Modern hayatın beraberinde getirdiği stres ve kaygı, bize sürekli uyarıcılar yollayan ekranlar, her an mesaj bombardımanına tutulduğumuz cep telefonlarımız, gündemden uzak kalmayalım diye bağımlısı olduğumuz sosyal medya, daha çok çalışabilelim diye bir bardak daha içtiğimiz kahve... İşte tüm bunların hayatımızdaki dozu en önemli ihtiyacımız olan uykumuzu kaçıracak noktaya ulaştı. Şimdi iki seçeneğimiz var: Ya daha az uyuyup kaygı bozuklukları, depresyon ve yaşam kalitemizi düşürecek pek çok sorunla karşılaşacağız ya da uzmanların önerilerine kulak verip yeterince uyuyacağız.
“Uykumuzu cep telefonumuz bloke ediyor”
İyi bir uyku için iyi bir yatak, yastık, sessiz, karanlık ve havadar bir ortam sağlanmalı. Günümüzde uykuyu en çok bloke eden şeylerden biri de cep telefonları. Çalışmalar insanların yarısından fazlasının yatarken cep telefonlarını bir kol mesafesinde tuttuğunu, yatarken en son ve kalktığında ilk baktığı şeyin cep telefonu olduğunu ortaya koyuyor. İyi bir uyku için cep telefonlarını uçuş modunda ve yatak odamızdan uzakta tutmamız gerekiyor.
“Beynin yıkandığı, temizlendiği evredir”
Uzm. Dr. Kerem Dündar (Nöro Sağlık Beyin Eğitimi ve Araştırmaları Merkezi Kurucusu)
Beyinde çeşitli kimyasal ve biyolojik atıklar oluşur. Uyku beynin yıkandığı, yani bu atıklardan temizlendiği evredir. Uykunun iki evresi vardır REM ve Non-REM. Uykuda REM ve Non-REM evreleri belirli aralıklarla devreye girer. Sağlıklı bir şekilde REM döngüsünün tamamlanabilmesi için kişinin günde en az altı-yedi saat uyuması gerekir.
Uyku süresinin ve kalitesinin azalması ile kişilerde kaygı bozuklukları artıyor, depresyon eğilimleri yükseliyor ve tüm hayat kalitesi düşüyor. Sonuçları düşünüldüğünde uykusuzluk çok ciddi bir problemdir ve çözülmesi gerekir.
Uyku kalitesi açısından yatak odasının tam karanlık olması çok önemlidir. Uyku esnasında vücudumuza büyük faydaları olan melatonin hormonu salgılanır. Fosforlu saatten yansıyan fosfor ışığının bile melatonin salgısını yarı yarıya azalttığını gösteren yayınlar var.
Çok televizyon izlemek, çok fazla sigara veya kahve içmek, gece şekerli gıdalar veya meyve tüketmek, sosyal medyaya bağımlı yaşamak, akşama taşınmış bir problemin veya çözülememiş bir stres unsurunun varlığı, ekonomik kaygılar ve ilişki problemleri gibi uyarıcılar kişinin uykuya geçmesini engelliyor. Uyku problemini çözebilmek için bu tarz uyaranların azaltılması gerekiyor. Daha az kahve veya sigara içmek, stres yaratan düşüncenin zihinden uzaklaştırılması için ılık bir duş almak gibi...
Kişiler uyaranları azaltamadığında çok fazla alkol tüketerek uyaranı baskılamaya veya uyku ilaçlarıyla sorunu maskelemeye çalışıyor. Uyaran doğrudan ortadan kaldırılamıyorsa, uyku ilaçları yerine bitkisel tedavileri öneriyoruz. Ayrıca gün içinde spor veya egzersiz yapmak da kişinin yorulmasına yol açarak uykuya geçişini hızlandırıyor.
“Uykusuzluğa karşı lavanta yağı, melisa çayı”
Prof. Dr. Erdem Yeşilada (Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Fitoterapi ve Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı)
Hafif uyuma problemlerinde yüzde 100 derişimli, kaliteli bir lavanta yağını yastığa iki-üç damla damlatmak ve onu koklayarak uyumak işe yarıyor.
Daha ağır uyku problemlerinde pasiflora bitkisinin çayı veya şurubu kullanılabilir. Pasiflora çay şeklinde kullanılacaksa yatmadan bir saat önce içilmeli. Daha da ciddi uyku problemlerinde ise valerian (kedi otu) kökü preparatı kullanılması faydalı olabiliyor. Yalnız valerianın bağırsakta açılan formunun tercih edilmesi gerekiyor, aksi durumda etkili bileşeni mide asidiyle etkisiz hale geliyor. Bunun sabah, öğlen, akşam ve gece yatmadan olmak üzere günde dört defa alınması ve en az bir ay kullanılması gerekiyor.
Bir aydan sonra da zamanla azaltılmalı.
Uykusuzluk sorunu çekenlere akşamları yatmadan melisa çayı içmelerini de tavsiye ediyorum. Uykuya yardımcı, sindirimi kolaylaştırıcı ve her gün maruz kaldığımız radyasyonun etkilerini temizleyici özelliği bulunduğundan süper üçlü etkisi var.