıyla çoğunluğa bakalım... Çoğunluğun politikaları sürdükçe sorun çıkmaz. Bu işlerde azınlığın etkisi olmaz...”
Şimdi ne anlatsak?
Biz bu havada gitsek de, en azından dün konuştuğum yabancı yatırımcıların bu tonda hareket etmeyeceği kesin...
ABD merkezli not kuruluşlarının raporlarını satın alarak buradaki kriterlere göre dünya çapında yatırım yapan şirketlerin gözü kör, kulağı duymuyor mu?
ABD’de CNN ile Wall Street Journal (WSJ), İngiltere’de BBC ve Financial Times’da (FT) ve dahası Twitter’da ayyuka çıkan Türkiye isyanı yatırımcıların kafasını allak bullak etmez mi?
Paris’te “Dünyadaki kaosa rağmen Türkiye için malzeme çok, bol bol anlatmak gerek” diyerek ekonomideki başarımızı her yerde duyurmamız gerektiğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan acaba şimdi ne düşünüyordur?
Karşılaştığı ilk yatırımcıdan gelecek sorunun “Gezi isyanı” olacağını bile bile ekonomi cephesinde ne anlatılabilir ki...
Olayların ardından ilk işlem günü olan dün borsa ciddi düştü, faiz ile dolar yükseldi. Kısa vadede büyük problem olarak görünmese de protestoların devamı halinde bu işin ciddileştiğini hükümetin ekonomi kanadı çok iyi biliyordur.
Bu yüzden de piyasalarda panik havasını dağıtacak, Türkiye’nin risk priminin artmasının önüne geçecek ‘uzlaşma’ tabanlı bir çözüm şart.