Duygu Başak Gürtekin: “Kronik hastalığı olan çocuklarda ağrı, mide bulantısı gibi semptomlar ve kaygı düzeyi sanat terapisi tekniklerinin kullanıldığı destek programlarıyla azaltılabilir”
Her şey mezuniyet döneminde dedesinin kansere yakalanmasıyla başladı. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Psikoloji- İngilizce Öğretmenliği bölümlerinde çift anadal yapan Duygu Başak Gürtekin kamu hastaneleriyle tanıştı. Hastanede kaybolduğu bir gün çocuk hastaların olduğu kata geldiğinde “Burada mutlaka bir şeyler yapılmalı” diye düşündü. Hayali mezuniyet sonrası klinik psikoloji yüksek lisansına başvurmaktı. Dedesini o süreçte kaybetmesi ve gördüğü eksikler için bir şeyleri değiştirme arzusu onu sosyal projeler ve sivil toplum kuruluşları yönetimi yüksek lisans programına yöneltti. Tam o dönemde bugün yönetim kurulu üyesi olduğu Hayata Renk Ver Derneği’yle tanıştı. Çocuk Gelişimi Uzmanı Melek Okur İleri’nin kurucu başkanı olduğu dernekte gönüllü bir ekibin yürüttüğü çocuklara yönelik psiko-sosyal destek programlarının koordinatörü olarak çalıştı. Sonrasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğrenci Destek Merkezi’nin katkısıyla psiko-sosyal destek çalışmalarıyla hasta çocukların haklarına yönelik çalışmalarını birleştirerek Colors Matter for Health projesini geliştirdi. Bu projeyle Laureate ağının dünya çapındaki ödülü 2015 Laureate Here For Good Award’a üniversitesinin temsilcisi olarak başvurdu. Fark yaratan en iyi 10 projenin ödüllendirildiği yarışmada Gürtekin’in projesi ödüle layık görüldü. Gürtekin’le hasta çocukların hayatlarını nasıl değiştirdiklerini konuştuk.
“Hastaneleri renklendiriyoruz”
-Kronik bir hastalık nedeniyle hastanede uzun süre kalması gereken çocukların hayatı bir anda ciddi şekilde değişiyor. Hastanede geçirmesi gereken yeni yaşam döngüsünde çocuklar; mahallesinden, okulundan, kardeşinden, ailesinden uzaklaşıyor. Bırakmak istemediği hayatından yanında getirmesine izin verilen şeylerin miktarı tek bir sırt çantasına sığacak kadar az.
-Hastane ortamında diğer çocuklarla sosyalleşebileceği ve oyunlar oynayabileceği bir alan yaratmak, bu çocuklara yaşamın hâlâ devam ettiği vurgusunu verebilmek için çok değerli. Biz de Bilgi Üniversitesi ve Hayata Renk Ver Derneği’yle ortak projemiz olan Colors Matter for Health’te bunu amaçladık.
-Hasta çocuklar için bulundukları fiziksel ortam çok önemli, bu nedenle hastaneleri renklendiriyoruz. Çocuk katlarını boyuyor, çocuklar için bir oyun odası ve bir hastane sınıfı oluşturuyoruz. Aslında çocuklara hastanede keyifli bir yaşam alanı açıyoruz. Bir tarafta çizgi film izleyebilecekleri minderler ve projeksiyon varken, onlar kalktığında masaların üzerinde ders çalışabiliyorlar. Bir yandan eğitimlerine devam ederken bir yandan da dolapların içindeki oyuncaklarla doyasıya oynayabiliyorlar.
“Çocukların tedaviye uyumları artıyor”
-Gönüllü eğitmenlerimiz psiko-eğitsel programlarla sanat atölyelerini birleştirdiğimiz çalışmalar yapıyor. Bunlar arasında çocuk yogası, mandala, resim, yaratıcı drama gibi aktiviteler var. Ekibimizin haftada iki gün düzenli olarak yaptığı sanat terapileri çocuklara pek çok açıdan fayda sağlıyor. Hastalığın yarattığı belirsizlik ve tükenmişliğe karşı onlara tutunabilecekleri, hep aynı gün, aynı saatte orada olacak bir alan açmak
çok iyi geliyor.
-Sanat terapilerinde bilimsel olarak etkisi kanıtlanmış yöntemler ve modeller üzerinden çalışıyoruz. Gözlemlerimiz sanat terapileriyle hasta çocukların kaygı düzeylerinin ciddi şekilde azaldığı, sosyal uyumlarının ise ciddi şekilde arttığı yönünde. Terapiler sonrasında annelerden “Yemeğini çok daha kolay yedirdim” gibi cümleler duyuyoruz. Doktorlar ise çocukların tedaviye uyumlarının arttığını söylüyor.
Duygu Başak Gürtekin: “Hasta çocukların sosyalleşebileceği bir ortam yaratmak çok önemli.”
“Sanat terapisiyle ağrı kesici isteme oranı azalıyor”
-Çocuklar bazen ciddi ağrılar veya mide bulantıları gibi sıkıntılar çekiyor. Bazense hastalıkları çok yüksek düzeyde kaygılanmalarına sebep olabiliyor. Bu gibi durumlarda çektikleri ağrıyı veya hissettikleri kaygıyı resmetmelerini istiyoruz. Bu çocuğa bir ifade alanı açıyor. Sonrasında bu ağrı veya kaygıyı başka bir şeye dönüştürmesi için çalışıyoruz. Amerika’da yapılan bir çalışmada;
sanat terapisi uygulanan hastalarda, ağrı kesici istemek amacıyla hemşireyi çağırma butonuna basma oranının azaldığına yönelik sonuçlar yayınlandı. Bu da aslında sanat aracılığıyla o ağrının başka bir şeye dönüşebileceğini gösteriyor.
- Çocukların nasıl bir süreçten geçeceklerini bilmeleri önemli. Ama bunu onun dünyasında anlamlandıracağı şekilde yapmak gerekiyor. Bu amaçla “Kurtuluş İçin Kemo” diye harika bir çeviri yayını çocuklarla yaratıcı okuma atölyelerinde okuyoruz. Böylece onları diğer çocuklardan farklılaştıran, özel kılan bambaşka bir hikayeleri olduğunu ve bunun onları gerçek bir masalın kahramanı yaptığını öğreniyorlar.
-Hasta çocukların hakları konusunda aileleri bilinçlendiriyoruz. Ne yazık ki aileler ve çocuklar hakları konusunda hiç bilgilendirilmiyor. Refakatçi olarak çocuklarının yanında kalma hakkının olduğunu bilmeyenler bile var.