Gezi Parkı’nda çevreci bir hareket şeklinde başlayan ancak polisin orantısız güç kullanımı sonucu tüm yurda yayılan hükümet karşıtı protestolar ikinci haftasını doldurdu. İçeride ve dışarıda yakından takip edilen gelişmeler piyasaları giderek panik havasına sürüklüyor. Ekonomik göstergelerin izledikleri olumsuz trend yaklaşan FOMC toplantısı öncesinde Fed’in çıkış planı beklentilerinden de etkileniyor şüphesiz, ancak dış gelişmeler konusunda yapabilecekler kısıtlı. İçerideki gerginlik konusunda ise yapılabilecek çok şey var. Kitlelerin sakinleştirilip uzlaşma yolunun biran önce bulunması konusunda hükümete çok önemli bir görev düşüyor.
Piyasalar gergin
16 Mayıs’ta Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılabilir” seviyesine yükselten Moody’s şirketi bu hareketin altında yatan temel nedenleri sayarken hükümetin başlattığı “çözüm sürecinin” etkili olduğunun altını çizmişti. Siyasal boyutta yaşanan olumlu gelişmeleri takiben karne notumuzu yükselten şirket hafta başında bu sefer siyasal istikrardaki tehlikelere dikkat çekti. Pazartesi günü protestolar konusunda bir uyarı yayınlayan Moody’s, protestoların sürmesi halinde turizmin olumsuz etkileneceğini ve cari açık finansmanında çok önemli olan doğrudan yabancı yatırımların azalabileceğini belirtti.
Benzer bir şekilde Çarsamba günü de Merrill Lynch Türkiye’nin dış borçlanma araçlarında tavsiyesini “piyasa ağırlığı”ndan “piyasa altı getiri”ye düşürdü ve gerekçe olarak protestolarla gelen siyasal belirsizliğe dikkat çekti.
Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye’nin risk primi daha da arttı. Risk priminin bir göstergesi kabul edilen CDS (Credit Default Spread) oranı ülke bazında ülke tahvillerinin iflas riski olarak yorumlanabilir. Geçen hafta içinde beş yıllık CDS oranı Ekim 2012’den beri en yüksek seviyesine ulaştı.
Faiz neden yükseliyor?
Risk primi faiz oranlarını belirleyen üç etmenden biridir. Risk primi artınca uzun vadeli belirsizlik arttığı için faizler de yükselir. Faiz oranlarını belirleyen diğer iki etmen insanları harcamalarını ertelemeye ve borç vermeye ikna edecek “zaman primi” ve tabii para politikasıdır. Gevşek para politikası piyasalara para sürerek faizleri azaltırken sıkı para politikası parayı azaltmak sureti ile faizleri yükseltir. Geçen hafta para politikası kolunda yaşanan gelişmeler de faizler üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturdu. Dolar/TL kurunun 1.91’i görmesinin ardından kurdaki oynaklığı azaltmak amacı ile Salı günü piyasalara müdahele eden Merkez, bu hareketi ileTL’yi sıkılaştırarak faizlerdeki üst yönlü harekete katkıda bulundu.
Gezi olaylarında yaşanan kayıpları sadece ekonomik kayıplara indirgemek elbette mümkün değil. Ümidimiz bu kayıplardan demokrasi ve siyasal istikrar yönünde yeni kazanımlar elde ederek çıkmamız ve bu kazanımlarla ekonomik alanda yeniden atılımlar yapabilmemizdir. Bu noktada gerek siyasetçilere gerekse meydanlardaki genç arkadaşlarımıza çağırım sağduyu ve uzlaşma yolunda adımların biran önce atılması yönünde. Bu noktada sözü John Donne’dan bir alıntı ile noktalıyorum:
"Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor."