Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho’nun dünkü idman öncesinde oyuncularına son uyarılarını yaparken, “Derbiler her zaman zordur. Tabii ki hedefimiz taraftarımızı mutlu etmek. Ama savunma güvenliğini ve kontrolü hiçbir an elden bırakmamalıyız” dediği öğrenildi.
Fenerbahçe’de yönetimden teknik heyete, oyuncudan taraftara herkesin gözü bugün Galatasaray ile Kadıköy’de oynanacak dev maça çevrildi. Zorlu mücadelenin son hazırlığını dün gerçekleştiren sarı-lacivertli takımda Teknik Direktör Jose Mourinho sahadaki planı öğrencilerine adeta ezberletti. Portekizli çalıştırıcının ilk amacı savunma güvenliğini bırakmamak ve kontrolü elde tutmak olacak. Sarı-lacivertli takım ligdeki son 3 maçında hiçbir şekilde defans güvenliğinden ödün vermedi ve söz konusu karşılaşmalar gol yemeden kazanıldı. Mourinho’nun ayrıca kontrolü elde tutarak Galatasaray gibi güçlü bir rakibe kurguladığı planı sahaya yansıtamamasını sağlamak istediği öğrenildi. Bu oyun
İlk maçta son dakikada yenen şanssız gol dün bizi çok zorladı. Kazanmanın avantajı ile gelen rakip daha konforlu oynadı. Fenerbahçe öne çıksa rakip savunma arkasını boşluk bekliyordu. Fred’in olmaması sistemi derinden etkiliyordu. Orta sahada denge bozuldu. Rakip topu iyi kullanıp bizi çok yordu. Bir de Ferdi sakatlığı sebebiyle oynamayınca ileri çıkışlarda da sıkıntı yaşandı. Buna rağmen temsilcimiz mücadelesi ile bunu kapattı. İlk yarıda uzaktan iki etkili şut ile yokladık rakibi. 38’de Tadiç içeri çok klas bıraktı. Maxi diğer kanatta net fırsatı kaçırdı.
63’te Mourinho çift forvete döndü. Ardından da İrfan Can hamlesi geldi. 82’de beklenen an gelse de Osayi’nin vuruşu direğe takıldı. Son beş dakikada Cenk de oyundaydı. 90’da Djiku müthiş vurdu kaleci çıkardı. Baskı artınca rakip savunma da şaşırdı ve Diakite’nin attığı golle öne geçtik ve maç uzatmaya gitti: 1-0. Uzatmada İrfan’ı durduramayan Mandi kırmızı kart gördü. Ama bu avantajı kullanamadık. 115’te VAR uyarısı ile penaltı kararı
Son yıllardakinden farklı bir Fenerbahçe vardı sahada... Mourinho’nun takımı tamamen sonuç odaklı. Oyunu daha çok geri planda bıraktığını söyleyebiliriz.
Önde sürekli baskı yapıp, rakibi boğup gol atmak yerine daha sağlam oynamayı amaçlıyor. Çünkü önde oynadığınız zaman savunma arkasında boşluklar ve rakibe fırsat bırakıyorsunuz. Mourinho rakibe bu fırsatları vermeden, skor olarak geriye düşmeden maçı kazanmak istiyor.
Öne geçtiğinde de benzer şekilde yine oyunu kontrol ediyor. 2 ve 3. gol için baskı yapmak yerine, rakibinin daha çok risk almasını ve bunları değerlendirmeyi amaçlıyor.
Dünkü maçta genel olarak bu şekilde geçti. Daha çok Maximin’in sürüklediği ataklar vardı.
2’de Maximin kanattan taşıdı, Tadic iyi bitiremedi.
34’ta Maxi bu sefer merkezden içeri girdi ve tüm savunmayı üzerine çekti. Boş durumdaki Dzeko topla buluştu ve çok klas vuruşla 15 yaşındaki kaleci Deniz Eren’i mağlup etti. Çok tecrübeli kalecilerin bile çıkaramayacağı zor bir toptu.
İkinc
Şanssız ve biraz da erken geriye düştük. Tiago Santos’un müthiş bireysel yeteneği ile hazırladığı ve içeri çevirdiği top, Oosterwolde’ye çarpıp gol oldu: 0-1. 12’de temsilcimiz geriye düştü. Golün verdiği moralle ev sahibi oyundaki etkinliğini arttırdı ve bazı bölümlerde etkili de oldu.
Bu bölümlerde Livakoviç sahneye çıktı. Skor dengedeyken çıkardığı topun yanı sıra 27 ve 36’da çıkardığı iki topla takımının daha büyük skor dezavantajı yaşamasının önüne geçti.
İlk yarının son bölümlerine girerken takımımız toparlanmaya başladı. Rakip çıkarken İsmail topu kaptı. Dzeko 30’da kaçırdı. Birkaç dakika sonra yine karşı karşıya kalan Dzeko kötü bir vuruş yaptı. İkinci yarı daha etkili başlayan temsilcimiz oldu. Maximin topu kaptı ama golü bulamadı. Üç dakika sonra yine benzer bir fırsat yakaladı. Gole yaklaştığımız dakikalardı.
Daha atak oynuyorduk ancak golü bulamadık. Devamında hamleler geldi. 71’de oyuna giren İrfan Can Kahveci serbest vuruşu penaltı gibi kullandı,
Avusturya maçında işleyen taktikle sahadaydık. Uzun süre de bu taktik iyi işledi. Alanları kapattık. Araya sızmalara izin vermedik. Hızlı akınlarla sonuca gitmeye çalıştık.
