Mikdat Kadıoğlu

Mikdat Kadıoğlu

kadioglu@itu.edu.tr

Tüm Yazıları

İster “Maalesef hiçbir konuda bilime ve bilim insanlarının görüşüne değer verilmiyor” deyin, isterseniz “İşler hep kuru bir inatla yapılıyor” deyin. Sonuç olarak alelacele yapılan işlerin yan etkileriyle boğuşup duruyoruz

Gökdelenler havanın kalitesini etkiler mi

İstanbul Büyükdere Caddesi’nde yükselen gökdelenler çoğumuzun hoşuna da gidiyordur. Sonuç olarak “Gelişmiş ülkelerde var; neden bizde de olmasın?” diyoruz. Evet gelişmiş ülkelerde olan gökdelenler bizde de olsun ama gelişmiş ülkeler onları bir yere dikerken nelere dikkat ediliyorsa bizde de onlara biraz dikkat edelim lütfen!
Bana en çok sorulanlardan biri “Bu gökdelenler İstanbul’un ısınmasına neden oldu mu?” ya da “Bu gökdelenler İstanbul’da hava kirliliğini artırdı mı?” şeklinde oluyor. “Evet” ya da “Hayır” gibi kestirmeden bir cevap vermeden önce gelin hep birlikte düşünelim.
Hava kirliliği havadaki kirleticilerin belli bir miktarı aşması durumuna denir. Her zaman az ya da çok miktarda havada bulunan kirleticilerin miktarındaki artış rüzgarın hızı ve yönü ile ilişkilidir.
Şehrin hakim rüzgar yönü dikkate alınmadan bir yerlere dikilen gökdelen gibi yüksek yapılar rüzgarın gittiği yönde hem rüzgarı kesmekte hem de arka taraflarında yukarıdan aşağıya doğru olan bir hava akımına neden olmaktadır.

Don, sis ve hava kirliliği vadilerde de çok sık yaşanır
Böylece gökdelenlerin arkasında rüzgar zayıf olduğundan dolayı ev ve trafikten kaynaklanan kirleticiler geniş bir alana yayılıp dağılamıyor. Diğer bir deyişle, o bölgede gökdelen önemli bir hava kirliliği problemine neden olabiliyor.
Gökdelenler sadece rüzgarı kesip zayıflatarak hava kirleticilerin havayla karışmasını engellemiyor, aynı zamanda arkalarında girdap şeklinde tepesinden yere doğru bir hava akımı da oluşturuyorlar. Böyle bir durumda hava kirleticileri yere yakın bir tabakanın içinde de hapsedilmiş oluyor.
Havanın yukarıdan aşağıya doğru hareketi en çok yüksek basınç merkezlerinde görülür.
Bu nedenle de yüksek basınç olan gecelerin özellikle sabahında yerde sis, pus ve hava kirliliği yaygın bir şekilde görülür. Havanın yukarıdan aşağıya doğru başka bir hareketi ise yüksek tepelerden vadilere doğru dağ meltemlerinde görülür. Bu nedenle don, sis ve hava kirliliği vadilerde de çok sık yaşanır.

İstanbul’un en kirli üç bölgesi
Gökyüzünün açık olduğu gecelerde dağlardan ovaya doğru soğuk hava akmaya başlar. Böylece ovalar en azından dağın tepesi kadar soğuk olabilir. Soğuk hava vadilere dolduğunda orada bulunan ağaçlardaki meyveleri alt dallarından başlayarak dondurmaya başlar. Vadiye dolan soğuk havada su buharı yoğuşup havadaki kirleticilerle de birleşerek yoğun sislere neden olur.
Bütün bu nedenlerden dolayı İstanbul’da kışın havadaki kirleticilerin kirlilik sınırını aştığı belli başlı üç bölge bulunmakta: 1. Haliç Vadisi (Eminönü, Fatih, Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Kağıthane, Okmeydanı, Kasımpaşa ve Beyoğlu). 2. Üst Göztepe, Kozyatağı, Örnek Mahallesi, Bulgurlu, Acıbadem, Hasanpaşa ve Fikirtepe, Şişli’nin Büyükdere Caddesi. 3. Beşiktaş ile Şişli arasındaki bölge (Fulya Mahallesi).
Özetle, yakıt kalitesinin iyileştirilmesi ve verimli yanması sağlandıktan sonra şüphesiz daha az miktarda kirletici emisyonu oluşacak ve atmosfere bırakılacaktır. Bu noktada kirleticilerin atmosferde yayılma ve dağılmalarını sağlayacak olan rüzgar da engellenmemeli. Örneğin, sokak ve caddelerin hakim rüzgar yönlerine paralel oluşturulması, binaların hakim rüzgar yönündeki dik cephelerinin mümkün olduğunca dar tutulması, yüksek yapıların hakim rüzgarın geliş yönünden uzakta yerleştirilmesi, vb. gerekmektedir...