Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Her gün çevremizde biri daha hastalanıyor. Hastalık yavaş yavaş bize doğru yaklaşıyor. Henüz hasta olmayanlardansanız hemen önlemlerinizi alın, hastalandıysanız da çabuk atlatmak için önerilerimize göz atın

Soğuk havanın hissedilmeye başlamasıyla mikropların (virüsler ve bakteriler) hayatımızdaki etkisi de arttı. Çevremizde öksüren, hapşıran, kırgınlık, yorgunluk hisseden kişiler çoğaldı. Soğuk havaların bizi kapalı alanlara hapsetmesiyle, havada damlacıklar halinde kalıp bir kişiden diğerine hızla geçen virüsler hepimiz için kapıda bekleyen tehlike... İşyerinde, okulda, toplu taşıma araçlarında “şifayı kapmış” kişilerin ellediği nesnelere dokunmak bile grip olmamız için yeterli olabiliyor.

Her yıl 300-500 bin ölüm

Üstelik bu denli kolay bulaşabilen influenza (gribe neden olan virüs) Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 300-500 bin kişiyi öldürebilecek kadar ciddi bir tehlike! Soğuk algınlığı ve gribe neden olan virüsleri düşmanımız olarak düşünürsek bu düşmandan kaçış zor. Ama düşman ile karşılaştığımızda ona karşı zırhlarımızı kuşanarak ondan en az şekilde etkilenmek mümkün. Bunun için hastalanmadan koruyucu önlemlere yönelmeli, bağışıklık sistemimizi güçlendirmeliyiz. Fitoterapi (bitkisel tedaviler) yüksek lisansını bitirmek üzere olan bir eczacı olarak bağışıklığımızı güçlendirerek bizi hastalıklardan koruyabilecek ve hasta olursak hızla atlatmamızı sağlayabilecek bitkileri ve bitkisel ilaçları sizin için derledim. Koruyucu tıbbi önerileri ise iç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya’dan öğrendik.

Hastalıktan korunmak için en pratik seçenek bitki çayları

-Bitki çayları vücut direncimizi artırıp hastalıktan korunmak için gün içerisinde hazırlayabileceğimiz en pratik seçenek. Adaçayı ve ıhlamur karışımı içerisine, tarçın kabuğu ve karanfil tomurcuğu ilave ederek hazırladığınız çayı, şekersiz olarak günde dört-beş defa içebilirsiniz. Ancak tansiyon hastalarına, epileptiklere, santral sinir sistemini etkileyen ilaç kullananlara, hamilelere ve emziren annelere bu çay önerilmiyor.

-Bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenlere beta-glukan içeren ürünler tavsiye edilebilir. Uzakdoğu’da “ölümsüzlük mantarı” olarak bilinen kırmızı reishi’nin temel etkili bileşeni olan beta-glukan vücudun savunma elemanlarını uyararak bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Sık sık soğuk algınlığı ya da gribe yakalanan, yoğun ve stresli çalışma temposu olan kişilerin, soğuk havaların arttığı bu günlerde 45 gün, günde bir-iki kapsüllük beta glukan kürleri uygulaması fayda sağlayabilir.

Propolis doğal antibiyotik

-Orta yaş ve üzerinde olup direncini arttırmak isteyenler ginseng özütü içeren ürünleri kullanabilir. “İyileştiren Bitkiler” kitabında Prof. Dr. Erdem Yeşilada ginsengi “Bitkiler âleminin kralı” olarak nitelendiriyor. Özellikle 40 yaş üzerindeki kişilerde vücut direncini artırıcı ve vücudu onarıcı bir tonik olarak kabul edilen Kore Ginsengi köklerinin, toz haline getirilerek günde 2-3 gramı aşmayacak şekilde kullanılması tavsiye ediliyor.

-Propolisli boğaz spreyleri ve gargaraları bugünlerde yanınızda bulundurun. İşçi arıların ağaçların büyüyen kısmından toplayıp kovanda balmumu ile karıştırarak hazırladıkları propolis; kovanı virüs, bakteri gibi mikroorganizmalardan koruyan bir madde. Propolis eski çağlardan beri doğal antibiyotik olarak kullanılıyor.

