Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Işın Karaca ile orman kokusu eşliğinde, Zekeriyaköy’deki villasında buluştuk. Karaca’nın yedinci albümü “Her Şey Aşktan” ile başlayan söyleşimiz, aşk acısı ve sağlık konuları ile devam etti. Karaca’nın, yemekten uzak durmasına rağmen hızla aldığı kilolarının suçlusu hipotiroitmiş. “Yarın çocuklarım büyürken onların yanlarında olmak istiyorum” diyen sanatçı hastalık nedeniyle normal vücut ağırlığının 35-40 kilo üstüne çıkınca, sağlıklı beslenme konusunda kesin bir karar almış ve o günden bugüne 15 kilo vermiş.

Beş yıl aradan sonra neden tekrar bir pop müzik albümü?

Aradaki beş senede iki arabesk albümü yaptım. Müzisyen olarak görevim payıma düşeni anlatmak. Şimdi de müzikal hayatım bunu gerektiriyordu.

Haberin Devamı

“Her Şey Aşktan” dinleyicilerinizin beklediği bir albüm müydü?

Tabii, zaten arabesk albümün ikincisi çıktığında bile isyan bayrakları açıldı. “Niye yine arabesk albümü, biz pop albümü bekliyoruz” diye. Yeniliği ve farklılığı çok seviyorum.

“Gerçek aşkı bir insana duyulan aşk sanıyordum”

Bu albümü diğerlerinden ayıran hikayesi nedir?

Bugüne kadar gerçek aşkı hep bir insana duyulan aşk zannediyordum. Aslında hayatın kendisi zaten bir aşkmış. Hayattaki tek garantinin ölüm olduğunu gördüm. Kızımı doğurduktan altı hafta sonra babamı kaybettim. Yeni doğum yapmışsın, hormonal olarak zaten altüst olmuşsun, bir de babanı kaybediyorsun. Tam da o sırada albüme başladım. İnsan kendini ve yaşadıklarını sorgulamayı öğreniyor.

Bu sorgulamalar sonucunda bakış açınızda ne gibi farklılıklar oldu?

Şu anda annemi çok daha iyi anlıyorum mesela. Bir gün anneme isyan ettim; “38 yaşına geldim, hâlâ annelik yapmaya çalışıyorsun” diye. Annem de “Sen anca ben öldüğüm gün anneliğimi benden alabilirsin, senin kılına zarar gelirse dünyayı yakarım” dedi. “Aşk böyle bir şeymiş” dedim. Bu yüzden hayattaki “Her Şey Aşktan”.

“Aşk adrenalinle yaşanır”

Şarkılarınızdan adrenalini bol bir aşk anlayışınız olduğu anlaşılıyor...

Tabii, aşkı, adrenalini en üst seviyede tutarak yaşıyorum. Zaten uçlar beni çok mutlu ediyor. Ama aşk zaten adrenalin ile yaşanır. Aşk aslında hepimizi yoran bir şey. Aşk acısını düşünsene; insanı hasta eder, yataklara düşürür. Bir şey görürsün, anıların depreşir, yüreğin acır.

Haberin Devamı

Kocanız ile ilişkiniz nasıl gidiyor?

İkimiz de olgunlaştık. Anne, baba olmanın ne kadar kıymetli olduğunu anladık ve aşka sahip çıktık. Artık, aşk bardağının boş tarafını bile doldurmayı beceriyoruz.

“Eski milli tekvandocuyum”

Her yeni albüm bir değişimin kapısını aralar, bu kiloları da yeni albümünüz için mi verdiniz?

Ben çok ciddi hipotiroit hastasıyım. Hipotiroit de tiroit hormonu yeteri kadar çalışmıyor ve fazla yemesen bile kilo alıyorsun. Ben yemek yemeyi çok seven bir insan değilim. Yemek yemeyince de tip 1 diyabet başladı. O da olunca “Hop, Işıl dur” dedim. Bilinçli beslenmeye başladım. Zaten diyabetten dolayı; dört-beş saat bir şey yemezsem elim ayağım titremeye başlıyor.

Kaç kilo verdiniz?

15 kilo vermişimdir. Ama öyle tartıya çıkıp da “Kaç kilo vermişim” diye bakmıyorum. Sağlıklı beslenmeye çalışarak bu kiloları verdim. Kilo problemi olan insanları da uyarıyorum; fazla kilolarınızın sebebi başka bir hastalık olabilir. Bir gün bir arkadaşım “Çok yemiyorum ama çok kilo aldım” dedi. “Şu tiroidini bir kontrol ettirsene” dedim. Testler sonucunda hakikaten de tiroit hastalığı çıktı.

