Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türk dış politikasında çok hareketli bir dönemden geçiyoruz.

Amerika başta olmak üzere Batılı müttefiklerimizle uzun süredir gergin olan ilişkiler yumuşamaya başladı.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bundan bir ay önce Fransa’ya giderek mevkidaşıyla görüştü. Ardından İngiltere ziyareti geldi. Daha birkaç gün önce Hollanda, büyükelçisini Türkiye’ye geri gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve Almanya’yı kapsayan seyahatlere imza attı. Mesajlar gayet sıcaktı.

Sırada İsrail var

Kamuoyunda çok konuşulmasa da ilişkilerin yumuşadığı başka bir yer daha vardı, o da Kuzey Irak. Şu günlerde Rusya, İran ve Çin ile ilişkilerimiz gayet iyi. Görünen o ki İsrail’le de normalleşme süreci yakın.

Haberin Devamı

Dış politikada yaşanan tüm bu yumuşama Türk ekonomisinin içinde bulunduğu darboğazı aşmasına yardımcı olacak gibi duruyor. Yaşanan gelişmelerin ekonomik açıdan ne gibi etkileri olacağını merakla bekliyoruz.

Vur, kır, parçala!

Bu dönemden kârlı ve güçlü çıkmak hepimizin ortak düşüncesi. “Vur, kır, parçala bu maçı kazan” politikasının nasıl sonuçlar getirdiğini hepimiz gördük. O zaman hep birlikte demeliyiz ki;

- Apple’ı kırmayalım,

- Uber’i dövmeyelim,

- Wikipedia defterini kapatmayalım,

- Booking.com’a kapıyı çarpmayalım.

Sabancı’nın Koç’a zincir taktığı an

Merhum işadamı Vehbi Koç’un (1901-1996) yaşam öyküsü, Vehbi Koç Anlatıyor* adıyla yeniden derlendi. Kitapta iş alemi ve gençler için ilham verici birçok hikaye var. Bunlardan birini sizlere sunmak isterim;

23 Haziran 1976’da Garanti Bankası’nın kurucuları Tarık Koyutürk, Halil Naci Mıhçıoğlu ve Mahmut İrengün bana bankayla ilgilenmem teklifini getirdi. Biz de hakim hissedar olmaya karar verdik. Bankada Sapmazlarla beraber Sabancıların yüzde 20 hissedarlığı varmış. Bizim kararımızı öğrenir öğrenmez Sabancılar da hisse toplamaya başladı ve bu gayretlerini yüzde 35’lere kadar sürdürdü. Böylece sermaye artırma kararını bloke etme hakkını sağladılar. Yönetimin bizde kalmasının şart olduğunu anlattık ama onlar Akbank’tan yola çıkarak “Bankacılık bizim esas faaliyet alanımız” dedi. Böylece Garanti’yi kendi sistemimize göre idare etme imkânımız sınırlandı. Sakıp Sabancı (1933-2004) ile son bir görüşme yapmaya karar verdim. “Hisse satalım, siz yüzde 66, biz yüzde 34 olalım, protokolü tersine çevirelim bankayı siz idare edin” dedim. Sakıp Bey, “Sizin boğazınıza taktığımız zinciri biz kendi boğazımıza takmak istemeyiz” dedi. Bu da bana ders oldu. Sonra Garanti hisselerimizi Ayhan Şahenk’e sattık, bu macerayı noktaladık. Ancak biz çekildikten kısa süre sonra Sabancıların da Garanti hisselerini satmalarını hayretle karşıladım.

Haberin Devamı

Bu kısa anekdot Türk ekonomisinin en önemli iki grubunun arasındaki rekabetin ne kadar çetin olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bu da bize sosyalist kimliğiyle öne çıkan William Morris’in (1834-1896), “İş dünyasında ‘rekabet’ yerine kısaca ‘savaş’ sözcüğünü kullanalım” cümlesini hatırlatıyor.