Metin Uyar

Metin Uyar

metin.uyar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gülzar Aydın 74 yıldır aktif olarak eczacılık yapıyor. Bugün
95 yaşında olan Aydın ilaç da üretmiş, laboratuvar da yönetmiş, eczane de işletmiş

Bir eczacı olarak çok büyük bir heyecanla başlıyorum röportaja… Çünkü 95 yaşında hâlâ aktif olarak eczacılık yapan saygı değer bir meslek büyüğümle buluşuyorum. Geçmişten günümüze ilacın, şifanın, eczacılığın nasıl bir değişim gösterdiğini kendi yaşadıkları üzerinden anlatıyor Aydın. Onun hikayesinden anlıyoruz ki geçmişten günümüze neler neler değişmiş.

Haberin Devamı

Gelin 74 yıl öncesine yani hikayenin başına dönelim. Sekiz yaşında babasını kaybediyor Gülzar Aydın. Babasından kalan emekli maaşıyla geçiniyorlar. Kimya mühendisi olmak için girdiği üniversitede iki ay sonra arkadaşlarının teşvikiyle eczacılığa geçiyor. Mezun olduktan sonra bir iş buluyor ama o iş İzmit’te. Annesinin elinde ise maaştan kalan son 10 lirası var. O parayı kızına İzmit’te bulduğu işe gidebilsin diye tren parası olarak veriyor. Ancak tren istasyonunda bilet kuyruğundayken para çalınıyor ve İzmit’teki işten oluyor. İstanbul’da sınıf arkadaşıyla Türkiye Eczacıları Deposu’na gittiği bir gün aldığı iş teklifiyle ecza deposunda çalışmaya başlıyor. O yıllarda hazır ilaçların çok az olduğunu anlatıyor. Yurt dışından getirdikleri etkin maddeleri kullanarak eczacılar ilaçları kendileri hazırlıyormuş. Havan eczacılığı diye anlattığı o dönemde ilaçların yaklaşık yüzde 70’inin eczanelerde, eczacılar tarafından hazırlandığını söylüyor.

95’inde bir eczacılık abidesi

74 yıldır aktif olarak eczacılık yapan Gülzar Aydın aynı zamanda kendi formüllerini üretiyor.

Kendi formüllerini üretiyor

5 yıl depoda çalıştıktan sonra 10 sene laboratuvar yönetiyor. O esnada araştırmalara da başlıyor ve kendi formüllerini geliştiriyor. Kısa sürede biri astım ilacı, biri ağrı kesici-ateş düşürücü olmak üzere iki ilacı çıkıyor. O yılları “Gece yarısı 3’lere kadar çalışıyordum” diyerek anlatıyor. Ardından dört ilacı daha çıkıyor. Öksürük şurubu ve tableti ile bağırsak kurtları ve göz kapağı iltihabı için ilaçlar… İlk eczanesini ise 1953 yılında Aksaray’da açıyor. İki yıl sonra eczanesinin olduğu alan istimlak ediliyor ve eczanesini Bakırköy Osmaniye’ye taşıyor.

Haberin Devamı

O yıllarda hastaların eczacıya çok büyük saygı duyduğunu anlatıyor: “Eczaneye girerken şapkalarını çıkarır, önlerini de daima iliklerlerdi”. 1970 yılında ise eczanesini Yeşilyurt’a taşıyor. Bugün 95 yaşında olmasına rağmen hâlâ her gün Ulus’taki evinden Yeşilyurt’taki eczanesine geliyor. Çünkü mesleğini çok önemsiyor. Eczacının çok önemli bir sağlık danışmanı olduğunu vurguluyor: “Bir mide hastalığı var diye glokomlu hastaya onu kör edebilecek bir madde içeren ilaç yazılmış. Biz eczacı olarak hastalarımızın tüm hastalıklarını, kullandıkları ilaçları bildiğimiz için riskli bir durumu hemen fark edebiliyoruz. Hastaya belli etmeden, gizlice doktoru uyardım. Hemen reçeteyi değiştirdi. Bir kişinin gözünü kurtarmış olduk.”

Hastanın hayatı kurtuldu

Doğru yönlendirmeyle bir hastasının hayatının kurtulduğunu da anlatıyor: “Bir gün eczaneye bir hastam geldi. Bir baktım rengi kara sarı… ‘Sen Uludağ’dan mı geliyorsun?’ dedim. ‘Hayır’ dedi. ‘Senin rengin değişmiş, hemen gidip kan tahlili yaptır’ dedim. Gitti ve lösemi olduğu ortaya çıktı. Erken evrede tanı ve tedavi aldığı için hayatı kurtuldu”.

Haberin Devamı

Artık gece aramıyorlar

95 senedir hâlâ çalışma motivasyonunu nasıl koruduğunu sorduğumda “Mesleğimi, çalışmayı ve insanları seviyorum” diyor ve ekliyor: “Bildiğimi başkalarına öğretmeyi de çok seviyorum. Eczanede kişilere sağlıklı yaşam konusunda çok şey öğretebiliyorsunuz”. Eskiden hastaları gece bile arayıp “Ateşi çıktı ne yapalım?” gibi sorular soruyormuş. “Artık 95 yaşımda olduğumdan herhalde gece aramıyorlar” diyor sevimli bir şekilde. “Kaç yaşınıza kadar daha çalışırsınız?” sorumu Aydın “Sağlığım imkan verdiği sürece çalışırım. Evde oturmayı hiçbir zaman düşünmedim” diye yanıtlıyor.

“Niye adamın hayatını mahvedeyim”

Kendi formüllerini geliştirmiş, ilaçlarını üretmiş, eczacı odasının seçilmiş ilk genel sekreterliğini yapmış, eczane işletmiş… Bütün bunları o yıllarda kadın olarak yapmanın hiç de kolay olmadığını söylüyor. Çok mücadele verdiğini ama çalışarak ve azimle kendisini her zaman ispatladığını anlatıyor. Çalışırken bir yandan dünyayı da gezmiş. Gezmek için hiçbir fırsatı kaçırmamış. “Hep öğrenmek istiyordum. Farklı kültürleri görmek ve onların arasına katılmak istiyordum” diyor. Hiç evlenmemiş ve evlenmeyi de düşünmemiş… “Çalışmayı çok seviyorum ya, gece yarılarına kadar çalışıyorum. Ne diye adamın hayatını da mahvetmeyim” diyor ve şen bir kahkaha atıyor.