Amerikalı uzmanların cilt bakımı stratejilerini paylaştıkları, orta yaş üzeri cilt bakım önerileri haberinin ardından Dermatoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Saltat’a, olgun yaşlarda cildimizin ihtiyaçlarını ve dikkat etmemiz gerekenleri sordum.
Kişiye özel olarak belirlenmesi gereken cilt bakım rutini, orta yaş sonrasında kendini göstermeye başlayan yaşlanma belirtileriyle birlikte genellikle değişiyor. Zaman ve yer çekimi etkisiyle derin kırışıklıklar, güneş lekeleri ve hacim kaybına karşı cilt bakımında dikkat edilmesi gereken stratejileri ele alalım. Vogue’un uluslararası edisyonuna 50 yaş üstü kadınların cilt bakımıyla ilgili bilgiler veren New Yorklu dermatolog Patricia Wexler günlük cilt temizliğinde, cildi doğal yağlarından arındırmayacak veya kuru, hassas ciltlerde tahrişe yol açmayacak temizleyicilerin kullanımı öneriyor. Wexler’ın paylaştığı stratejilerin başında, kuru cilde sahip kişiler için, iyi bir bariyer koruma özelliğine ve seramid gibi cilt koruyucu içeriğe sahip temizleyicileri kullanmak geliyor. Cilt bakım uzmanı Joanna Czech ise pH dengesini korumak adına temizliğin ardından ek bir nem katmanı sağlaması ve sonraki bakım aşamaları için etkisi dolayısıyla tonik kullanımını öneriyor. Cildi ölü derilerden arındırmak adına kese gibi fiziksel uygulamalar ile AHA, BHA asitleri gibi (alfa ve beta hidroksi asit) kimyasal uygulamalar tercih edilse de Czech, “50 yaş üzeri kadınlarda cildin dış katmanı daha fazla incelir ve hassas hale gelir” diyerek peelingte aşırıya kaçmamaya ve dikkatli olmaya vurgu yapıyor. Uzmanlar, yüz kaslarına ve dokularına etkisiyle sıvı birikimini azaltıcı, kan akışını destekleyici etkileriyle yüz masajına önem vermeye çağırıyor.
50 yaş üzerinde hormon eksikliğine dikkat!
Ben de dermatoloji uzmanı Dr. Ayşegül Saltat’a 50 yaş üzeri kişiler için cilt bakımında önemli noktaları sordum. Dr. Saltat, şunlara dikkati çekti: “Bildiğiniz üzere 50 yaş civarı ve sonrası kadınlar için premenopoz ve sonrasında menopoz dönemine denk gelir. Bu dönemde kadınlarda, başta östrojen ve progesteron olmak üzere, melatonin ve testosteron azalır. Östrojen eksikliğinde kolajen ve hyalüronik asit üretimi azalır. Kolajen cildimizin sıkılığından, hyalüronik asit ise su tutma kabiliyetiyle neminden sorumludur. Bunların eksikliğinde cildimiz ve mukozalarımız kurur ve daha soluk görünür. Cildimiz incelir, elastikiyetini kaybeder ve ince kırışıklıklar oluşur. Dolayısıyla 50 yaş üzerinde mümkün olduğunca lokal olarak hormon eksikliğini, jinekolog kontrolünde belli bir müddet yerine koymamız; oluşacak kuruluk ve sarkmayla bilinçli bir şekilde mücadele etmemiz gerekir. Günde 2-3 litre su içmek, beslenme şeklimize dikkat etmek (intermittent fasting/aralıklı oruç) büyüme hormonu ve otofaji ciddi bir antiaging etki sağlar.”
Hyalüronik asit içeren ürünler
“Fiziksel aktiviteyle kaslarımızı korumalıyız. Sistemik olarak kolajen ve hyalüronik asit içeren ürünleri ağız yoluyla kullanabildiğimiz gibi topikal olarak da bu tip ürünleri seçmeliyiz” önerisinde bulunan Saltat, yaz döneminde cilt lekelerimizin arttığına işaret ediyor. Dr. Saltat, güneşin zararlı etkisinin hücre DNA’mıza zarar vererek kolajen üretimini bozduğunu, kırışıklıklara ve cilt kanserlerine yol açabileceğini akıldan çıkarmamayı; SPF 30 güneş koruyucuları, her yaşta olduğu gibi 50 yaş üzerinde de aynı özenle, 2-3 saatte bir tazelemek gerektiğini hatırlatıyor.
Kolajen için A ve C vitaminleri
“A vitamini cildin kollajen üretimini tetikler, güneş lekelerini azaltır” diye devam eden Saltat, A vitaminini yumurta, süt ürünleri, tereyağı ve balıktan alabileceğimizi belirterek, “C vitamini cildimizin kolajen üretimine yardımcı olur ve çok güçlü bir antioksidandır. Güneş ve sigara başta olmak üzere dış etkenlerle oluşan serbest radikal hasarına karşı alınması gerekir” diyor. C vitamini için portakal, kivi, çilek, brokoli ve maydanozu sayan Dr. Saltat, son olarak şekerli ve işlenmiş gıdaların cilt için çok zararlı olduğunun altını çiziyor.