Ve nihayet Türkiye’nin istediği oluyor: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Suriye’de, Fırat’ın doğusunda bir güvenli bölgenin kurulmasına yönelik operasyonunun gerçekleşmesi artık kesinleşmiş durumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın önceki gece yaptığı telefon görüşmesinin somut sonucu bu...
Görüşmeden sonra Beyaz Saray’dan yapılan açıklamanın en önemli yanı, Türkiye’ye günlerden beri beklenen sınır ötesi askeri operasyon için yeşil ışık yakmasıdır. TSK bu operasyonu tek başına gerçekleştirecek, söz konusu bölgedeki Amerikan askerleri geri çekilecektir.
Açıklamadaki ifadeye göre, ABD kuvvetleri bu operasyona katılmayacak ve destek vermeyecektir. Bunun anlamı şudur: Şimdiye kadar güvenli bölgeyle ilgili görüşmelerde hep iş birliğinden ve hareketten söz ediliyordu, oysa bu mümkün olmadı. Türkiye’nin kararlılığı karşısında, Trump Türkiye’nin tek başına hareket etmesine razı oldu. Hem de o bölgeden askerlerini çekerek ve YPG’yi kendi haline terk ederek.
Bu New York Times’ın deyişiyle, ABD’nin Suriye politikasında önemli bir değişikliktir ve fiilen Ankara’nın karşısında bir geri adım atmaktır.
Buna karşılık diyebiliriz ki Türkiye açısından da bu karar, Ankara’nın arzuladığı sonuç doğrultusundadır ve dolayısıyla önemli bir başarıdır.
***
Öyle anlaşılıyor ki, Trump’ı böyle bir karar vermeye zorlayan başlıca neden, “Türkiye’yi kaybetmek” endişesidir. Beyaz Saray, Türkiye’nin ne pahasına olursa olsun mutlaka bu askeri operasyona girişeceğini, ABD’nin buna direnmesi halinde, Suriye’de Türk ve Amerikan askerlerinin karşı karşıya geleceğini, bunun ise iki taraf için de, NATO için de büyük bir felaket olacağını değerlen- dirmiştir. Sonuçta Trump pragmatik davranmış ve tercihini Ankara’dan yana kullanmayı yeğlemiştir.
Bu sonuç olumlu sayılsa da, detaya inilince, birtakım sorular ortaya çıkıyor. Trump bu konuda açıklanan tutumunu sonuna kadar sürdürebilecek mi? Pentagon ve diğer güçler bu olayda da ona karşı çıkıp bu sürece çomak sokabilirler mi? İç politika baskılarının arttığı ve Başkanlık seçimleri için faaliyetin kızıştığı bir dönemde, Trump bu tür baskılara dayanabilir mi?
Bu soruların yarattığı kuşkular nedeniyle, Beyaz Saray’ın açıklamasını da “bekle gör” rezervi ile karşılamak gerek.
Üstelik gene detaya inilince başka sorular da akla geliyor: Kendi haline terk edilen YPG ne yapacak? TSK’ya karşı ne kadar direnecek? Türk güvenlik uzmanları da, TSK’nın böyle bir riskle karşılaşabileceğini belirtiyorlar. Dolayısıyla, Fırat’ın doğusundaki geniş cepheyi kontrol altına almak zor olabilir ve zaman alabilir...
***
Beyaz Saray açıklamalarının diğer önemli bir unsuru, IŞİD’in (DAEŞ’İN) geleceğiyle ilgili, o bölgede tutuklu bulunan binlerce IŞİD’li teröristin akıbeti, Türkiye’nin sorumluluğuna bırakılıyor. Bunların arasında pek çok Avrupalı Ortadoğu ve Asyalı vatandaşlar da var. Bu gerçekten çok ağır bir sorumluluk. Bu alanda da Türkiye ne yapacak? İlgili ülkeleri iş birliği yapmaya nasıl ikna edecek?
Nihayet dış dünya da Türkiye’nin girişeceği operasyona nasıl bir tepki gösterecek? Bunu da başka bir yazıda ele alacağız.