Dünkü yazımda vatandaş-ların, şirketlerin döviz borçlarından hukuki çerçevede nasıl korunabileceğini ele aldım, Yargıtay’ın bu yöndeki kararlarını anlattım. Bugün de kamu borçlarına değineceğim...
Orta Vadeli Program’larda kamu borçları hakkında, borç portföyünün maruz kaldığı kur risklerinin kontrol edilmesi amacıyla stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikalarının uygulanmasına devam edileceği belirtilmektedir. Borçlanmanın ağırlıklı olarak Türk Lirası cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla yapılmasının, uygulanacak politikaların temel unsurları olacağına işaret edilmektedir.
OVP’de yer verildi
Firmaların döviz kuru riskini daha etkin bir şekilde yönetebilmeleri için gerekli mekanizma ve teşviklerin oluşturulacağından 2018-2020 OVP’da bahsedilmişti. Reel sektör kur riskinin azaltılması ve yönetilmesine ilişkin olarak makroihtiyati tedbirlerin alınacağına değinilmişti.
Bu kapsamda önce dövizle işlem yapılmasına dair yasaklamalar getirildi.
Yine aynı OVP’da, ihracatçıların kur riskini azaltmak amacıyla İhracatta Döviz Kuru Riski Sigorta Sistemi’nin kurulacağından ve kullanımın yaygınlaş-tırılacağından da söz edilmişti.
Muhtemelen bunu teminen Türkiye Varlık Fonu kamuya ait Güneş Sigorta, Halk Sigorta, Ziraat Sigorta, Vakıf Emeklilik ve Hayat, Ziraat Hayat ve Emeklilik ve Halk Hayat ve Emeklilik şirketlerinin hisselerini kamu bankalarından devraldı.
Yakında TVF’na ait sigorta şirketlerinin İhracatta Döviz Kuru Riski Sigortası poliçesi sunarsa, sigorta sistemimiz hem yeni bir enstrüman kazanır hem de ihracatçılarımız kur riskine karşı kendilerini güvence altına almış olurlar.
Üstelik özel sigorta şirketleri de bundan cesaretlenip genel olarak kur riskine karşı sigorta poliçesi pazarlayabilirler.
Kanaatimce yapılması gereken şey, sigortalanacak kur riskinin, örneğin dolar 2 TL kadar artabilir, tespit edilip, 1 milyon dolarda 2 milyon TL tutarındaki riskin aktüerler tarafından hesaplanacak prime göre sigortalanmasıdır.