Ferdi Tayfur şeker hastalığından tansiyona, geçirdiği yüz felcinden sigarayı nasıl bıraktığına kadar yaşadığı tüm sağlık problemlerini anlattı. Tayfur “Yüz felcinden sonra şarkı söylememi yasaklamadılar ama benim artık şarkı söylemek için iştahım, neşem kalmamıştı” diyor
Çok genç yaşta başladığı sanat kariyerini bir sanat üretim fabrikasına dönüştüren Ferdi Tayfur sayısız albümüyle, 40’a yakın filmiyle, kitaplarıyla, senaryolarıyla birçok kuşağın hayatına dokundu. Kimileri “Ferdi Baba” diyerek, kimileri de ödülleriyle taçlandırdı başarısını. Biz ise Tayfur ile şimdiye kadar hiç bu kadar detaylı açıklamadığı sağlığını konuştuk. Diyabetini, kesilmekten zor kurtardığı ayağını, geçirdiği yüz felcini ve 7-8 yaşlarında başladığı sigarayı nasıl bıraktığını anlatan Tayfur, bir yandan da konserlerine devam ediyor. Tayfur’un kendi hayatından kesitlere de yer verdiği “Bir Zamanlar Ağaçtım” adlı kitabı da bu ay çıktı.
“Amerikalı doktor ayağımı kesecekti, Türkiye’ye kaçtım”
Şeker hastalığından dolayı ayağınız kangren oldu, değil mi?
Ayağım kangren hiç olmadı. Kangren olsa herhalde kurtaramazdık. Fakat sol ayak parmaklarım kararmaya başlamıştı. Tedavi için Amerika’ya gittim ama oradaki doktor ayağımı kesmeye kalkınca, oradan gerisin geriye Türkiye’ye kaçtım. Burada Dr. Necati Özdemir’e gittim. Benim ayağımı o iyi etti.
Şeker hastalığından dolayı hayatınızda neler değişti?
Daha ölçülü ve şeker yapmayacak şeyleri yemeye başladım. Bir de her gün sabahları yarım saat evimdeki koşu bandında yürüyorum.
Aynı yıllarda tansiyon hastalığınız da gündeme geldi?
Ben tansiyon nasıl olur, ne yapar insana hiç falan hiç bilmezdim. Ama şeker ve tansiyon yüz felci geçirmeme neden olunca ciddiyetlerini anladım. Yüzde bir oranında görülen “şoför felci” dedikleri bir felç var. O üç ayda iyileşiyor. Ama bu benim üçüncü senem ve hâlâ tam anlamıyla iyileşmedim.
Yüz felci geçirdiğinizi nasıl hissettiniz?
Bir anda gözlerim çift görmeye başladı. Başım dönmeye başladı. Marmaris’ten İstanbul’a bir film projem için geliyordum. Fakat Dalaman Havaalanı’nda rahatsızlanınca beni hemen hastaneye kaldırdılar. Doktorlar filmimi çekti ve “Beyin sapındaki kılcal damar pıhtı atmış” dediler ama ameliyat etmediler.
“Milim milim de olsa iyileşiyorum”
Doktorlar şarkı söylemenizi yasakladılar mı?
Yasaklamadılar ama ben kendim şarkı söylememeye başladım çünkü artık şarkı söylemek için iştahım kalmadı, neşem kalmadı. Şarkı söyleyebilmek için insanın kendisini biraz iyi hissetmesi lazım, bir pozitif enerji lazım.
Fizik tedaviye gittiniz mi?
Gittim tabii. 15 gün gittim, ara verdim. Sonra 45 gün gittim. Yüz mimiklerini çalıştırmak için aletlerle uyarılar veriyorlar. Bir de sakız çiğnemek gibi hareketler yaptırıyorlar ki kaslarını tekrar kontrol edebilesin.
Doktorlar ne kadar sürede eski halinize dönersiniz dediler?
