Ekibiyle dünyada milyonlarca insanın hayatını kurtaran aşıları geliştiren profesör Rino Rappuoli çalışmalarını anlattı
Bugüne kadar aşıyla önlenebilir 30 hastalıktan 22’sine karşı aşı geliştiren GSK’nın, Aşı Ar-Ge Global Başkanı Prof. Rino Rappuoli ve ekibi menenjite yol açan bakteri grubunun bir alt türüne karşı geliştirdiği aşıyla bilim dünyasında yankı uyandırdı. Çünkü bu aşı yepyeni bir teknolojiyle geliştirildi. Yüzlerce yeni aşıya öncülük edebilecek bu teknolojiyle bir paradigma değişikliği yaratması Prof. Rappuoli’nin bu yıl Robert Koch Ödülü’nü kazanmasını da sağladı.
Prof. Rappuoli’ye ilk olarak aşıların geçmişten günümüze hayatımızı nasıl değiştirdiğini soruyorum. O da bundan sadece yüz yıl öncesinde, insan ömrünün 50 yıldan az olduğunu, çoğu insanın enfeksiyonlardan dolayı çok genç yaşta öldüğünü anlatarak başlıyor. Günümüzde ise ortalama yaşam süresinin 80 yıla kadar ulaştığını söylüyor ve ekliyor: “Enfeksiyon hastalıklarının üstesinden gelerek, ortalama yaşam süresinde 30’dan fazla yıl kazandık. Yaşam beklentisindeki bu kazancın sebebi çoğunlukla aşılar, antibiyotikler ve hijyen seviyesinin artması olarak gösteriliyor. UNICEF ve Dünya Bankası’na göre sadece temiz su, aşıların hayat kurtarıcı özelliğiyle yarışabiliyor. Aşılama ile her yıl 2-3 milyon ölüm engelleniyor. Aşılama sayesinde her yıl 750 bin çocuk sakatlık riskinden kurtuluyor”. Ekibi ile menenjite yol açan ve daha önce korunamadığımız bir bakteri alt türüne karşı korunmamızı sağlayan aşısı hakkında da bilgi alıyorum Prof. Rappuoli’den. “Revers vaksinoloji” dediği bu yeni bilimsel yaklaşımın yüzlerce yeni aşının bulunmasına öncülük edebileceğini anlatıyor. Bu yeni yöntemde hastalığa neden olan bakteri veya virüsleri çoğaltmaktan ziyade, patojenin genetik yapısı hakkındaki dijital bilgileri kullanıyorlar. Gen haritalama teknolojisiyle birlikte kullandıkları bu yöntemde hastalığa neden olan bakteri veya virüsün genleri araştırılıyor.
Gelecekte neler olacak?
Prof. Rappuoli aşılarla ilgili gelecekte ne gibi gelişmelerle karşılaşacağımız konusunda da bilgilendiriyor: “Günümüzde, her yıl en az 700 bin insan, antibiyotiklere artık yanıt vermeyen enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu sayının 2050 yılına kadar yılda 10 milyon kişiye ulaşmasından endişe ediliyor. Günümüzde kanserin yılda 9.6 milyon ölüme yol açtığını düşünecek olursak, riskin ne kadar büyük olduğu görülebilir. Antibiyotiklerle birlikte pek çok bulaşıcı hastalığı yenmeye ve yok etmeye destek olan aşılar, antimikrobiyal direncin kontrolüne büyük katkı sağlayabilir. Biz de; menenjit (staphylococcus aureus), tüberküloz, bel soğukluğu (gonokok), dizanteri (Shigella) ve Salmonella gibi yüksek öncelikli antimikrobiyal direnç gösteren çeşitli patojenler üzerinde çalışıyoruz. Bu aşıların pek çok hayatı kurtarmanın yanında antibiyotiklere dirençli genel bakteri yükünün azalmasına da katkı sağlaması bekleniyor”. Prof. Rappuoli ekibiyle, HIV, KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) ve RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs) gibi farklı hastalıkların önlenmesine yönelik yenilikçi aşılar geliştirmeyi de hedeflediklerini paylaşıyor.