Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yıllardır posta yoluyla yapılan tebligatlardan sonra gelişen teknolojiyle hayatımıza giren e-tebligat konusunda çok dikkatli olunmalı

Çoğu okuyucumuz illa ki bir mahkemeden, bir Devlet Dairesi’nden, ama özellikle vergi dairelerinden bir tebligat almışlardır.
Tebligat kural olarak, tebligat memurları aracılığıyla fiziken yapılır. Evdeyse bizzat muhataba, muhatap evde değilse, evde olan tebligata elverişli bir yakına, iş yerindeki çalışana da elden tebligat yapılır. Evde kimse yoksa, koşullara göre, kapıya ihbar bırakılır ve tebligat muhtara bırakılır.
Ama şimdi bir de elektronik tebligat var.

Elektronik tebligat, adından da anlaşılacağı gibi, elektronik posta adresine, günlük dildeki adıyla, “e-mail” adresine yapılır.
Telaşa mahal yok, eğer PTT’ye başvurup elektronik tebligat yapılmaya elverişli bir e-mail adresi kaydettirmemişseniz, size elektronik tebligat yapılamaz.

Haberin Devamı
Elektronik tebligatta 5 günlük süreye dikkat



Tebligat adresi zorunlu

Şirketler, avukatlar ve mali müşavirler gibi bazı gerçek ve tüzel kişiler için elektronik tebligat adresi alma zorunluluğu bazıları için çoktan başladı, bazıları için ise ertelendi.

Fiziki tebligat, kural olarak yapıldığı gün geçerli hale gelir ve süreleri başlatır.

Peki, elektronik tebligat ne zaman yapılmış sayılacak?

Elektronik posta adresine düştüğü gün ve saat mi? Okunduğu gün mü? Yoksa başka bir zaman mı? Elektronik tebligat, elektronik posta adresine düştüğü günü izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.

Peki, elektronik tebligatı hemen geldiği gün okuyan kişi için, de aynı kural mı geçerli? Daha da somutlaştırayım, elektronik tebligat bu gün geldi, ben de bu gün elektronik postamı kontrol edip, öğrendim. Yine de beş gün sonra mı tebligat yapılmış sayılacak?

Evet, gerçekten de elektronik tebligatı ne zaman okuduğunuz, öğrendiğiniz önemli değil.

5 günlük süresi var

Elektronik posta kutunuza düştüğü günü izleyen beşinci günü esastır.

Okuyucularıma tavsiyem, elektronik posta kurunuzu her gün, ama en az beş günde bir kontrol edin. Bu sizin lehinize getirilmiş bir külfettir.
Anayasa Mahkemesi bu kuralı, Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırı bulmadı.

Vergi Dairesinden gelen elektronik tebligatlara dikkat edin. Kontrol etmez de süreyi kaçırırsanız, olası bir ödeme emri kesinleşmiş olur ve bir gece ansızın banka hesaplarınıza, motorlu taşıtınıza, tapuya elektronik haciz gelir de ruhunuz bile duymaz. Günlük kontrol sizi korur.

Açılan davalarda harç paralarını eksiksiz yatırın

İhsan Amca’nın ilk merak ettiği şey, bir dava açmak için yeterli harcı ve masraf avanslarını yatırmazsa davası sadece bu sebeple red mi olur? Parası olmayan dava açamaz mı? Adalete erişmek için parası mı olmak gerekir?

İhsan Amca’nın bir yakın dostunun başına gelmiş. Belediyenin bir imar izni konusundaki kararına karşı dava açmış. Üzerinde ne kadar para varsa hepsinin dava harcı ve masraf avansı diye yatırmış, ama yetmemiş. Kalanını tamamlarım diye düşünmüş ve gitmiş.
Sonra da mahkeme veznesine gidip harcı tamamlamayı unutmuş.

