Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

Merkez Bankası’nın geçen haftaki toplantısında yapmış olduğu faiz indirimine en temel eleştirim ileriki dönemde arkası gelemeyecek bir sürecin uzun vadeli faizleri düşürme konusunda etkili olamayacağıydı. Sürecin arkasının gelemeyeceğini ise iki gözleme dayandırmıştım: (1) Fed’in 2015 ortasında faiz artırımlarına başlaması durumunda kur üzerinde oluşacak baskı (II) Birinci madde ile bağlantılı olarak Merkez’in politika metninde faiz indirimlerinin devamının geleceğine dair net bir mesaj verememesi.
PPK toplantısından bir hafta sonra (salı günü) yapılan Enflasyon Raporu toplantısında ise farklı bir tabloyla karşılaştık. Başkan Başçı’nın açılış konuşmasına “Faiz indirim sürecine ocak ayından itibaren başladık” şeklinde bir giriş yapması benim bir hafta önce yokluğundan şikâyet ettiğim, ileriye dönük faiz indirim mesajını bir çırpıda verdi. Buraya kadar bir sorun görmüyorum. Merkez bankalarının daha etkili iletişim amacı ile yazılı metinlerde oluşabilecek algılama eksiklerini basın toplantılarında gidermeleri son yıllarda oldukça yaygın bir iletişim aracı olarak kullanılıyor.

Mesajda bir gariplik var
Benim açımdan suları bulandıran açıklama basın toplantısının sonlarına doğru Başkan Başçı’nın vermiş olduğu “4 Şubat’ta erken faiz indirimi gelebilir” mesajı oldu. Neydi bu mesajda garip olan? Olağanüstü toplantıyla verilen faiz kararları ekonomide daha önce öngörülememiş ani gelişmelerin “finansal istikrar“ için ciddi tehdit oluşturduğu durumlarda yapılır. Bir sonraki olağan toplantıyı beklemenin piyasaları altüst etmesinden korkulur. Burada vurgulamak istediğim olağanüstü toplantının esas gerekçesinin “fiyat istikrarı” gibi uzun sürede elde edilebilen bir hedef değil “finansal istikrar” gibi daha kısa vadeli bir hedef olmasıdır.

Bir önceki ‘tam isabet’ oldu
Bir yıl önce kurdaki çok hızlı artışı takiben Merkez’in olağan toplantıyı beklemeden faiz artırımına gitmesi bu uygulamaya güzel bir örnek.
ABD Merkez Bankası Fed’den verilebilecek örnekler 11 Eylül saldırısı akabinde yapılan indirim ya da Ağustos 2007’de finansal krizin ilk kıvılcımı sonrasındaki indirim olabilir. Bütün bunlar ekonomideki ani gelişmelerle hareketlenen piyasaları sakinleştirme amacı güdüyor. Buradan yola çıkarak şu 3 soru akla geliyor...

Haberin Devamı

1- OCAK AYI ENFLASYONU SÜRPRİZ YAPACAK MI?

Haberin Devamı

Enflasyon görünümüyle ilgili bir hafta önceki olağan PPK toplantısında öngörülemeyen hızlı bir değişim söz konusu olabilir mi? Bu ihtimal bana çok güçlü gelmiyor çünkü enflasyon kur ya da para piyasası faizleri gibi günlük ölçülebilip hızla değişim gösteren bir veri değil. En olası senaryo 4 Şubat’ta açıklanacak ocak ayı enflasyon rakamıyla ilgili sürpriz olabilir ki öyle bile olsa bu 2015 geneline hakim olacak trendle ilgili fazla bir bilgi vermeyecektir. Merkez’in para politikası kararları aylık enflasyon rakamından ziyade senenin geneli için geçerli beklentilerle şekillendiğine göre geçtiğimiz hafta içinde para politikası söylemini değiştirecek ne tür bir gelişme olduğunu anlamak kolay değil.

Haberin Devamı

2- FED CEPHESİNDE NELER OLUYOR?

Global gelişmelere baktığımızda Avrupa Merkez Bankası ECB’nin geçen hafta açıkladığı miktarsal genişleme kararının Merkez açısından söylem değiştirecek bir sürpriz niteliği taşıdığını zannetmiyorum. Peki, ABD cephesinde geçen haftaki gelişmeler Merkez’in kafasındaki Fed faiz artırım takvimini değiştirmiş olabilir mi? Geçtiğimiz hafta içinde ABD’den bu yönde bir veri akışı da olmadı. Nitekim çarşamba günü açıklanan Fed politika metninde herhangi bir söylem değişikliği yer almadı.

3- FAİZ İNDİRİMİNİ ERKENE ALMANIN YARARI NE OLUR?

İlk soruya tatmin edici bir cevap bulunduğunu varsayalım. Diyelim ki TÜİK ya da Merkez Bankası’nın kendi veri kaynakları ocak ayı enflasyonuyla ilgili beklenmedik bir düşüş olacağı bilgisini geçen hafta teyit ettiler. Öyle olsa bile bu bilginin 24 Şubat’taki olağan PPK toplantısını beklememesi için bir sebep göremiyorum. Çünkü az önce de belirttiğim gibi olağanüstü toplantılar finansal istikrar amaçlı yapılırken varsaydığımız enflasyon bilgisi fiyat istikrarı odaklı olup finansal istikrarı tehdit edici bir içerik taşımıyor. Fiyat istikrarı açısından ise faizlerdeki bir değişikliğin ekonomiyi etkilemesi zaten altı aydan bir seneye varan ciddi gecikmelerle etkili olduğu için söz konusu faiz kararının 20 gün önce ya da sonra gelmesi hiçbir şeyi değiştirmez.