ABD Merkez Bankası Fed’in tahvil alımlarını eylül ayında azaltıp azaltmayacağına dair belirsizlik sürerken dün toplanan Merkez Bankası koridorun üst bandını 50 baz puan daha yükseltti. Fed’in Eylül ayında atacağı adımın önümüzdeki haftalarda biraz daha netlik kazanması bekleniyor. Bu bekleyiş döneminde kurda oluşan yukarı yönlü baskıları fonlama faizini yükselterek kontrol edecek olan Merkez’in politika faizini yükseltmeden önce “bekle gör” stratejisi izlemesi oldukça mantıklı.
İçeri değil dışarıya bakmak şart
Fed, çıkış takviminin verilere bağlı olarak belirleneceğini söylerken iki de hedef göstermişti: Faizlerin artmaya başlayacağı noktada işsizlik yüzde 6.5’e düşerken, enflasyonun yüzde 2.5 civarında olması öngörülüyor. Geçtiğimiz hafta yüzde 7.4 olarak gerçekleşen Temmuz ayı işsizlik oranının çıkış takvimi açısından ne anlama geldiğini tartışmıştım.
Peki enflasyon oranı ne durumda? Fed’in hedeflediği çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyon oranı Haziran itibariyle yüzde 1.2’lik bir enflasyona işaret ediyor ki bu oran Fed’in uzun vadeli hedefi olan yüzde 2’nin epey altında. Yani eğer enflasyon oranındaki artışın Fed’in çıkış takvimine olan etkilerini düşünecek olursak o cephede daha hiç telaşlanmaya gerek yok. Bilakis düşük enflasyon oranının çıkışı geciktirmesi bile söz konusu olabilir.
ABD’de enflasyon neden yükselmiyor?
Grafikteki kırmızı çizgi (sağ eksen) parasal tabanı gösterirken mavi çizgi (sol eksen) enflasyon oranını gösteriyor. Finansal krizin ilk patlak verdiği 2007 yazından bu yana Fed’in piyasalara pompaladığı emsali görülmemiş miktarda likiditenin parasal tabanı dört katına çıkarmasına rağmen ABD’de enflasyon neden yükselmiyor?
Enflasyonun önemli belirleyicilerinden birisi beklenti yönetimi ve Fed’e olan inanç enflasyon beklentilerini de dizginliyor.
Öte yandan yandaki grafiğe bakıp zayıf enflasyon rakamlarını salt beklentilerle açıklamak bence zayıf kalır.
Parasal tabandaki artışın enflasyon yaratması beklentisinin altında yatan mekanizma şu: Fed para basarak banka rezervlerini artırıyor. Parasal tabandaki bu artış çarpan etkisiyle yaklaşık beşe katlanıp kredileri arttırıyor bu da talebi şişirerek enflasyon yaratıyor.
Parasal tabanın krizdeki keskin artışını da hesaba katarsak enflasyonun nasıl olup da şimdiye kadar tavan yapmadığını kendimize sorabiliriz. Cevabı olukça zor olan bu soruya Fed’den bir arkadaşımla yaptığımız çalışma bir miktar ışık tutuyor. Yapmış olduğumuz analiz yukarıdaki zincirde varsayılan parasal çarpan’ın 1990’lardan beri ABD’de işlemediğini gösteriyor. Çünkü bankalar kredi vermeden önce rezervlerdeki artışa değil kârlı yatırım imkânlarına bakıyorlar. Parasal çarpanın işlemediği bir ortamda ise Merkez Bankası rezervleri ne kadar artırırsa artırsın kredilerde ve daha geniş parasal büyüklüklerde öngörülen katlanarak artış gerçekleşmiyor. Krediler artmayınca talep de büyümediğinden enflasyon baskısı oluşmuyor.