İlk dakikada Depay’ın girdiği net bir fırsat vardı. Sonrasında rakibimizi uzun süre tuttuk. 11’de ilk kez etkili çıktık. Oyun dengedeydi. Tam zamanında golü bulduk. 35’te Arda öldürücü noktaya kesti. Arka direkte Samet etkili bir kafa ile takımımızı 1-0 öne geçirdi.
Golden sonra da pozisyon vermeden oyunu istediğimiz şekilde götürdük. Aradığı boşluğu bulamayan Hollanda’da ikinci yarıda Weghorst oyuna girdi. Hava toplarını deneyeceklerdi. Fırsat vermedik. Arda’nın kullandığı serbest vuruş kritikti. Direkten dışarı çıktı.
70’de Hollanda köşe vuruşu organizasyonuyla golü buldu ve dengeyi sağladı. Boş durumdaki De Vrij skoru eşitledi: 1-1
Ciddi yorgunluk belirtileri de vardı takımımızda. Bir anlık bocalama sonrası ikinci golü gördük kalemizde. İçeri çevrilen topta ters taraftan gelen Gakpo, Hollanda’yı altı dakika sonra öne geçirdi: 2-1.
Bu
Milli Takımımız maça adeta önde başladı. Henüz ilk dakikada köşe vuruşundan Merih ile bulduğumuz golle öne geçtik: 1-0. Gol öncesi Arda’nın kullanacağı korner öncesi tribünlerimizi ayağa kaldırması golün de habercisiydi. Doğal olarak rakip golden sonra baskı oluşturdu. Savunmamız beşli şekilde dizildi, etkiliydi. Önlerinde İsmail ve Orkun önemli işler yaptı. İkisi de yoğun fiziksel mücadeleler sebebiyle sarı kart görmek zorunda kaldı. Net fırsat vermeden ilk yarıyı tamamladık.
İkinci yarı yoğun bir Avusturya baskısı vardı. Burada da kalecimiz devreye girdi. Arnautovic’in karşı karşıya kaldığı pozisyonda maçın dengelenmesini engelledi. Yine bir köşe vuruşunda farkı ikiye çıkardık. Arda müthiş kesti, Merih daha müthiş yükseldi. Etkili kafa vuruşu ile skoru 59’da 2-0 yaptı. Rakibimizin golü de kornerden geldi. Çalışılmış bir organizasyonda arka direkte boş kalan Gregoritsch 66’da skoru 2-1’e getirdi. Mert son saniyede inanılmaz bir top çıkardı. Bizim çocuklar büyük iş yaptı.
Rakibimiz bir üst tura çıkmak için mutlak kazanmak zorundaydı. Bu bize büyük bir avantaj sağlıyordu. Bizim için, kaybetsek dahi turu geçme ihtimalinin verdiği konfor alanın yanı sıra, rakibin erken on kişi kalması da büyük avantaj sağladı. Ancak buna rağmen istediğimiz oyunu oynamakta zorlandık. İyi yüklendiğimiz ve çoğaldığımız bölümde Hakan Çalhanoğlu bitirici vuruşu çok iyi, klas yaptı. Takımımızı 51’de 1-0 öne geçirdi. Çekler yine maçı bırakmadı.
Soucek tartışmalı bir gole imza attı. Kalecimize faul vardı. Aynı zamanda elle oynama da söz konusuydu. İncelenen gol geçerli sayılınca skor 66’da eşitlendi: 1-1. Bize bu skor da yetiyordu. Çekler’in kazanması gerekiyordu. Rakibimiz bu nedenle eksik olmasına rağmen çok konsantre ve diri şekilde maça tutunmaya çalıştı. Son bölümlere girerken Kerem ve Cenk hamlesi geldi. Son bölümdeki Kerem ve Cenk hamlesi işe yaradı ve Cenk’in golü galibiyeti sağladı.
İki teknik adam arasındaki fark maça damga vurdu.
Tabii ki Portekiz’in çok daha kaliteli ve tecrübeli oyuncusu var. Ancak bu milli takımımızın bu kadar kolay geriye düşmesine ve maçtan kopmasına sebep olmamalı.
“Hücumu iyi” demişti Martinez milli takımımız için. Savunmayı üç yerine bu sefer dörtledi ve işini sağlama aldı. Çabuk oyuncularımıza fırsat tanımamaya çalıştı.
6 ve 20’de iki defa iyi fırsatlar yakalasak da değerlendiremedik. Topun sahibi Portekiz’di. Organize olmakta zorlanıyorduk. Topu iyi çeviren rakibimiz çizgiye indi. Çalışılmış bir hücumda topu önünde bulan Silva 21’de takımını öne geçirdi. 0-1.
Zaten iyi değildik ve geriye düşmüştük. Bunun üzerine 28’deki bireysel hata kırılma anı oldu. Samet ve Altay’ın anlaşmazlığı ile kendi kalemize gol attık. 28’de 0-2 olduktan sonra oyundan çok düştük. Moral olarak özellikle.
İkinci yarıya beklenen hamlelerle başlamadı Montella. Sadece Yusuf’u alarak başladı. Topu ileride tutamadık ve pas yapamadık. İki