Çılgın proje “Kanal İstanbul”, Karadeniz’i boşaltır mı? Çevre felaketi yaşanır mı? Kansere neden olur mu? Boğazlar konusunda elimizi güçlendirir mi?
Uzunluğu 42 kilometde ve üst genişliği 500 metre olması planlanan ve “Kanal İstanbul” olarak bilinen projenin olumlu olumsuz etkilerini pek bilmiyoruz. Projeyi savunanlar İstanbul Boğazı’ndaki tehlikeli deniz trafiğine ve alternatif bir su yolu üreterek IMO’da PSS kozu elde etmemize işaret ediyor. Karşı çıkanlar ise Karadeniz’in suyunun Marmara Denizi’ne boşalacağını ve çevrenin çılgınca tahrip edileceğini söylüyor.
Mesleğimizde iyiysek de her şeyi bilmiyoruz yani
Benim gibi mesleğinde bir yerlere gelmiş, titr edinmiş olabilirsiniz ama bu bilimsel körlüğe sebep olmamalı. Elbette, etrafımıza ne var, ne yok diye bakmalı ve fikir yürütmeliyiz. Ancak, kendi mesleğimizden yola çıkıp, alakasız konularda ahkam kesmek, akademik etiğe aykırı. Mesleğimizde iyiysek de her şeyi bilmiyoruz yani? Ama öğrenebiliriz. Merak edip dünyaya böyle kanallarda ne oluyor diye bir baktım...
Dünyada uzunluğu 227 kilometre olan Baltık Kanalı’ndan 43 kilometre olan Welland Kanalı’na kadar 11 adet önemli insan yapımı gemi kanalı var. Bunların önemli bir kısmı 1800’lü yıllarda inşa edilmiş. Amaç deniz ulaşımında yolu kısaltmak, kapalı denizler arasında ulaşımı sağlamak, denize çıkışı olmaya şehirleri denize bağlamak, ekonomik ve alternatif bir su yolu sunmak.
Gemi kanalı tasarımı ve işletilmesi konusundaki literatüre baktım. Sonuç olarak çılgınca boşalan bir deniz filan yok ama gemi kanallarının çevreye etkisi üç başlık altında incelenmiş:
Değişen Akım ve Su Kalitesi: Yıllar süren ve pahalı olan hafriyat yüzünden gemi kanalları genellikle haliç ve akarsu ağızlarından itibaren inşa ediliyor. Farklı tuz, vb. içeriği olan deniz suyu, geçtiği/aktığı haliç, akarsu vb.nin tuzluluğu, sıcaklığı, suyun hızı ile birlikte buralarda yaşayan bitki ve hayvanları etkiliyor. Tuzluluğu önlemek için de “lok” adı verilen yükselme havuzları kullanılmakta. Sonuç olarak kanaldaki akımın taşıyacağı farklı kalitedeki su, aktığı göl, akarsu, haliç ve denizdeki su ürünlerini, vb. ekolojik sistemi bozuyor.
Kanalın Temizlenmesi ve Atıkları: Kanal, akıntıyla taşınacak rusubat vb. malzemeyle beraber ot, midye, istiridye, deniz tarağı, vb.nin istilasına uğruyor. Bu çamur, deniz dibi bitki ve hayvanların temizlenmesi için kanalın bir çeşit tarakla düzenli olarak taranması gerekiyor. Bu tarama işlemleri suyun bulanması, kimyasal maddelerin suda tekrar asılı hale gelmesi vb. yüzünden kanal suyundaki çözülmüş oksijen miktarı önemli ölçüde azalıyor ve kitlesel balık, vb.nin ölümüne neden oluyor. Kanaldaki gemi bacalarından çıkan zehirli gazlar da çevresinde önemli hava kirliği ve sağlık problemlerine neden oluyor.
Dalgakıranlar ve Loklar: Su seviyeleri farklı denizler arasında açılan kanallardaki kot farkıyla beraber rüzgarlar, yüksek dalga ve fırtına kabarması sonucunda kanallardaki su tehlikeli bir şekilde hızlanıp seviyesi yükselebilecektir. Bunları engellemek için kanalda yapılacak olan dalgakıran ve loklar da suyun sürekli olarak karışmasına neden olarak su kalitesini bozup ekolojik yıkımlara neden olabiliyor.
Hava kirliliğine ve sağlık sorunlarına neden olur
Özetle ve anladığım kadarıyla dikkat! Terkos, Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleri kurur. Marmara Denizindeki su ürünlerine zarar verir. E-5, TEM ve Tren yolu için inşa edilecek 3 yüksek köprü, İstanbul’un batıyla olan ulaşımı çok zorlaştırır. Kanalın açılması için yaklaşık 1 milyon metreküplük bir kazı ile en az 42 kilometrekarelik yeşil alan tahrip edilir. Kanal etrafına rant için yerleşim bölgeleri inşa edilirse gemi kazası/patlama vb. tehlikeler Boğazdan, Kanala taşınır. Ayrıca, Houston Kanalı’nın 3.2 kilometre yakınında yaşayan çocuklarda yüzde 60 daha fazla lösemi yani kan kanseri tespit edilmiş; yani kanal önemli hava kirliliğine ve sağlık sorunlarına de kesin neden olur...
Kişisel olarak, çılgın inşaat/betonlaşma seferberliğine taraftar değilim. Eğer milli çıkarlarımızın bir gereğiyse, Kanal İstanbul Projesini ehven-i şer olarak ele almalı ve olası tüm çılgın/zararlı taraflarını mümkün olduğunca azaltmalıyız. Dinleyen olursa!.. n