Avrupa’yı dolaştık biraz.
Birkaç günlüğüne de olsa gezimizi hızlı bir tura sıkıştırdık.
Almanya’nın Frankfurt, Heidelberg, Freiburg, Baden Baden, Konstanz, Lindau ve Wiesbaden şehirlerini, Fransa’nın ise Strazburg, Colmar şehirleriyle bazı kasabalarını dolaştık.
Avrupa’nın hemen her yerinde olağanüstü pahalı bir hayat karşımıza çıkıyor.
Daha doğrusu, euro’yu bizim paraya çevirdiğimiz zaman hayatın pahalı yüzüyle tanıştığımızı fark ediyoruz.
Avrupa ülkelerinde yaşayan dar gelirli veya işsiz kesimin isyanlarını daha iyi anlıyoruz ve hak da veriyoruz.
Lakin Sarı Yelekliler’in yakarak, yıkarak ve yağmalayarak hak arayışlarına da karşı olduğumuzu belirtelim.
***
Daha kolay ticaret yapabilmek için bir araya gelen Avrupa ülkelerinin ekonomik birliği siyasal birliğe çevirdiklerinde ileride büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacakları belliydi.
Çünkü siyasal birlikteliklerde görüş ayrılıklarının yaşanması kaçınılmazdır.
Ve sınırları dışında kalan ülkelerde yaşanan gelişmelere karşı ortak siyasi karar almakta zorlanacaklardı.
Bir de buna İngiltere, Almanya ve Fransa arasında yıllardan beri süren liderlik yarışını da dâhil edersek ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden kopuş hikâyesinin altında yatan birinci neden de bu.
***
1984 yılından beri aralarındaki en büyük tartışma ise siyasi kararlara bir türlü ortak olamayışlarıdır.
Para ve ticaret ortaklığındaki sorunları aralarında çözen bu devletler, siyasi kararlar söz konusu olduğunda ise olağanüstü tıkanıklıklar yaşadılar.
AB içerisindeki kopuşları uzmanlar şöyle değerlendiriyor:
- AB bütçesine yaptıkları ödemeler ve Brüksel’den gelen emirlere uyma konusunda İngilizler daima isteksiz davrandı. Bu duruma göçmen krizi de eklenince AB’den çıkarak tekrar ülkelerinin dizginlerini ellerine almayı planladılar.
***
Uzmanlar bunun kolay atılacak bir adım olmayacağını belirtiyor ve referandumdan çıkış kararının gelmesiyle meselenin çözüme kavuşmayacağına ve tüm süreçlerin tamamlanmasının yaklaşık 7 yılı bulacağına dikkat çekiyor.
Ticari yönden ise gelinen durumun İngiltere için çok daha riskli olduğunu ifade eden stratejistler, İngiltere’nin toplam 465 milyar dolarlık ihracatının yüzde 44’ünü doğrudan AB’ye yaptığını ve ithalatının yüzde 50’sinin de yine AB’den olduğunu hatırlatıyor.
Stratejistler, İngilizlerin AB’den çıkmaları halinde ortak pazarın dışında kalacaklarını ve 28 AB üyesi ülkeyle tek tek ticari anlaşmalar yapması gerekeceğini belirterek, diyorlar ki:
- Böyle olsa bile rakamlar bugünkü gibi olamayacak. Zira dünya 200 yıl öncesinin dünyası olmadığı gibi, İngiltere de 200 yıl öncesinin süper gücü değil. Ülkenin dünya piyasalarında hem sanayi hem de yeni teknolojiler alanında rekabetçi çok sayıda şirketi veya markası bulunmuyor.
***
Kısacası, AB içindeki ülkelerde her geçen gün işsiz sayısı artıyor ve düne kadar sessizliğini koruyan öfkeli kalabalıkları kimse tutamıyor,
Bize pahalı bir Avrupa, Avrupalıya göre de artık ucuz bir Türkiye’yiz.
Turizm bu yüzden patlıyor.
Kış-yaz turizminde doluluğun yaşanması bu yüzden.
Ve ihracatta rekorların kırılması da...
Bize göre birlik ve beraberliğini koruyarak sisler bulvarından en güçlü çıkacak olan ülke Türkiye’dir.