Gel zaman git zaman, mahkemeden hiç ses seda çıkmayınca, idare mahkemesine kendim gidip bir sorayım demiş.
Bir de ne görsün, sonradan tuttuğu avukata elektronik tebligatlar yapılmış, avukatı hiç fark etmemiş. Davası eksik harç ve tebligat masrafı yüzünden işlemden kaldırılmış ve dava, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6’ncı maddesi gereğince hiç açılmamış sayılmış.
İhsan Amca, dostunun davası reddedilmemiş, sadece işlemden kaldırılmış, yani hiç dava açılmamış gibi olmuş. Davanın esastan reddi ile açılmamış sayılması arasında büyük fark var.

Eğer bir dava esastan red olmuş ve karar da kesinleşmiş ise, bir daha o dava açılamaz. Biz buna kesin hüküm diyoruz. İkinci kere aynı davayı açmak mümkün değildir. İstisnai de olsa, davaya hile hurda karışıp da karar verilmişse yeniden dava açılıp, yargılama istenebilir.
Senin bahsettiğin olayda, açılan bir dava, açılmamış sayılmış. Aynı davanın yeniden açılması mümkün. Süresi geçmemişse, senin sevgili dostun da belediyenin iptal ettiği imar izni kararına karşı bir daha dava açabilir.

Anayasa Mahkemesi Anayasa’ya uygun buldu

Senin dostun hayret etmiş ya İhsan Amca, “Tebligat parası yatırılmadı, yatıracak mali gücüm yok diye, açtığım davanın açılmamış sayılması haksızlık değil mi? Adalete erişim hakkım engellenmiş olmuyor mu?” diye aklına sorular gelmiş ya!

İşte aynı soruları soran Danıştay 12’nci Dairesi konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Tebligat işlemlerinin yapılmasına yetmeyen paranın tamamlanması istenmiş, yine de tamamlanmamışsa, davanın açılmamış sayılması kuralı Anayasa’ya aykırıdır, dendi. Yargı yoluna başvurma imkânsız hale gelmektedir. Hak arama özgürlüğü, amacını aşacak şekilde sınırlandırılmakta, eşitsizlik meydana getirilmektedir, dendi.
İhsan Amca, bu gerekçeler ikna edici mi? Başlangıçta öyle gelebilir!

Adli yardım yapılır

Aç parantez söyleyeyim, dava harçlarını, yargılama giderlerini ödeyecek mali gücü olmayanlara, kanunen adli yardımda bulunulur ve hak arama özgürlüğü adli yardımla tanınır. Bizim bahsettiğimiz olay ise, posta ve tebligat giderlerini yatıracak mali gücü olanlar içindir.

“Anayasa Mahkemesi ne karar vermiş?” diye sorularına devam ediyor İhsan Amca.

İhsan Amca, Anayasa Mahkemesi’nin 19 Kasım 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.

Diyor ki Anayasa Mahkemesi, söz konusu kural, tebligat parası ve diğer mahkeme masraflarını yatırmayarak tarafların açılan davayı uzun süre takipsiz bırakmasını ve yargılamanın sürüncemede kalarak gereksiz yere uzamasını önlemek amacıyla kabul edilmiştir. Anayasa’nın 141. maddesinde zaten davaların mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevi verilmiştir. Hak arama özgürlüğünün, adalete erişim hakkının kısıtlanması anlamına gelse de, kısıtlamaların şartı olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkelerine aykırı değildir.

Kişisel davalar


Hukuken sizleri ve değerli okuyucularımı aydınlatmak görevimizdir İhsan Amca.

Dersen ki madem mahkemelerin anayasal olarak görevleri arasında davaları süratli bir şekilde çözmek de var, o zaman, özellikle boşanma gibi kişisel hallere ilişkin davalar neden bu kadar uzun sürüyor? Taraflar arasındaki ilişki kangrene dönüşüyor? Taraflara bir an evvel kendi yollarına gitme olanağı verilmiyor?
Onu da sonra anlatırım İhsan Amca!