'Proje okul’larla ilgili haberler ve tansiyon bir türlü düşmüyor. Türkiye kutuplaşmanın alt başlığını bu kez de bu konuda buldu sanki. Maalesef yine tamamen siyah-beyaz pozisyonlar alınıyor. Hükümet karşıtları ‘Bu okullar elden gidiyor, içleri boşaltılmak için kasıtlı olarak iktidar partisi bir proje ortaya attı. Hepsini imam hatipleştirecekler’ diyor, MEB ise bu okulların iyileşmesi için söz konusu değişikliklerin şart olduğunu söylüyor. Bir kısım medyaya bakacak olursak veliler ayakta, öğrenciler isyanlarda...
Bence bu tartışmanın şekli ve içeriğinden utanmalıyız! Herkes bir ipin ucundan tutmuş çekiştiriyor da öğrencileri düşünen var mı Allah aşkına? Varsa neden kimse en temel soruyu sormuyor, yani bu okullar için ne kadar sürede hangi değişiklik öngörülüyor? Projeyle kasıt ne? Okullar belli projeler mi gerçekleştirecekler?
Ben mümkün olduğunca bu işi takip etmeye gayret ediyorum. Geçen hafta, eylül ayında gecikmeli olarak yayımlanan yönetmeliğe göre 8 yılını doldurmuş öğretmenlerin okulla ilişiğinin kesilmesinin çok hızlı ve radikal bir değişim olduğunu, bu okullarda değişim şart olmakla birlikte bu değişimin zamana yayılarak, sindire sindire yapılmasının daha doğru olacağını yazmıştım.
Yönetim istiyor, bakanlık atıyor
Bu hafta sahada neler olduğunun izini sürmeye çalıştım. 8 yılı dolan öğretmenlerin yerine bakanlığın atama yapması öngörülmüş ancak pratikte okul yönetimlerinin fikri alınmadan atama yapılmıyor, hatta birçok okulda müdür istediği isimlerin listesini veriyor, bakanlık atıyor. Esasen 8 yıl şartı şu aşamada büyük oranda belli başlı okulların başarılı öğretmenlerinin değiş-tokuş edilmesi haline gelmiş. Aşırı politize olmuş, devamlı raporlar alarak mitinglere gidenler ile FETÖ ile bağlantılı olanlar dışındaki kadrolar önemli ölçüde bu proje okullar arasında gidip geliyor.
İstanbul Lisesi’nde yaşananlar...
Bu tartışmanın en hararetli yaşandığı okulların başında bizim emektar İstanbul (Erkek) geliyor. Peki, okulda geçen hafta neler yaşandı?
Okul yönetiminin iddiası ‘veli protestosu’ adı altında okulun yalnızca 5-6 öğrencinin velisinin katıldığı, gerisinin dışarıdan geldiği bir gösteri olduğu. Emniyet, bu gösterinin büyümesi ihtimaline karşı okulun önüne TOMA göndermiş, okul zili çalınca öğrenciler dışarı çıkmış ve TOMA’yla birlikte fotoğraflar böyle yansımış. Yani o TOMA öğrencilere yönelik değilmiş.
Bana gelen başka bir bilgi de öğrencilerin okul yönetimiyle birlikte öğretmenlerine düzenledikleri veda yemeğinin duygulu ama sorunsuz geçtiği. İEL’ye 8 yıl kuralı ile 17 öğretmen gelmiş, 17’si de gitmiş. Bunlardan 4-5’i zaten rotasyonla bir süre önce Galatasaray Lisesi’ne geçmişler, 5’i Cağaloğlu Anadolu’ya, geri kalanı da farklı Anadolu liselerine dağıtılmışlar. (Şayet bunlara itirazı olan ya da gelişmelerin başka türlü yaşandığını iddia eden varsa lütfen bana mail atsın: nagehanalciweb@gmail.com)
Okuldaki Alman öğretmenlerle ilgili ise herhangi bir değişiklik yok. Halen 31-32 Alman var ve bu böyle devam edecek. Ayrıca proje okul kapsamında İstanbul Lisesi bu yıl Almanya’da 12 ayrı projeye katılıyormuş.
Maksat imam hatipleştirmekse...
Bize ne tek bir okulun meselelerinden demeyin, zira İstanbul Erkek adeta bir sembol haline geldi. Maalesef birileri hâlâ ‘Laiklik elden gidiyor’ paranoyasından kurtulamadı ya da bu paranoya üzerinden gündem oluşturmaya doyamadı. Yapılan değişikliklerin şekli ya da hızıyla ilgili eleştirilerde bulunulabilir, ben kendi adıma yanlış bulduklarımı dile getiriyorum. Ancak kasıtlı bir şekilde ‘Bu okullar bitiriliyor, imam hatibe çevriliyor’ gibi paranoyalar son derece retro! Yahu proje okulların arasında imam hatipler de var, şayet maksat imam hatipleştirmekse imam hatipleri ne yapacaklar?
Ancak madalyonun öbür tarafında da hükümet bu paranoyak damarı gördüğü halde, son derece hızlı ve kendini fazlaca anlatma derdinde de olmayan bir yaklaşım sergiliyor. Yani madem milleti bu kadar ayaklandırma potansiyeli olan bir konu, neden kadro değişikliği bu kadar hızlı yapılıyor?
Diyalogla, sindire sindire
Bahsedilen okullar içinde en az problemle karşılaşılanları sorduğumda işaret edilen okullardan biri Hüseyin Avni Sözen’di. 8 yıl kuralı çıkmadan peyderpey kadroda sıkıntılı bulduğu öğretmenleri değiştirme yoluna girmişler. Dershaneler kapatıldıktan sonra etüt dersleri açılmış ve bu dersler için araştırarak yeni kadrolar alınmış. Geçiş adım adım sağlanmış ve şu an öğretmenler de veliler de memnun görünüyor. (Tabii burada da farklı bir izleniminiz varsa bana yazın lütfen...)