Önce atlanan bir noktayı yazarak başlayayım: Mahkeme tarafından Ekrem İmamoğlu’na verilen siyaset yasağı, geçmişte örneklerini gördüğümüz ömür boyu geçerli bir siyaset yasağı değil.
12 Eylül rejiminin Ecevit ve Demirel’e, DGM’nin Erdoğan’a ya da Anayasa Mahkemesi’nin Erbakan’a koyduğu yasaklar ömür boyu geçerli olan siyasi yasaklardı. İmamoğlu’na gelmesi muhtemel siyaset yasağı, cezanın infazı tamamlanıncaya kadar geçerli bir yasak olacak.
Kaldı ki henüz ortada bir yasak da yok, yargı süreci devam ediyor.
Bu bilgiyi şimdi başlıkla birleştirelim:
Genel kanı neydi: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023’teki seçimlerde karşısında aday olarak Kılıçdaroğlu’nu görmek istiyor.”
Peki bu şartlar altında Erdoğan, İmamoğlu’nu mağdur ya da kahraman yapacak ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylığının önünü açacak bir karar çıkmasını niye istesin?..
Ortaya atılan iki önermeden, ya “Erdoğan, rakip olarak Kılıçdaroğlu’nu istiyor” önermesi doğru değil ya da “İmamoğlu’na Erdoğan ceza verdirdi” önermesi. Sonuçta birbiriyle 180 derece zıt iki önerme var elimizde.
Sosyal medyada yazılıp çizilenlere bu gözle, hayatın olağan akışına hangisi uygun gözüyle bakmakta fayda var.
Yargı da kendini koruyacak mı?
Medyanın, sivil toplum örgütlerinin, vatandaşın, yargının saygınlığını koruması istenir her zaman.
Bunlar doğru da yargının da verdiği kararlarla kendi saygınlığını koruması gerekmez mi?
Mesela şarkıcı Gülşen için tutuklu yargılanması kararı verilirken, 6 yaşındaki kız çocuğunu müridiyle zorla evlendirmekle suçlanan babanın, 6 yaşındaki kız çocuğunu eş alıp cinsel ilişki kurmakla suçlanan adamın kamuoyu baskısı gelinceye kadar tutuksuz yargılanması kabul edilebilir bir durum mu, saygınlığı tartışmalı hale getiren bir durum değil mi?
İmamoğlu davasında da yargı takvimi oldukça garip.
Ekrem İmamoğlu’nun ceza almasına neden olan konuşmasının tarihi 4 Kasım 2019, kararın açıklandığı tarih 14 Aralık 2022. Geciken adalet adalet değilse aradaki 37 ay nasıl açıklanır?
Daha garibi, 4 Kasım 2019’daki konuşma 28 Mayıs 2021’de iddianame haline gelmiş.
Türkiye’de yargının saygınlığını korumak hepimizin görevi, yargı da zamanında ve adil kararlar vererek herkesin saygısını kazanmaya özen göstermeli.
İmamoğlu’na cezaya kim sevindi, kim üzüldü?..
6 yaşında babasının müridiyle zorla evlendirilen kız çocuğunun durumunun konuşulmasından rahatsız olan, okuma-yazma bilmeyen kızın bilmem ne radyocusuna erotik fotoğrafla birlikte flört mesajları attığını söylebilecek kadar ufalan aile üyeleri de gündemden düşeceğiz diye sevinmişlerdir
En çok üzülen kişi hiç şüphesiz Kemal Kılıçdaroğlu. Cumhurbaşkanlığı adaylık hayali bitti, CHP Genel Başkanı olarak koltukta oturacağı gün sayısı da artık sınırlı.
En çok sevinen kişi hiç şüphesiz Ekrem İmamoğlu. Genel Başkanı, medyanın Ankara temsilcilerine “Belediye başkanlarımız görevlerine devam edecek” dedikten 24 saat sonra, mağdur haline geldi, Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda önündeki Kılıçdaroğlu ve CHP Genel Merkezi engeli kalktı.
En çok sevinen ikinci kişi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener. Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemiyor ama masayı dağıtan kişi olmanın sorumluluğunu almamak için medya üzerinden mesajlar veriyordu. Bu kararla beraber istemediği Kılıçdaroğlu adaylığı seçeneğinden kurtulmuş oldu.
Erdoğan sloganıyla İmamoğlu’na sahip çıkmak
Büyükşehir binası içerisinde “Bu şarkı burada bitmez” dedi İYİ Parti Genel Başkanı Akşener.
Bu, Erdoğan’ın İBB Başkanlığı’ndan alınıp, hapishaneye yollandığı zamanın sloganı.
İmamoğlu da konuşmasında, Erdoğan’ın geçmişte yargı kararına karşı yaptığı konuşmanın metnini okudu, bu cümlelere katıldığını belirterek.
Z Kuşağı dediğimiz seçmen ne Erdoğan’ın hapishane günlerini biliyor ne de yargı kararıyla ömür boyu siyasi yasaklı hale getirildiğini. Erdoğan cümleleri ve sloganıyla İmamoğlu kampanyasına başlamak akıllı bir iş mi, tartışılır doğrusu...
Bu arada İmamoğlu ve Akşener unutmasın ki 26 Mart 1989’daki yerel seçimlerde Refah Partisi Beyoğlu Belediye Başkan Adayı olan Erdoğan, 310 seçmenin oy kullandığı bir sandıktan CHP’ye 522 oy çıkınca İlçe Seçim Kurulu Başkanı ile tartışmış, bir sürede de tutuklu yargılanmış, ardından beraat etmişti.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024