Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

23 Temmuz’da toplanacak olan Merkez Bankası’nın kararında ABD’den gelecek haberler kadar bu haberlerin piyasalar tarafından nasıl algılandıkları da önemli. Çünkü kuru, faizleri ve borsayı piyasaların algılamaları şekillendiriyor.
Bununla birlikte piyasaların hangi habere ne şekilde tepki verebileceklerini önceden kestirebilmek çok zor.
Kimi zaman olumlu bir haberi yeterince güçlü bulmayıp olumsuz algılayan piyasalar kimi zaman ise yeni bir haber olmadığı halde sırf beklentilerle dalgalanabiliyor. Bu durum merkez bankacıların işlerini de zorlaştırıyor.
Çünkü ne söylendiği kadar nasıl söylendiği de büyük önem taşıyor.
ABD merkez bankası Fed “piyasalarla konuşma sanatı” konusunda epeyce yol katetmiş merkez bankalarından biri.
İletişim politikalarına büyük önem verilen Fed bünyesinde kamuya yapılacak resmi açıklamalarda her bir kelime özenle seçilir ve piyasaların olası tepkileri önceden kestirilmeye çalışılır.
Buna rağmen piyasaların hangi açıklamaya ne şekilde tepki vereceği Fed’in de içinden çıkamadığı bir muammadır.
Son zamanlarda ABD piyasalarındaki hareketlere bir göz atalım. Mayıs ayında gelen zayıf verilerle “neşe bulan” piyasalar yükseliş trendi izledi. Ta ki 22 Mayıs’ta Kongre’de konuşan Bernanke çıkış takvimi ile ilgili sıkıştırılınca “önümüzdeki aylar” lafını telaffuz edene kadar. İşte tuhaflık burada başlıyor. Çünkü Bernanke aslında bu ifade ile piyasalara yeni bir bilgi vermemiş sadece “önümüzdeki aylarda veriler güçlü gelirse o zaman düşünürüz” demişti.
22 Mayıs sonrasındaki karamsarlıkla genel bir iniş trendine geçen piyasalar asıl darbeyi 19 Haziran’daki FOMC toplantısı sonrasında yedi. Bu toplantıda Fed ilk defa çıkış takvimi ile ilgili daha net bir bilgi verdi ve işsizlik oranının yüzde 7 ye gelmesini bekleyeceklerini ve tahminen 2014 ortasında aylık alımların son bulabileceğini söyledi.

Kötü habere daha çok sevin!
Temmuz itibariyle piyasalar verilere kilitlendi. Geçen hafta da belirtmiştim. Bir süredir piyasalar zayıf gelen ABD verilerini çıkışı geciktirdiği gerekçesiyle “iyi haber” olarak yorumluyorlar.
Temmuzun ilk haftası gelen verilerin çok güçlü çıkmaması piyasaları “sevindirdi” ve endeks tekrar yükselmeye başladı.
Piyasaların bana şaşkınlık veren tepkisi 5 Temmuz günü geldi. Bir süredir güçlü gelmeyen büyüme verileriyle teselli bulan piyasalar, beklenenin çok üstünde gelen istihdam rakamı karşısında bu sefer inişe geçmek yerine daha da yükseldi.
Yani bu zamana kadar “kötü” habere sevinip “iyi” habere üzülen piyasalar 5 Temmuz’dan itibaren iyi habere sevinmeye karar verdi. Piyasalar elbette bir noktadan sonra ABD’de kalıcı büyümenin başladığına inanacak ve o noktadan itibaren “iyi” haberlerle sevinecek. Ancak o sürecin 5 Temmuz’da başladığını söylemek zor.
10 Temmuz’da 100. Yıl konuşması ya da 17 Temmuz’da Kongre konuşması sırasında Bernanke’nin ardı ardına verdiği tahvil alımlarının süreceği mesajı kalıcı büyümenin başladığı kavramı ile çelişse de piyasalar yükselişi sürdürdü.
Velhasıl piyasaları anlamak her şeyi hesap kitapla açıklamaya çalışan biz akademisyenlerin harcı değil.
Politikalarının ince ayarlarını piyasa reaksiyonlarına göre yapmak zorunda olan merkez bankacılara kolaylıklar diliyorum.

KOLAY GELSİN ‘MERKEZ’