1960’ta biten tapu davasının kararı, 60 yıl sonra tebliğ edilir mi? Evet, bu da oldu. Davanın tarafı olan dede ve baba vefat ettiği için tebliğ, üçüncü kuşağa yapıldı. Bu süreçte davanın hakimi bile hayatını kaybetmiş. Nasıl oluyor bu işler?
Bir öğleden sonrası postacı İhsan Amca’nın kapısını çalar, “Size mahkemeden tebligat var” der.
“Yanlışlık olsa gerek, benim yıllardır mahkemelerle hiç işim olmadı, dava konusu olacak hiçbir olay da yaşamadım ki birisi beni dava etsin!”
Postacı ısrar eder, tebligatı yapar. İhsan Amca endişeyle mazbatayı açar. Bir de ne görsün, içinden, daktiloyla yazılmış, sararmış, imzalı mühürlü bir kâğıt çıkar.
İhsan Amca bana geldi. Daktiloyla yazılmış belgeyi okudum. İhsan Amca’ya, dedesinin 1950 yılında açtığı ve 1960 yılında karara bağlanan bir tapu davasıyla ilgili mahkeme kararı tebliğ edilmektedir. İhsan Amca’nın dedesi ve babası vefat ettiğinden, neredeyse 60 yıl önce verilmiş olan karar, mirasçı olarak ona tebliğ edilmektedir. Artık davanın tarafı mirasçı İhsan Amca’dır.
Malatya Yeşilyurt Arazi Kadastro Mahkemesi’nin 1960 yılında verdiği, tapu tahditleriyle ilgili bir karar. Mahkeme Hâkimi, 11161 Sicilli Faik Barut bile 1991 yılında vefat etmiş. Verdiği karar ancak şimdi geliyor, o da davacının torunu İhsan Amca’ya.
Peki, bu nasıl oluyor?
Tarafları ölmüş, kararı veren hâkim ölmüş! 60 yıl önce verilmiş bir mahkeme kararı şimdi tebliğe çıkarılabilir mi?
Tebliğ etmek şart!
Kural olarak, mahkeme ilamları davacı veya davalı taraftan en az birisi istemedikçe karşı taraf tebliğ edilmez. Tebliğ edilmeden de kanun yollarına başvuru süreleri işlemez. Böylece kararın kesinleşmesi de mümkün olmaz.
Ama bu her mahkeme ilamı için de geçerli değildir. İlam dediğimiz, mahkemenin davayı sonuca bağlayan hükmünün gerekçesiyle birlikte yazılır, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mahkeme mührüyle mühürlenir. İşte bu belgeye mahkeme ilamı diyoruz.
Borçlar hukukundan kaynaklanan, örneğin satış, kira, vekâlet, trafik kazası gibi haksız bir fiil ya da sebepsiz zenginleşmeden doğan bir uyuşmazlıkla ilgili mahkeme ilamı, kesinleştikten sonra 10 yıl icraya konmazsa, zaman aşımına uğrar. Yani İhsan Amca, sözleşmelerden, haksız fiillerden ve sebepsiz zenginleşmelerden doğan alacak verecek davalarında, mahkemenin verdiği kararla ilgili ilamı 10 yıl boyunca karşı tarafa tebliğ ettirmezsek, ilam zaman aşımına uğramış oluyor.
Şimdi durum biraz karmaşıklaşacak İhsan Amca! Mahkeme ilamı on yıl içinde tebliğ edilirse, bu sefer de ilam kesinleştikten sonra on yıllık zaman aşımı süresi başlıyor. Bunu da Yargıtay böyle yorumluyor. Mahkeme ilamları, tebliğlerinden itibaren ya kanun yollarına süresinde başvurulmaması nedeniyle kesinleşir ya da istinaf, temyiz ve karar düzeltme gibi kanun yolarının tüketilmesiyle.
İşte bir mahkeme ilamı kesinleştikten sonra yeni bir 10 yıllık zaman aşımı süresi başlar. Bu da İcra ve iflas Yasası’nda düzenlenmiş.
Ama zaman aşımı her zaman 10 yıl değil. Örneğin, mahkeme boşanmaya karar vermişse, boşanmadan doğan maddi ve manevi tazminat hakları, boşanma kararı kesinleştikten 1 yıl içinde zaman aşımına uğrar.
Zaman aşımı olmaz
Haklısın İhsan Amca, mahkeme ilamlarının zaman aşımı süresi 10 yıl ise, sana nasıl oluyor da 60 yıl önceki bir mahkeme ilamı şimdi tebliğ edilebiliyor, aradan 6 kere 10 yıl geçmiş, sana göre bu ilam 6 kere zaman aşımına uğramış!
Üzgünüm İhsan Amca, şahsın hukukuna ve eşyanın aynına, mülkiyet haklarına ilişkin mahkeme ilamları için zaman aşımı süresi yok. Senin başına gelen gibi, bir taşınmazın mülkiyet haklarıyla ilgili davalarda verilen kararlar 60 yıl geçtikten sonra bile tebliğ edilebiliyor. Anayasa Mahkemesi de zaman aşımı kurallarının katı yorumlanmasını Anayasa’nın 36’ncı maddesindeki mahkemeye erişim hakkının kısıtlanması olarak görüyor.
Yeddiemindeki küçükbaşlar...
Şemdinli’de bir vatandaşın 150 küçükbaş hayvanına, kaçakçılık suçu işlediği sebebiyle, 8/5/2000 tarihinde el konularak, yediemine teslim edilir. Ceza davası açılır, vatandaş şehre inip davayı takip edemez, hayvanları da davayı da unutur. Sonra aklına gelir, 2011’de araştırır, bir de ne görsün, 2002’de beraat etmiş, mahkeme hayvanların iadesine karar vermiş. Hayvanları geri ister, verilmeyince dava açar. El konulmadan itibaren 150 küçükbaşın doğurma, çoğalma, yün, süt ve kâr oranları hesaplanarak, yasal faiziyle birlikte ödetilmesini ister. İstenen tazminatı var sen hesapla İhsan Amca. Davalı Hazine zaman aşımı itirazında bulunur, ama Yargıtay iade kararının 2002’de verildiği, 10 yıllık zaman aşımının dolmadığı gerekçesiyle vatandaşı haklı bulur. Ne kadar koyun ve süt, yün parası mı aldı? İnan, onu bilmiyorum İhsan Amca. Ama böyle durumlara en iyi çare, el konulan canlı hayvanları en iyisi yediemin olarak sahibine teslim etmektir. Ölüsünden de dirisinden de kendisi sorumlu olur.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024