Haberin Devamı

“Eskiden çok zayıftım” demişsiniz. Ne zaman kilo almaya başladınız?

19 yıl önce oğluma hamile kaldığımda tiroit başlamış. Ama ben o dönem kiloları hamileliğe bağlamıştım. Doktora gitmeyi de akıl edemedim. Doktora tam 9 sene sonra gittiğimde normal vücut ağırlığımın 35-40 kilo üstündeydim. Allahtan eski bir milli tekvandocuyum ve kas yapımı o zaman iyi ki güçlendirmişim. Yoksa çok daha kilolu olabilirdim.

“Her gün kızımla birlikte pilates yapıyoruz”

İkinci hamileliğinizden önce kilo alırım korkusu yaşadınız mı?

İkinci çocuğuma hamile olduğumu söylediğimde kardeşim bana “Şimdi sen fil olursun artık” dedi. Ben bunu kafaya taktım. Doktorumla konuştum, “Ben kilo almak istemiyorum” dedim. Doktor da “Karnında bir bebek var, çok iyi beslenmelisin” dedi. İyi de beslendim ama yediklerime dikkat edince hamileliğimin ilk altı ayında sekiz kilo verdim.

Hamilelikte kilo almak yerine, kilo mu verdiniz?

Hamilelikte hormonlarım müthiş çalıştı. Bana “Bir şey yemiyor musun?” diyorlardı. Yiyordum, krallar gibi kahvaltı yapıyordum. Gece canım çekerse kalkıp kuruyemiş atıştırıyordum. Aslında her şeyi dozajında yemek gerekiyor. Son dönemde de altı kilo aldım. Yani hamileliğimi başladığım kilodan daha düşük bir kiloda bitirdim.

Hamilelikte hiç spor yaptınız mı?

Bazı kadınlar hamile olunca kıpırdamak istemiyor ama ben tam tersine sürekli yürüdüm. Hamileliğim yaza denk geldiği için çok da yüzdüm. Kızım doğduktan sonra sağlıklı yaşamaya daha da önem vermeye başladım. Yarın çocuklarım büyürken onların yanlarında olmak istiyorum.
Her gün kızımla birlikte düzenli olarak pilates yaparım. Pilates yapamadığımız zamanlar da
ya yürürüz ya da yüzeriz.

“Kadınlar kendilerini beş senede bir revize etmeli!”

“Hamileliğimin ilk altı ayında sekiz kilo verdim”

Günlük beslenmeniz nasıldır?

Günde dört öğün beslenirim. Uyanınca bir bardak sirkeli su içerim. Güne sağlıklı bir kahvaltı ile başlarım. Domatesi ve salatalık, maydanoz gibi yeşillikleri bol bol yerim. Yağsız, doğal peynir ve yumurta yerim. Öğlen, etli veya tavuklu bir çorba içer, yanında da salata yerim. Arada meyve ve kuruyemiş.... Akşam da 19.30 gibi bir zeytinyağlı çeşidi, et-tavuk-balık üçlüsünden biri veya sebze yemeği, yanında da salata yerim.

Sağlıklı beslenmek adına uzak durduğunuz besinler neler?

Hayatım boyunca hiç şeker kullanmadım. Fast food da bizim evde yoktur. Bizdeki en büyük fast food ev yapımı patates köftesidir. Fazla ekmek tüketmeyiz. Kızartma asla olmaz. İlla kızartma istiyorsak da bir kaşık yağla pişiren bir makinamız var, onunla kandırmaca yapıyoruz. Katı yağlar yerine zeytinyağı ve fındık yağı kullanıyoruz. Bizim evin temel gıdası sebze ve meyvedir. Çocuklarımı da sebze yemeye alıştırdım çünkü sağlıklı çocuklar yetiştirmek istiyorum.

Son olarak estetik hakkındaki düşüncelerinizi alalım...

Eğer bir insanın kendinde mutsuz olduğu bir yer var ise, bunu artık yok edebilme şansımız var. Ne yazık ki, öyle bir çağda yaşıyoruz ki dış görünüş ana belirleyici unsur konumunda. Böyle bir dünyada estetiğe karşı değilim. Hatta mümkünse “Her kadın kendini beş senede bir revize etmeli” diye evlilik antlaşmaları yapılsın. Adamlar da bunu ödesin. (Gülüyor)