Bir yatırımcı, satın aldığı hisse senedinin değeri bir süre sonra büyük oranda düşüş gösterince, zarar eder. Yatırımcı bu nedenle şirket yöneticilerine karşı tazminat davası açar. İşte, ilginç bir hise senedi davası...
Biliyorum İhsan Amca, sen yatırım amaçlı değil, ama sırf merak ettiğin için Borsa İstanbul’da işlem gören hisselerden satın alıyorsun.
Aslında şirketlerin hisse senetlerinin işlem gördüğü borsalar, sermaye toplama yerleridir. Şirketler hisse senetlerini burada halka arz ederler. Halkın tasarruflarını şirket hisse senetlerine yatırmalarını isterler. Tasarruf sahipleri de şirket hissesi satın alarak, şirketlerin hissedarı olurlar. Bu nedenle de borsalar, bankalar gibi para piyasasının değil, sermaye piyasalarının oluştuğu yerdir. Yani İhsan Amca, borç paraya ihtiyacı olan şirket bankaya, sermayeye ihtiyacı olan borsaya gider.
Hisse alan ortak olur
Parası olan da faiz geliri istiyorsa bankaya gidip mevduat faizi alır. Şirketlere hem ortak olmak hem de kâr payı almak istiyorsa borsaya gidip hisse senedi alır. Aslında borsada bono, tahvil gibi menkul kıymetler satın alındığında da faiz geliri elde edilir ama tüm bunları burada açıklayamam. “Yerim dar”!
Hisse senetlerinin değeri çeşitli faktörlere göre borsada oluşur. Şirketin bilançosu iyi, kâr elde etmişse yükselir, zarar etmişse düşer. Geleceğe yönelik beklentiler iyiyse yükselir, kötüyse düşer. Vergi cezası alırsa düşer, vergi rekortmenleri arasına girerse yükselir. Çok etken vardır.
Ama sana anlatacağım bir olay var ki İhsan Amca, yatırımcı satın aldıktan sonra hisse senetleri büyük bir düşüş göstermiş, yatırımcının büyük zararı meydana gelmiştir. Yatırımcı da şirket yöneticilerine karşı tazminat davası açmış, ama davaya kaybetmiştir. Bana kalırsa, haksız yere kaybetmiştir.
Yükselecek sandı
Kırşehir’de bir yatırımcı, sürekli borsada işlem yapmaktadır. Borsaya çok ilgilidir, şirketlerin bilançolarını, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamaları dikkatle izler, alım satıma öyle karar verir. Bu arada, hisse senetleri Borsa İstanbul’a kote olmuş halka açık bir şirket sermayesini artırmak ister. Bunun için Sermaye Piyasası Kurulu’na başvurur ve finansal tablolarını kamuya ilan eder.
Kırşehirli yatırımcı da bu şirketin sermaye artırım kararıyla hissenin değer kazanacağını düşünür ve 7500 lot alır.
Ancak şirketin mali tablolarının gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle SPK tarafından sermaye artırımına izin verilmez. Bu durumun Sermaye Piyasası Bülteni’nde ilan edilmesinden sonra davalı şirketin hisse senedi bedelinin hızla düşmeye başlar. Kırşehirli yatırımcı da büyük zarara uğrar.
Mahkemeye gitti
Kırşehirli yatırımcı, şirketin yönetim kurulu başkanının hatalı mali tablo açıklaması sonucu zarar ettiğini, oluşan zarardan şirketin de sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 50.000,00 TL’nin avans faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava eder. Çünkü, ona göre hatalı mali tablo hazırlanmasaydı, o da 7.500 lot hisse senedi satın almayacak ve zarara uğramayacaktı. Hisse senetlerini hatalı mali tabloların doğru olduğu inancıyla satın almıştır.
Ticaret mahkemesi sıfatıyla Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada, şirket ve yönetim kurulu üyeleri savunmalarını ise şöyle yaparlar; hisse senedi fiyatları piyasa şartlarına göre belirlenmektedir. Sermaye artırım kararı üzerine açıklanan mali tablolar da hatalı değildir. Ancak eksiklikler nedeniyle SPK tarafından sermaye artırımına izin verilmemiştir. Yatırımcının oluşan zarardan davalı şirket ve yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olmaları mümkün değildir.
Yargıtay onadı
Mahkeme ne karar vermiştir? Kırşehirli yatırımcıyı haklı bulup, satın aldığı hisse senetlerinin değerinin düşmesinden yönetim kurulunu mu sorumlu tutmuştur?
