Daha önce “Antidepresan Tuzağı” kitabının yazarı olarak tanıdığımız Psikiyatrist Dr. Mutluhan İzmir’in yeni kitabı “Yaramaz Çocukları İlaçlamayın” (Hayy Kitap) raflarda yerini aldı. İzmir, 20 yıl önce çok ender rastlanan bir hastalık olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) günümüzde nasıl her yedi-sekiz çocuktan birinde rastlanır hale geldiğini anlatıyor. Dikkati dağınık, yaramaz, hareketli çocuklara detaylı inceleme yapılmadan, hemen DEHB teşhisi konduğunu ve ardından çocuklara ilaç reçete edildiğini okuyoruz kitabında. İzmir başka yöntemlerle de aşılabilecek bir sorunun gereksiz yere tıbbileştirildiği, ilaca gereksinimi olmadığı halde pek çok çocuğun bağımlılık yapan bu ilaçlarla yaşamaya mahkum edildiği konusunda da uyarıyor.
- Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) teşhisinin sıklığında artış mı var?
DEHB teşhisinde son yıllarda çok ciddi bir artış var. 1980’lerde bu hastalığın yaygınlığı yüzde 0.1 olarak saptanmışken, günümüzde bu oranın okul çağındaki çocuklarda yüzde 10’lara kadar çıktığı iddia ediliyor. Yani 35 yılda 100 kat artış gösteren bir hastalıktan bahsediyoruz. Bazı araştırmalar ise sorunun daha da büyüdüğünü, her yedi-sekiz çocuktan birine DEHB teşhisi konduğunu ortaya koyuyor.
- DEHB görülme sıklığındaki bu hızlı artışın nedeni nedir?
İşin ilginç yanı bu sürede hastalığı 100 kat artıracak gerçek bir neden ortada yok. Bu artış aşırı ve gereksiz tanılandırmadan kaynaklanıyor. Çocuk dikkatini bir şeye odaklayamaya görsün hemen DEHB teşhisi konuyor. Oysa dikkat eksikliği herkeste dönem dönem gözlenebilecek türden anlamsız bir belirtidir. Ya da insan bir konuda dikkatsizken, aynı anda başka bir konu üzerinde dikkatini çok fazla toplayabilir.
“Hep bilgisayarda yapacağı tarzda ödevler vermeyin”
- Geçmişe kıyasla günümüzdeki çocukların dikkatinin daha dağınık olduğunu gözlemlemiyor musunuz?
Günümüzde dikkat eksikliği geçmişle kıyaslandığında çok daha fazla görülüyor. Ancak bunun en başta gelen sebebi ışıklı ekranlara sahip bilgisayar, oyun konsolu, televizyon, tablet, cep telefonu gibi cihazlardan yayılan ışık nedeniyle oluşan uykusuzluk ve kalitesiz uykudur. İlaç vermek yerine; çocuklara ve velilere, kaliteli bir uyku uyuyamazsak beynimizin dikkat toplama işlevini yerine getiremeyeceği anlatılmalı.
- Kaliteli uyku ve ışık-uyku ilişkisine dair neler öneriyorsunuz?
Doğrudan ışıkla ilişkimizi kestiğimiz andan en az dört saat sonra sağlıklı ve bizi dinlendiren bir uykuya geçebiliyoruz. Örneğin bir öğrenci saat 23.00’te bilgisayarını kapatıyorsa, yorgunluktan sızsa bile saat 3.00’ten önce sağlıklı bir uykuya geçemeyecektir. Öğrencilere evde hep bilgisayarda yapılacak tarzda ödevler verilmesi, tablet gibi aletlerle eğitimin özendirilmesi veya yatmadan önce saatlerce oyun oynamalarına izin verilmesi kalitesiz uykuyu ve beraberinde dikkat eksikliği sorununu getiriyor.
- “Yaramaz Çocukları İlaçlamayın” adıyla çıktı kitabınız, çocukların “yaramaz” olması da normal mi?
Hiperaktif gibi görünen birçok çocuğun sorunu, okula başlamadan önce evde yeterince disipline edilmemiş olmalarıdır. Sınıfta uyum sorunu yaşar ve hareketli, yaramaz çocuklara dönüşürler. Sınıf içinde bu öğrencilerle baş edemeyen öğretmenler, aileleri psikiyatriste ve ilaç kullanımına yönlendiriyor. Oysa bu çocuklara sınıf disiplinine uyum sağlamalarını kolaylaştıracak özel programlar uygulanmalıdır.
“İlaçlar bağımlılık yapıyor”
- Aslında siz ilaç dışı önlemlerle engellenebilecek bir sorun için gereksiz yere ilaç kullanımına karşı çıkıyorsunuz değil mi?
Aynen öyle; dikkati dağınık, hareketli, yaramaz çocuk denilerek çocuklara hemen DEHB teşhisi konuluyor. Bunun sonucunda da çocuklara kırmızı reçeteyle satılan, kokain tipi bağımlılık oluşturan ilaçlar yazılıyor. Son altı yılda bile bu ilaçların kullanımı üç kat arttı. Bu ilaçlar sadece ülkemizin değil, dünyanın bir sorunu haline geldi.
- DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların gereksiz kullanımının ne gibi olumsuz etkileri var?
Bu ilaçların birçok yan etkisi var ama en önemlisi bunlar bağımlılık yapıyor. Bağımlılık geliştikten sonra ilacı kestiğinizde yoksunluk oluşuyor. Yoksunluktan kurtulabilmek için bağımlı olunan maddenin giderek daha yüksek dozlarda kullanılması gerekiyor. Bu da giderek daha ciddi yan etkileri beraberinde getiriyor. Bağımlılık oluştuktan sonra tedavisi çok zordur. Bu nedenle önemli olan bağımlılık yapıcı maddeyle çocuğun baştan karşılaşmamasını sağlamaktır. Yani gereksiz yere pek çok çocuğa DEHB teşhisi koyup bu çocukları ilaçlara bağımlı hale getirmek yerine çocuklardaki sorunun nedeni araştırılmalı ve öncelikle sorunun altta yatan faktörünü ortadan kaldırmaya yönelik bir tedavi planı oluşturulmalıdır. -