Geçen cuma günkü yazımızda, Tahran’dan Hong Kong’a, Bağdat’tan Barcelona’ya kadar, dünyanın çeşitli yerlerinde adeta eş zamanlı olarak cereyan etmekte olan gösterilerin nedenlerini irdelemeye çalışmıştık.
Genelde bu nedenler ülkeden ülkeye değişiyor: Kiminde insanlar ekonomik sıkıntılardan hoşnutsuzluklarının duyurmak için sokaklara dökülüyor; çoğu ülkede yolsuzlukları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri protesto etmek için, bazısında da özgürlük veya bağımsızlık davası için...
Bu farklılıklara rağmen, bu tür sokak hareketlerinin bazı ortak özellikleri de var. Başlıca özellik, insanların arzuladığı değişim ve reformların, işbaşındaki yöneticiler ve politikacılar tarafından gerçekleştirilmesi umudunu kaybetmeleri ve sonuçta çareyi meclisten veya benzer kurumlar yerine sokaklarda aramalarıdır.
Geçen haftaki yazımızın mürekkebi kurumadan, o listede adı geçen ülkelere yenileri eklendi. Bunların çoğunun Latin Amerika ülkeleri olması dikkat çekici. Dünyanın o bölgesinde bu günlerde sokak hareketleri adeta bir “domino etkisi” ile yayılıyor: Son örnekler, Kolombiya, Ekvador, Nikaragua ve Bolivya...
Ekmek ve özgürlük kavgası
Latin Amerika ülkeleri uzun yıllar boyunca askeri veya sivil diktatörlerle yönetilmiş, birçoğu 1970-1980 yıllarında protesto gösterilerine ve direniş hareketlerine sahne olmuştu.
Ben 1980’li yıllarda, Arjantin’den Kolombiya’ya, Şili’den Brezilya’ya kadar dünyanın o bölgesinde yaptığım seyahatlerde bu eylemlerin nedenlerini incelemiş, Milliyet’te yazdığım yazılarımı “Latin Amerika’da Ekmek ve Özgürlük Kavgası” başlığı altında toplamıştım. Aslında bu başlık gerçekten bu ülkelerde halkın neden sokaklara döküldüklerini veya çareyi neden sokaklarda aradıklarının iki kelime ile anlatıyordu...
Yani o zaman sebeplerden biri ekonomikti, diğeri ise demokrasi ile ilgiliydi...
O yılların sokak hareketleri boşa gitmedi. 1990’larda bu ülkelerin çoğunda rejim değişiklikleri oldu, askeri yönetimlerin yerini sivil ve çoğulcu rejimler aldı.
Kavganın “özgürlük” ayağı bir dereceye kadar gerçekleşti, ama “ekmek” faslı gene gündemde kaldı. Yani bu ülkelerin çoğunda ekonomik ve sosyal koşullar beklentiler oranında değişmedi, istenen reformlar yapılmadı, eski sıkıntıların ve hoşnutsuzlukların çoğu devam etti...
Halen birçok Latin Amerika ülkesinde (son olarak Kolombiya’da) cereyan eden eylemlerin esas nedeni, bu “ekmek kavgasıdır”, yani geniş halk kitlelerinin yoksulluktan kurtulmak, iş ve aş imkânlarına sahip olmak, daha insanca, daha rahat yaşamak mücadelesidir.
Adalet beklentisi
Halen Latin Amerikan ülkelerinde görülen gösterilerin ekmek kavgasından sonraki neden “adalet kavgası”dır. Açıkçası ifade özgürlüğü olsa dahi, bu yetmiyor. Rejimin adil, dürüst, namuslu olması, toplumsal eşitliği sağlaması, haksızlıklara göz yummaması gerek. Gösterilerin esas amaçlarından biri de, mevcut sosyal dengesizliklere, sınırlar arasındaki uçurumlara ve kurulu düzenin bozukluklarına son verilmesini sağlamaktır.
Ortam böyle olunca, tabii ki toplumda kutuplaşmalar olur, sağ-sol kavgaları olur, polis-halk çatışmaları olur...
Tabii ki “dış mihraklar” devreye girer, bu olayları manipüle eder, durumlardan çıkar sağlamaya çalışır... Kolombiya’dan Bolivya’ya kadar, olanların izahı da budur...