Doktor moralim bozulmasın diye “15 günde iyi olursun, haftaya çıkarsın” dedi. 15 gün geçince baktım ki bu çok uzun sürecek. Allah başka dert vermesin ama sağlığın en büyük servet olduğunu anlıyorsun. Maddiyat falan sağlıklı olmanın yanında hava cıva.
15 gün sonra iyileşmediğinizde doktora ne dediniz?
Ne diyeceksin abi? Esas doktor benim! Çünkü canı da, rahatsızlığı da ben taşıyorum. Adam benim moralim bozulmasın diye “Bir hafta sonra kalkarsın” demiş. Ben adama şimdi gidip “Sen bana böyle söyledin, nasıl olur” desem, adam da bana “Ben Allah mıyım!” diyecek.
Yüz felcinden sonra sosyal hayatınız nasıl etkilendi?
Biraz kısıyorsun ister istemez sosyal hayatını çünkü başlangıçta moralin bozuluyor ve alışmamış oluyorsun. Tekrar adapte olmak için alışmak lazım. Sonra alışıyorsun çünkü alışmak zorundasın, kaçar yolun yok. Bak üçüncü senemdeyim ve seninle burada oturuyoruz. Allah dermansız dert vermesin. Bizim dermanımız da biraz gecikmeli oluyor ama milim milim de olsa iyileşiyorsun.
“Sigarayı bırakmak aslında çok kolay”
Sigarayı da bu evrede mi bıraktınız?
Evet, zaten günde altı tane sigara içiyordum. Ben 6 yaşındayken babamı öldürdüler. Babasız çocuk ne yapar? Fakirsin, babasızsın, dışarı çıktığın zaman kimse demiyor ki nereye gidiyorsun? Dışarıdan gelince “nerden geliyorsun” diyen de yok.
O yaşlarda kaç sigara içerek başladınız?
Ben 6-7 yaşlarındayken teyzemin oğlu okula gidiyordu. O sigara getirip saklardı. Ben de onu beklerdim. Gelince bana da sigara verirdi. Delikanlı olunca iyice içmeye başladım. Bir pakete yakın içiyordum.
Ne zaman azalttınız?
85-86 yıllarında film çekiyordum. Sigara içtikçe eklem yerlerimin uyuştuğunu ve daha yorgun hissettiğimi fark ettim. Bu nikotin insanı uyuşturuyor mu ne yapıyorsa, kalkmaya bile üşeniyorsun. İşte o zaman dedim ki “Ben bu sigara illetini sayıyla içeceğim”. Sayarak, saat başı bir tane içmeye başladım. 90’lı yıllarda da kendime “12 tane içeceğine 6 tane iç” dedim ve sigara sayısını yarıya indirdim.
Tamamen bırakmanızı doktorunuz mu istedi?
Yok canım, kendim bıraktım. Sigaranın ne kadar illet bir şey olduğunu biliyordum. Bırakması da aslında çok kolay. Beyin istedikten sonra, sigarayı kafanda bitirdikten sonra bir daha içmezsin. Ben zaten öğlen 12.00’ye kadar sigara içmezdim. “12.00’ye kadar içmeden duruyorsam, hiç içmeden de dururum” dedim.
“Hayatına ne kadar insan girerse ayarın da o kadar bozulur”
Tedavi sürecinde moralin önemini fark ettiniz mi?
Moral insanın ve yaşamın ilacı aslında. Moralini ne kadar yüksek tutarsan hayatın o kadar iyidir ama moral ve mutluluk da her zaman daimi olmaz. Düşün, şuradan gülerek gidiyorsundur, ayağın kayar, düşersin ve mutsuz olursun. Mutluluk sürekli değildir insan hayatında, dikkat etmek lazım.
Mutluluğu nasıl koruruz?
Çok fazla insanlarla tanışmayacaksın. Tanımadığın insanlarla fazla el sıkışmayacaksın. Dışarıdan insanlarla fazla haşır neşir olmayacaksın. Bozarsa onlar bozar. Ne kadar dışarıdan insan hayatına girmeye çalışırsa, o kadar ayarın bozulur.