Pedagog Sevil Yavuz “Notlardaki ani düşüşler çocuğun duygusal açlıkta olduğunu gösteren imdat sinyalleridir” derken, öğrenci koçu Oğuz Akyıldız ebeveyn ve çocuklar için karnenin farklı anlamlar taşıdığını söylüyor
Dün karneler alındı.
Her karne zamanı çocuklarının okulu ve ihtiyaçlarıyla ilgilenen ebeveynler de en az öğrenciler kadar heyecanlı oluyor. Karneler iyi notlarla dolu olabileceği gibi kötü notların kalesi haline de gelebiliyor. Uzmanlarla hangi durumda velilerin nasıl davranması gerektiğini konuştuk. Parenting Skills&Counselling Center’dan Uzman Pedagog, Çocuk ve Aile Psikolojisi Uzmanı Sevil Yavuz “Aileler çocuklarına hep mükemmel olma mesajı veriyor. Herkesin her alanda başarılı olması mümkün değil” derken, Yaşam Tasarım Merkezi,
NLP uzmanı ve öğrenci koçu Oğuz Akyıldız ise “Önemli olan ailelerin çocukların öz benliğini bulmasına yardım etmeleri” diyor.
“Aile yetersizliği karneden önce fark etmeli”
Dr. Sevil Yavuz (Uzman pedagog)
* Aileler sevgilerini çocuğun başarısına veya başarısızlığına koşullamamalı. Bu hissiyatı uyandıracak davranışlardan kaçınmalı. Çocuk kötü karne getirdi diye onu tatile götürmemek veya iyi karne getirdi diye ona bisiklet almak doğru değil. Çocuğa kendisi için okuduğunu ve iyi bir karnenin kendi geleceği için iyi bir adım olduğu anlatılmalı.
* Bazı çocukların bazı alanlara karşı ilgisi veya yeteneği olmayabilir.
Bu durumu ailenin zaten karne zamanından önce fark edip çocuğa takviyede bulunması ve sorunu gidermeye çalışması lazım. Karne zamanı
o düşüklüğü fark ediyorsa, orada ailenin ilgisinden de şüphe etmek lazım.
* Aileler çocuklarını yapabileceğinin en iyisi için motive etmeli. Ne kadar çalışırsa çalışsın matematikten 5 üzerinden 3.5’u geçemeyecek çocuklar var. O çocukları 5 almaya zorlarsak, bu onları mutsuz etmekten başka hiçbir şeye yaramaz.
* Aileler çocuklarına hep mükemmel olma mesajı veriyor. Herkesin her alanda başarılı olması mümkün değil. İşin özü şu: Çocuğun yeteneği ortaya çıkarılmalı ve o konuda kendisini geliştirmesi sağlanmalı.
“Aileler çocuk oyun bile oynamasın istiyor”
* Aileler tüm yatırımlarını çocuklarına yapıyor. İstiyorlar ki çocuk sürekli çalışsın hatta oyun bile oynamasın. Aslında çocukları üzerinden kendi yapamadıklarını gerçekleştirmek istiyorlar. Proje çocuk kavramı buradan doğuyor. Sonra da çocuklar başlıyor tırnak yemeye, altını ıslatmaya...
* Karnedeki dönemsel rutinin dışına çıkan ani bir düşüş aslında çocuğun imdat sinyalidir. Çocuk bu şekilde hayatında bir şeylerin yanlış veya eksik gittiği, duygusal olarak beslenmeye ihtiyacı olduğu mesajını veriyor. Bu nedenle aileler akademik başarıya kilitlenmekten çıkıp çocuğun duygusal ihtiyaçlarına yönelmeli.
“Okula anlam katmayı beceren çocuklar başarıyı yakalar”
Oğuz Akyıldız (NLP Uzmanı ve öğrenci koçu)
l Zayıf notlarla dolu bir karneyle gelmiş çocuğa kızmak, sert tutumlar sergilemek veya durumu tamamen kabul etmek bir katkı sağlamaz. Bilinçli bir aile, bu durumu ders alınması gereken bir sonuç olarak ortaya koymalı ve altındaki sebep derinlemesine irdelenmeye çalışılmalıdır. Kararlı davranırken sevecenliği de elden bırakmamalıdır.
l Çocuk kötü bir karneyle eve dönmüş olsa da çocuğunuz tüm dönem boyunca ödevlerin, sınavların stresini üzerinde taşıdı ve dinlenmeyi hak ediyor. Ona tatilini zehir etmeyin.
“Z kuşağı ezberci eğitim sistemini çok anlamsız buluyor”
l İyi notlarla dönemi bitiren çocukların başarısı tabii ki ödüllendirilebilir ama çocuğun ödül için çalışacağı bir ortam yaratmak doğru değil. Çocuk başarısı sayesinde istediği hayata bir adım daha yaklaşacağını bilerek motive olmalı. Pahalı hediyeler yerine, çocuğun ilgi ve yeteneklerini destekleyecek hediyeler onun hayatına çok daha büyük değerler katar.
l Aileler çocuklarının kendi öz benliğini bulmasına yardım etmeli. Çocuklarına bu hayatın kendi hayatı olduğu, istediği gibi yaşayabilmesi için sorumluluk alması ve irade kullanması gerektiğini aşılamaları gerekir. Ancak aileler bunu yapmıyor. Çocuklar için de okul ve karne bir anlam ifade etmiyor.
l Öğrenmek istediği tüm bilgilere elindeki cihazlarla saniyeler içinde ulaşabilen bir
Z kuşağı var. Bu çocuklara mevcut ezberci eğitim sistemi anlamsız geliyor. Z kuşağı çocukları ezberlemek yerine kendilerini buldukları ve ifade edebildikleri derslerle uğraşmak istiyorlar.
l Z kuşağı sürekli hayata anlam katma peşinde. Onların başarısını artırmak için çocuğu özgür bırakarak, kendi doğrusunu kendi bulmasına yardımcı olmalıyız. Z kuşağı
çok yüksek bilinç, sezgi ve algı gücüyle doğdu. Biz onları baskılamadığımız sürece de çocukların bu iyi özellikleri
aktif kalıyor.
l Aslında çocuklar gerçek potansiyellerinin çok daha küçük bir kısmıyla bile çok başarılı olabilirler. Yeter ki okula bir anlam katabilsinler. Okulu istediği hayata ulaşmada bir basamak, bir adım olarak çerçevelerse çocuk başarıyı yakalıyor. Örneğin hayvanlardan hoşlanan bir çocuk veteriner olma motivasyonu ile okursa
o çocuğun başaramayacağı hiçbir şey olmaz.
l Bu tatilde, çocuğunuzun notları üzerine düşünmek yerine ilgi alanlarına yoğunlaşmayı ihmal etmeyin. Böylece gerçekten istedikleri
yaşam hedeflerini bulmalarını sağlarsınız ve okul anlam kazanır. Benliğini bulmuş ve onun için çalışan bir çocuk zaten mutlu ve başarılı olur.