Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yazarının ifadesiyle “ruh sağlığı aşısı” niteliğinde bir kitap okudum. Psikiyatri Uzmanı Dr. Zeynep Akıncı Pınar, yeni çıkan kitabı “Türk Psikiyatristin Divanı”nda (Hayy Kitap) hastalarının isimleri, yaşları, yaşadıkları yerler gibi kişisel bilgileri gizleyerek 70 psikiyatri hastasının yaşadıklarını hikayeleştirmiş. Pınar: “Hikayelerdeki haksızlıklar asla hukuka ulaşamayıp üstü örtülü kalmıştır. Mağdurların sustuğu bu haksızlıklar, buzdağının suyun altında kalan kütlesi kadar büyük!” diyor. Kimsenin yutkunmayıp, mağduriyetinden utanmayıp haykırdığı bir düzene olan ihtiyaca destek olabilmek adına da kitabın sağlayacağı geliri Türk Kadınlar Derneği Federasyonu’na bağışlıyor. Duygusal, fiziksel, ekonomik, cinsel şiddet mağduru kadınların ihtiyaçlarına sunabilmeleri için…

Haberin Devamı

En uçlardaki  70 psikiyatri  hastasının öyküsü

Hastalarınızın hikayelerini bir kitapta toplamaya nasıl karar verdiniz?

30 yıldır hasta hikayelerini biriktiriyordum. Kitaptaki hikayelerin tamamı gerçek, sadece kişisel bilgileri hasta gizliliğini korumak adına kurguladım. Bu hikayeler bir ruh sağlığı aşısı olsun istedim. Nasıl ki kalp krizi geçirmeden damarlarımız tıkanmasın diye önlem alıyoruz, kan şekerimiz bizi komaya sokacak derecede yükselmeden diyabetle ilgili tedavi alıyoruz, ileride hastalanmayalım diye aşılarımızı oluyoruz bunu ruh sağlığımız için de yapmalıyız. Psikiyatri, ruh sağlığı ve hastalıkları demektir. Bizde ne yazık ki ruh sağlığının korunmasına yönelik bir yaklaşım yok. Kişiler ancak sorunlarıyla baş edemediği noktaya geldiği zaman bize başvuruyor. O noktadan sonra da çözmek daha zor oluyor.

En uçlardaki  70 psikiyatri  hastasının öyküsü
Ruh sağlığı sorunlarından korunmak mümkün mü?

Ruh sağlığı ile ilişkili sorunların yarısından fazlası ön evrelerde fark edilirse engellenebilir. Bu hikayelerdeki kişileri okurken kendilerine benzetebilirler. O nedenle her hikayenin sonunda kendinizi ve yakınlarınızın durumunu kolayca kavrayabilin diye psikiyatrinin kutsal kitabı “DSM 4 tanı kriterlerini” özetledim. Oradan belirtileri fark eden kişiler çekinmeden destek talep etmeliler. Erken evrede müdahale sadece kanserde değil psikiyatride de hayati derecede önem taşıyor. Örneğin çocukluk çağında oluşan bir travma, çocukluk çağında çok basit bir müdahale ile iyileştirilmediği için ileride çok büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Haberin Devamı

Açık iletişim kurmalı

Çocukluk çağı travmalarının çözümü nasıl sağlanır?

Toplumda sorunu çözecek olan kişiler annelerdir. Kitapta çok ağır bir ensest hikayesi var. Çocuk ileri yaşlarında tacize uğradığını anlayınca kendisini çok kötü hissediyor ve devamında bir sürü hastalığı ortaya çıkıyor. Çocuk çok baskılandığı için de hiçbir zaman bu sorunu kimseyle paylaşamıyor. Oysa annesinin çocukla iletişimi iyi olsaydı; hem tacizin devam etmesinin hem de yaşanmış tacizin onun suçu olmadığı ona anlatılarak kendisini suçlamasının önüne geçilebilirdi. Aileler çocuklarıyla açık iletişim kurmalı, yakın akrabalarına karşı bile gözünü dört açmalı ve çocuklarına iyi dokunuş ile kötü dokunuşun farkını mutlaka öğretmeli. Çocuklarını dinlemeyen, çocuklarına inanmayan annelerin çocuklarında bu sorun daha çok ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

“En çok acıtan kalp kırıkları”

Kitaptaki hikayelerde hem geleneksel aile yapısının hem de metropol hayatının sorunlarını okuyoruz. Bu ikisi arasında sizce en temel fark ne?

Anadolu’da 19 sene çalıştım. Orada geniş ailelerdeki gelinlerin, kadınların aldatılmalarını, cinsel ve ruhsal istismarlarını dinlemekten inanın içim şişti. Geleneksel evliliklerin olumsuz sonuçlarının hepsini şu kulaklarım duydu. Hatta bazen öyle hayat hikayeleri dinledim ki keşke elimde bir sihirli değnek olsa da şu durumu ortadan kaldırabilsem diye düşündüm. Son altı yıldır tekrar İstanbul’a döndüm. Burada ekonomik olarak özgür, çok eğitimli bir kitleyle çalışıyorum. Ama burada da bireyselleşme ve yalnızlaşma sorunu var. Parası, pulu, evi, barkı, güzelliği, yakışıklılığı yani her şeyi olan ama güven duygusu tamamen zedelenmiş insanlarla karşılaşıyorum. O kadar çok kalpleri kırılmış ki...

Kalbi kırıklara ne yapmalarını öneriyorsunuz?

Meslek yaşamımda batan iş adamlarına da yardım ettim. Emin olun sanıldığı gibi uzun sürmüyor paranın acısı... Kalbi kırılmış insanlarla, travma deneyimi olan insanların yaraları ise kabuk bağlasa da dokunduğunuzda orada duruyor. O yüzden şimdiki gençlerin canını en çok acıtan da kalp kırıkları... Çoktan seçmeli yöntemle en iyi eşi bulacağız diye düşünüyorlar. Hep yedekte birilerini tutuyorlar ve birbirlerinde korkunç bir güven bunalımı yaratıyorlar. Erkeklerin canını yaktığı kızlar başka erkeklerin canını yakıyor. Bir travma diğer travmayı doğuruyor ve travma kuşaklar arası aktarılıyor. O yüzden bir gönül travmasından bahsediyorsak; bir travma çözülmeden ikinci bir ilişkiye başlanmaması lazım. Kişinin mutlaka olumsuz bir ilişkiden derslerini çıkarıp, diğer ilişkiye o farkındalıkla başlaması gerekir. İlişkinin uzun sürmesini istiyorlarsa da uzun ve iyi bir arkadaşlık dönemiyle başlamalılar, duyguları yerine beyinleriyle aşık olmalılar.