Yeşim Salkım taşıyıcısı olduğu Akdeniz anemisi hastalığıyla nasıl yaşadığını ve hamilelikte aldığı kiloları nasıl verdiğini anlattı. Salkım: “Ben ne yaşadıklarımın sağlığımı, ne de hastalığımın yaşamımı etkilemesine izin vermedim”
Oyuncu ve şarkıcı Yeşim Salkım ilk hamileliğine kadar Akdeniz anemisi taşıyıcısı olduğunu bilmiyormuş. Küçüklüğünden beri yorgunluğunu ve halsizliğini “Kansız bu, demiri eksik” diye geçiştirmişler.
“Huzur Sokağı” dizisinde Emel karakterini canlandıran Salkım, iki yıl önce de ikinci doğumuna girmeden oldukça fazla kilo almış ama iki senede
38 kilo vererek tekrar eski formuna kavuşmuş.
Hastalığını ve diyetini konuştuğumuz Salkım ile çok uzun bir söyleşimiz oldu. Hepsini burada paylaşamayacağım diye üzülüyordum ki; Salkım’ın çok yakında yaşadıklarını anlatacağı yeni bir kitabının çıkacağını öğrendim. Ayrıca mayıs sonunda da 90’lı yıllardan bu yana hit olmuş şarkılarını topladığı bir albümü çıkıyormuş.
Akdeniz anemisi (talasemi) hastalığının hangi türü var sizde?
Benimki “talasemi minör”.
Baba tarafından taşıyıcı gene sahibim. Eğer, annemden de aynı gene sahip olsaydım; ben de talasemi hastası olacaktım ama ben taşıyıcıyım.
Ne zaman Akdeniz anemisi olduğunuzu anladınız?
Hastalığımı 1990 yılında ilk kızımı dünyaya getirdiğimde öğrendim. Çok ağır bir kanama yaşadım, 40 gün sürdü. O ciddi kanamadan sonra bana pek çok test yapıldı ve 1990 yılında Akdeniz anemisi taşıyıcısı olduğumu öğrendim.
“Acaba benim bebeğim sağlıklı doğabilecek mi?”
Daha önce belirtisi olmadı mı?
Hep yorgundum. Bana hep; çok halsiz ve kansız derlerdi. Hep rengim solgundu. Kulaklarım, avuç içlerim, ayak tabanlarım daha beyazdı ama talasemiden şüphelenen hiç olmadı.
Hastalığınızın farkında olmadığınız ilk hamileliğiniz nasıl geçti?
Çok zor bir hamilelik geçirdim. Bir süre küçük tansiyonum 4-4.5 arası, büyük tansiyonum da 8 değerindeydi. Üç ay başımı yastıktan kaldıramadım ve hiçbir şey yiyemedim. Bu üç ay da hep “Acaba benim bebeğim sağlıklı doğabilecek mi?” diye çok endişe ettim.
İkinci doğumda artık hastalığı biliyordunuz, üstelik 10 santimetrelik bir kistiniz de varmış; doğum riskli değil miydi?
Çok riskliydi. Oldukça sorunlu, her an bir komplikasyon çıkma ihtimali olan bir doğumdu. Doktorum “Senin kadar pozitif düşünen bir hamileyle karşılaşmadım, bana moral veriyorsun” diyordu çünkü ben ona “Yok yok, hiçbir şey yok, her şey iyi gidecek” diyordum.
Doğum esnasında kan seviyeleriniz de çok düşmüş, sonra kendinizi nasıl toparladınız?
Yeni doğum yaptığım için alacağım kandaki bir mikrop bebeğime geçer endişesiyle kan almayı da reddettim. Doktor tabii çok telaş yaptı ve “Ben sizi bu ameliyathaneden çıkaramam” dedi. Ben de ona “Söz veriyorum buradan çıkacağım ve çıktıktan 10 gün sonra bu kanı tekrar yükselteceğim” dedim.
Başarabildiniz mi bari?
Bebeğiniz için yaşamak zorundasınız. Onun size ihtiyacı var. Yaşamı ve kendinizi seviyorsanız, üstesinden gelemeyeceğiniz bir zorluk yok. İyi de beslendim. Hakikaten de 10 gün sonra kan seviyem normale döndü.
“Doğum yaptıktan sonra iki senede 38 kilo verdim”
Spor yapıyor musunuz?
Talasemi geniyle yaşayan insanlar çok spor yapamıyor çünkü koşunca, fitness yapınca yoruluyoruz. Bizim için en iyi spor yüzmek ve ben de yazları sürekli yüzüyorum. Bir de günde yarım saat yürüyüş yapmak önemli.
Sizi hep aynı kilolarda görüyoruz. Bir diyetiniz var mı?
Hamileliğime kadar hayatımda 59 kilodan yukarıya hiç çıkmadım ama doğuma 88 kilo ile gittim. Top gibiydim, yuvarlanacak haldeydim.
Sonra o kiloları nasıl verdiniz?
Doğumdan beri iki senede 38 kilo verdim. Tek bir şey tavsiye ediyorum, evde ve dışarıda bol bol hareket etsinler ve yediklerine dikkat etsinler.
Siz nasıl besleniyorsunuz?
Günde üç öğün besleniyorum. Arada da midemi bastırsın diye kuruyemiş veya kuru incir, üzüm, erik atıştırıyorum. Son öğünümü en geç 19:30’da yerim. Sabahları kahvaltımı yapmadan evden çıkmam. Öğlen yemeklerimi hafif geçerim. Bulgur pilavı tüketmeye çalışırım. Et, tavuk, balık ve bol salata ile beslenirim.
Kilo verirken hangi yiyeceklerden uzak durdunuz?
Üç beyazı olabildiğince kullanmadım. Ağır yağlı yiyeceklerden uzak durdum. Bir bardak kırmızı şarabı herkese tavsiye ediyorum ama diğer alkollerin vücuda zarar verdiğini düşündüğüm için içmiyorum. Su içmeye çalışıyorum ve gazlı içeceklerden uzak duruyorum.
Tatlı lütfen yemesinler. Tatlı yiyerek kilo veremezsiniz.
Estetik yaptırdınız mı?
Hayır, estetiğim yok.
“Hamilelikle birlikte antidepresanı bıraktım”
Hamileliğinizde antidepresan kullanmayı kesmişsiniz...
Ada’ya hamile kaldığımı öğrendiğim gün sigarayı da antidepresanı da bıraktım. O günden beri de hiç antidepresan kullanmadım. İlk bir hafta ilacı kullanma isteği sizi ara sıra yokluyor ama orada da iradeniz devreye giriyor.
Hastalıkların insanın psikolojisine dokunan bir yanı da var değil mi?
Ben ne yaşadıklarımın sağlığımı, ne de hastalığımın yaşamımı ve psikolojimi etkilemesine izin vermedim. Hiçbir hastalığın da böyle bir hakkı olduğunu düşünmüyorum çünkü insan bedeninin ve beyninin hastalıkları, tıbbın da yardımıyla yenebileceğine inanıyorum. İnsan hiç pes etmemeli.