Hayır İhsan Amca, Kırşehir Asliye Hukuk Mahkemesi, Kırşehirli yatırımcıyı üzmüştür. Mahkemeye göre, şirketin mali tablosunun hatalı hazırlanması iddia edildiği gibi yatırımcının kararını etkileyecek boyutta değildir, zira hatalı olan mali tablonun düzeltilmesinden sonra şirketin 23.250.000 TL olan sermayesinin 75.000.000 TL’ye çıkarılmasına karar verilmesi SPK tarafından 2011/43 sayılı haftalık bültende uygun bulunmuş ve bu durum 02/11/2011 tarihinde ayrıca açıklanmıştır. Dolayısıyla, hatalı mali tablo olmadan dahi şirketin %300’den fazla büyüyeceği SPK tarafından uygun görüldüğü bir ortamda şirkete ait hisse senetlerinin düşüş göstermesinin sadece mali tablonun hatalı hazırlanmasına bağlanması mahkemece doğru görülmemiştir. Şirketin mali tablosunun hatalı hazırlandığının yayımlandığı tarih olan 05/05/2011 tarihine kadar da şirkete ait hisselerin düşüş gösterdiği anlaşılmıştır.
Böylece şirkete ait hisselerin düşüşünün sadece mali tablonun hatalı hazırlanmasından kaynaklanmadığı ortaya çıkmıştır.
Mahkeme bir de ne demiştir, biliyor musun İhsan Amca? Şirket hisseleri İMKB’de işlem görmektedir ve SPK’ya tabidir. Yatırımcının SPK denetimini beklemeden hisse senedi alması halinde, ortada kendi üzerine aldığı risk vardır ve riskin gerçekleşmesinden dolayı oluşacak olumsuz sonuçlara da kendisi katlanmalıdır. Yargıtay bu kararı yasaya uygun bulmuş ve onamıştır İhsan Amca.
Hatalı finansal tabloya dikkat
Bana soracak olursan sevgili İhsan Amca, bir hisse senedi satın almaya veya satmaya karar vermen eğer gerçekten hatalı finansal tablolara dayanarak olmuşsa, bu hatalı finansal tabloları hazırlayanlar, yatırımcının zararından sorumlu olmalıdır, İhsan Amca. Eğer bir şirket finansal tablolarını olduğundan daha olumlu göstermekte ise ve gerçekten de bu hatalı finansal tablolara dayanarak hisse senedi satın almışsak, finansal tabloların hatalı olduğu ortaya çıktıktan sonra hisse senedinde meydana gelen değer düşüşü yatırımcının zararıdır. Bu zarardan, hatalı finansal tabloları hazırlayan sorumlu olmasın da, yatırımcı zararını sineye mi çeksin? Bu durum sence de hakkaniyete sığar mı İhsan Amca.
Hatta bu zarardan bağımsız denetim şirketi dahi müteselsilen sorumlu olmalıdır. Neden mi? Çünkü hisse senetleri borsaya kote olmuş şirketlerin finansal tabloları bağımsız denetimden geçmek zorundadır. Eee, devletin belge ve ruhsat verdiği bir bağımsız denetçiye güvenmeyelim de kime güvenelim?
Bağımsız denetçinin doğru diye tasdik ettiği finansal tablolar, aslında doğru değilse, gerçeğe aykırı ise, bunları doğru diye tasdikleyen bağımsız denetçi yatırımcıya karşı sorumlu olmasın mı?
Denetim neden var!
Yatırımcının zararı, hisse senetlerini hem satarken hem alırken olabilir. Şirketin tabloları olduğundan daha kötü gösterilirse, yatırımcı paniğe kapılır, hisseleri ucuza satıp zarar eder. Olduğundan çok daha iyi gösterilen tablolarda ise yatırımı ümide kapılır ve hisseyi gerçek değerinden daha yüksek bir fiyattan satın alarak zarar eder. Her iki durumda da yatırımcının zararından hem şirket yönetim kurulu üyeleri, hem de bu mali tabloları tasdikleyen bağımsız denetçiler sorumlu olmalıdır.
Kanıtlayamamış
O zaman Kırşehirli yatırımcı davayı neden kaybetti? Çünkü, o hisse satın aldığı 7.500 lot hissenin değerinin düşüş sebebinin sadece hatalı mali tablolar olduğunu kanıtlayamamış. Mahkeme, hisse senedinin değerinin düşüşünü başka etkenlere dayandırmış. Ancak mahkemenin, mali tablolar hakkında SPK’nın denetim raporunu beklemeden satın alma riskinin yatırımcıya ait olduğu gerekçesini ben doğru bulmuyorum. O zaman, sormazlar mı, neden bağımsız denetim var? Yatırımcı için hiçbir anlamı yok mu?
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024