Bugüne kadar bakterileri öldüren maddelerle dolu cilt bakım ürünleri kullandık. Ama durum değişiyor... Uzmanlarla kozmetiğin yeni akımı bakteri içeren cilt bakım ürünlerini konuştuk
Bakterilerle bağırsağımız arasındaki ilişki sağlık dünyasına son yıllarda damgasını vurdu. Ama bakteriler bununla da yetinmedi; hâlâ bizi şaşırtmaya devam ediyorlar. The Telegraph’ın geçen hafta yayınladığı bir haber başlığında “Yüzünüze bakteri sürer misiniz?” sorusunu görünce “Güzellik sektöründe yeni bir akım başlıyor” dedim. Bu akım kısaca cilt bakım ürünlerinde bakterilerin kullanılmaya başlanması olarak özetlenebilir. Antibakteriyel cilt temizleme ürünlerini yanımızdan ayırmadığımız yakın geçmişi düşündüğünüzde, bu gelişme bugüne kadar kozmetiklerle ilgili bildiğimiz doğruların yerle bir olması anlamına mı geliyor? Uzmanlarla bu gelişmeyi değerlendirdik.
Güneş ışınları yararlı bakterilere zarar verir
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Emek Kocatürk vücudumuzda hücre sayımızın on katı kadar bakteri olduğunu, her insanda yaklaşık bin bakteri türünün yaşadığını ve bunların büyük bir kısmının da faydalı bakteriler olduğunu anlatıyor. Cildimizdeki iyi bakterilerimizi korumanın çok önemli olduğunu öğrendim. Çünkü onlar bizi cilt enfeksiyonlarından koruyan ilk savunma sistemi. İyi bakterilerin yerine cildimizde kötü bakteriler çoğaldığında ise akne, sedef, atopik dermatit, mantar enfeksiyonları ve cilt yaşlanması gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Kocatürk cildimizdeki iyi bakterilerin stres, kötü beslenme, antibiyotik kullanımı ve çevresel koşullar gibi pek çok faktörden etkilendiğini anlatıyor. Örneğin güneş ışınlarına çok fazla maruz kaldığınız bir bölgede yaşıyorsanız bu cildinizdeki iyi bakterilere zarar veriyor. Benzer bir durum kuru havalarda cildinizi nemlendirmediğinizde de ortaya çıkıyor. Kozmetoloji Uzmanı Eczacı İsmail Aslan sıvı sabunlar, deterjanlar gibi maddelerin de cildimizdeki iyi bakterilere zarar vererek cilt hastalıklarına yol açtığını söylüyor. Araştırmacı Eczacı Nihat Demirkol da bu görüşü destekliyor. Bakterilerin zararlı olduğu düşünüldüğü için bugüne kadar geliştirilen ürünlerde örneğin yüz temizleyicilerde, kozmetik ürünlerde, şampuanlarda bakterileri öldüren formülasyonlar geliştirildiğini anlatan Demirkol; endüstriyel toplumlarda çok steril büyüyen çocukların alerjik hastalıklara daha çok yakalanması gibi son 10-20 yılda kullanılan temizlik, kozmetik ve makyaj ürünlerinin cildimizdeki faydalı bakterileri öldürmesine bağlı olarak bazı cilt hastalıklarının artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Ancak günümüzde artık kötü bakterileri seçerek yok eden, iyi bakterileri ise destekleyen güzellik ve bakım ürünleri geliştirilmeye çalışılıyor.
“Cildi canlı ve sağlıklı gösteriyor”
Uzm. Ecz. İsmail Aslan cilt yüzeyinde iyi bakterilerin artmasının cildi daha canlı ve sağlıklı gösterdiğini anlatıyor. Ecz. Nihat Demirkol ciltteki iyi bakterilerin artışıyla; akne, egzama gibi sorunların, cilt ödeminin, tahrişinin ve ciltteki kızarıklıkların azaldığını gösteren bilimsel çalışmalar olduğunu söylüyor. Doç. Dr. Emek Kocatürk de bunlara ek olarak rosacea, atopik dermatit, sedef hastalığı ve hassas cilt problemlerinde cilt yüzeyindeki iyi bakterilerin artışıyla başarılı sonuçlar alınabileceğine değiniyor. Kocatürk kremler yoluyla ciltteki iyi bakterilerin desteklenebileceğine yönelik çalışmalar olduğunu anlatıyor. Kocatürk kremlerin içerisine canlı olarak iyi bakterileri, iyi bakterilerin gıdası olan prebiyotikleri veya ölü bakterileri koyarak cilt yüzeyindeki iyi bakterilerin çoğaltılabildiğini söylüyor. Ancak bu alanda net yorumlar yapabilmek için konuyla ilgili bilimsel çalışmaların arttırılması gerektiğini de vurguluyor. Demirkol da benzer bir görüş bildiriyor. Demirkol’a göre bu konu dünya için de Türkiye için de oldukça yeni ve heyecan verici olmakla birlikte keşfedilmemiş çok yönü var. Henüz deneme yanılma aşamasında… Şu anda her firma ürünlerine farklı bakteri türlerini koyuyor. Bilimsel çalışmalarla hangi cilt sorununda hangi bakterilerin kullanılması gerektiği net bir şekilde ortaya koyulunca kozmetik firmalar da ürünlerinde direkt o soruna iyi geldiği ispatlanmış bakterilere ürünlerinde yer verebilecek. Aslan ise ürünlere izin verilen sınırlarda ve patojen (hastalık yapan) içermeyen bakterilerin konulmasının elzem olduğunu vurguluyor. İyi tayin edilmemiş veya uygunsuz bakterilerle ya da hijyenik ortamlarda yapılmayan üretimlerde patojen bakterilerin bulaşma riskinin arttığını söylüyor ve “Bu örneğin göz çevresi bir üründe ortaya çıkarsa gözde kalıcı körlüğe bile sebep olabilir.” diyor.
Kişiye özel bakteri