Bağışıklık zırhlarınızı kuşanın


Zencefili bal veya yoğurtla karıştırıp yiyin

-Taze zencefil rizomu (bitkinin kök gibi bir parçası) bebeklerde zatürre, yetişkinlerde bronşit gibi solunum sistemi enfeksiyonlarına yol açan HRSV enfeksiyonunu yüzde 70 oranında önlüyor. Zencefili bal veya yoğurtla karıştırıp üzerine bakterileri öldürücü etkisi olduğu bilinen tarçınla tüketmek koruyuculuğu arttırıyor.

- Ekinezya bitkisinin taze topraküstü kısmının özsuyu soğuk algınlığına yakalanma sıklığını azaltıyor. Hastalık süresince kullanıldığında ise ağrı kesici kullanma gereksinimini belirgin şekilde düşürüyor. Ancak olumlu tedavi cevabının ekinezya şurubu, damlası gibi sıvı ilaç şekillerinden alındığı, tablet, kapsül gibi katı ilaç şekillerinin yeterli etki göstermediğini unutmamak gerekiyor.

- Bilimsel çalışmalar ile yaban mersini, kuşüzümü gibi koyu renkli meyvelerin de üst solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan virüsler üzerinde baskılayıcı etkileri bulunduğu gösterilmiş.

“Öpüşüp el sıkışmayı azaltın, odayı sık sık havalandırın”

Bağışıklık zırhlarınızı kuşanın
Dr. Ayça Kaya (İç Hastalıkları Uzmanı)

-Grip influenza virüsünün, soğuk algınlığı ise 100’den fazla virüs türünün solunum yollarına yerleşip çoğalmasıyla ortaya çıkan akut virüs hastalıklarıdır. Soğuk algınlığında boğaz ağrısı, hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve hafif öksürük gibi belirtiler ortaya çıkar. Grip olduğumuzda ise yüksek ateş ile birlikte şiddetli baş ağrısı, tüm vücutta yaygın kas ağrısı, ağır halsizlik belirtileri görülür.

-Bol bol sıvı almak, özellikle C vitamini kaynağı olan portakal, mandalina, kivi ve greyfurt suyu içmek bu dönemde bağışıklığımızı güçlendirir.

-Hafif tempoda yürüyüş yapmak kan dolaşımını artırarak enfeksiyon bölgesine savunma hücrelerimizin gelmesine katkıda bulunulur. Bağışıklık sistemimizin en büyük düşmanlarından olan stresin azaltılması da bu dönemde üzerinde daha çok çalışmamız gereken bir nokta.

“Kağıt bardak ve kağıt havlu kullanın”

-Etrafımızda hasta kişilerin çoğaldığı bu günlerde sarılıp öpüşmeleri ve el sıkışmaları azaltmak, işyerlerinde içeceklerimizi cam bardaklar yerine kağıt bardaklardan içmek, evlerimizde bile kağıt havlu kullanmak ve bulunduğumuz ortamları sık sık havalandırmak akıllıca olacaktır. Ayrıca hasta bir kişinin ellediği kapı kolundan bile bulaşabilen virüsten korunmak için sık sık ellerimizi yıkamamız gerekiyor.

-Gripten korunmak için grip aşısından da yararlanabiliriz. Özellikle 65 yaşından büyük kişiler, diyabetliler, astım hastaları, kronik akciğer hastaları, kronik kalp ve damar sistemi hastaları, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, kanser hastaları, huzurevi, bakımevi, okul, toplu iş yerleri vb. ortamlarda yaşayanlar ile sağlık çalışanları risk grubunda yer alan ve aşı olması gereken kişilerdir. Altı aydan küçük bebeklerin, yumurtaya karşı alerjisi olanların, hamileliğin ilk üç ayı içindeki kadınların ve ateşli hastalık geçirmekte olan kişilerin grip aşısı olmamaları gerekir.

-Grip veya soğuk algınlığı belirtilerinin genellikle yedi gün içerisinde kaybolması beklenir. Bu dönemde semptomları azaltan ağrı kesici ve ateş düşürücülerden yararlanılabilir. Ancak ölümcül bir hastalık olan Reye Sendromuna yol açabildiği için 16 yaşından küçük çocuklara aspirin verilmemesi gerekiyor. Grip ve soğuk algınlığında antibiyotik kullanılması da sık yapılan bir hata. Oysa bunlar virüslerin yol açtığı hastalıklardır, antibiyotikler ise bakterileri öldürmede etkilidir. Yani hem işe yaramaz hem de direnç gelişirse, gerçekten gerektiğinde işe yaramayabilir.