Geçtiğimiz cuma günü gelen ABD iş piyasası verileri kafaları karıştırdı. Kafa karışıklığının temel sebebi işsizlik oranında güçlü bir düşüş gözlendiği halde istihdam artışının beklenenin çok altında gelmesi. Bu ne demek?
Şekilde mavi çizgi 2003’ten bu yana ABD işsizlik oranını gösterirken (sol eksen), kırmızı çizgi iş gücü katılım oranını gösteriyor (sağ eksen). İş gücü katılım oranı bir ülke nüfusunun ne kadarının aktif olarak çalıştığını ya da iş aradığını gösteren bir rakam. Mesela Türkiye’de bu oran yüzde 50 civarında. Bu şu anlama geliyor: Nüfusumuzun sadece yarısı çalışıyor ya da iş arıyor. Diğer yarısı ise iş bile aramıyor. Peki kim bu iş aramayanlar? Ağırlıklı olarak ev kadınları, öğrenciler veya iş bulamayacağını düşündüğü için iş aramaktan vazgeçmiş küskün işsizler. Ülkede çalışabilecek nüfusun yarısının bu şekilde körelmesi kalkınmamızın önünde çok ciddi bir problem ama bugünün konusunu dağıtmayalım. Bunu başka bir yazıda tartışacağım.
ABD’de 1990’lardan son finansal krize kadar olan dönemde işgücü katılım oranı yüzde 66-67 aralığında dalgalandı. Finansal kriz sırasında ise yaşanan yoğun işten atılmalar bu oranı baş aşağı çevirdi (kırmızı çizgi). Yani işten atılan insanlar nasıl olsa iş bulamam diye iş aramaktan vazgeçmeye başladı. Durum böyle olunca işsizlik oranındaki değişimleri yorumlamak çok zorlaştı. Çünkü işsizlik oranındaki azalmanın ne kadarının yeni işe girenlerden ne kadarının ise iş aramaktan vazgeçenlerden kaynaklandığını kestirebilmek imkansız hale geldi.
Cuma günkü rakamlar bu kafa karışıklığının üzerine tuz biber ekti. Çünkü bir yandan işsizlik oranı 30 baz puan daha düşerek yüzde 6.7’ye gerilerken bir yandan da yüzde 63 seviyesindeki iş gücü katılım oranı 20 baz puan azaldı. Dolayısı ile ekonominin iyiye gidip gitmediğine dair önemli bir işaret sayılan işsizlik rakamı kullanılamaz hale geldi.
Bu ay ne yapacak?
Dönüp dolaşıp geldiğimiz soru bu verinin Fed’in ocak toplantısından çıkacak kararı nasıl etkileyeceği. Çünkü Fed’in tahvil alımlarındaki 10 milyar dolarlık azatlıma devam edip etmeyeceği bilinmiyor. Yani bundan sonra her toplantı öncesi acaba Fed tahvil alımlarını 10 milyar daha azaltır mı, sabit mi bırakır, yoksa 10 milyar dolar artırır mı sorularına cevap arayacağız. Bu sorulara verilecek cevaplar gelişmekte olan ülke para birimlerini birebir etkileyecek. Tahminim Fed tek bir aya ait veriye bakarak çıkış planında önemli bir değişikliğe gitmeyecektir. Yani tahvil alımlarının 75 milyar dolardan tekrar 85 milyar dolara çıkarılması bence şimdilik ihtimal dışı. Ancak önümüzdeki iki haftada gelecek verilere bakılarak ikinci bir azatlıma gidip gitmemeye karar vereceklerdir.