Yıllardır tartışılan “Yabancı sınırlaması” sorunu, bu senede futbol gündemini yoğun şekilde meşgul ediyor. Kulüplerin farklı açıklamalarda bulunması, tartışmaları daha da alevlendirdi. Son olarak A Milli Futbol Takımımızın Romen Teknik Direktörü Lucescu’da bu kervana katıldı. Sayın Lucescu göreve başlar başlamaz, Süper Lig’de oynanan maçları ve oyuncuları izlemek için stadların yolunu tuttu.
***
Amacı Türk oyuncuları izlemekti. Maçlara gitmesine rağmen malesef hayal kırıklığına uğradı. İzlediği maçlarda neredeyse sahada Türk futbolcu yoktu. Takımlarda en fazla 2-3 Türk futbolcu forma giymişti.
Bunun üzerine Lucescu yaptığı açıklamada yaşadığı hayal kırıklığını net olarak ifade edip, “Sahada Türk oyuncu yok. Kimse Türk oyuncu oynatmıyor. Ben kimi izleyeceğim” diyerek yaşanan durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Malesef ülkemiz yabancı futbolcu cenneti oldu. Her takımda neredeyse 10-15 civarında yabancı futbolcu var. Bu futbolcuların tamamına yakını da ilk 11’de forma giyiyor.
Türk Milli Takımı’nda oynayabilecek kapasitede neredeyse 20-30 futbolcu bile yok ülkemizde. Aday kadroya seçilen oyuncuları bir, iki kişi haricinde hepimiz ezbere biliyoruz. Ancak, aslında sorun “Yabancı Sınırlaması” kuralı değil, altyapı eksikliği...
***
Bana göre yıllardır herkesin dillendirdiği “Yabancı sınırlaması Türk oyuncuları kötü etkiler” yorumu aslında içi boş bir önyargıdır. Neden mi?
Çünkü yabancı oyuncular ülkemize geldikçe Türk futbolcularının nesli tükenmeyecek, aksine kendilerini daha da geliştirmeye çalışacaklar. Çalışacaklar ki yer bulabilsinler. Yabancı sayısı, daha fazla Türk futbolcusunu yurt dışına gitmeye itecek. Bu oyuncular farklı futbol kültürlerinin içine girecekler. Kendilerini farklı antrenman programlarının içinde bulacaklar. Sonuçta dünyadaki en iyi futbolcu eğitimi veren ülke ya da futbol disiplinine sahip olan ülke Türkiye değil. Bu oyuncu gelişimleri aynı doğrultuda Milli Takımımızı da etkileyecek. Milli Takım hocasının elinde hemen hemen benzer özellikte olan oyuncular değil farklı kafa yapısında, daha disiplinli oynayan oyuncular olacak...
***
Ligimiz eskisine göre daha fazla yıldız yabancı oyuncu barındırıyor. Futbol iyi oyuncularla oynandıkça güzel.
Nasıl ki iyi olmayan filmler seyirci çekmiyorsa, iyi futbolda böyle bir endüstri. Belki ligdeki takımlarımızda yabancı sayısı çok fazla ama yerli futbolcularımız da futbola yabancı. 2008’den beri sadece 2016 Avrupa Kupası’na katılabildik. Şimdi mi yabancı kuralı sorun haline geldi?
Yurt dışına yerli oyuncu gönderemezsen, gönderdiklerini de kulübede bekletirsen suçlu yabancı kuralı değildir. Yıllarca sınırlama yoluna gittik. Peki ne elde ettik ? Oyuncu açısından iki elin parmağını geçmeyen Avrupa seviyesinde oyuncu yetiştirdik. Takımlar bazında Allah’tan bir altın nesil geldi de milenyumda UEFA, Süper Kupa ve Dünya 3.lüğü elde ettik.
***
Bırakalım sınırlamaları. Yükselmeye başlayan çıtamız yere çakılmasın tekrar. Bir ülkenin, herhangi bir spor dalında gelişmesi için, o ülkenin o spor dalında maksimum sayıda oyuncu yetiştirmesi gerekir. Yani bir ülkede, ne kadar çok spor yapan insan sayısı artar, elit sporcular yetişirse o ülkenin spordaki başarısı da o oranda artar.
Tüm bu düzenlemelerin temelinde kulüpleri sporcu yetiştirmeye zorlamak olmalıdır...
Yabancı-yerli kuralını boşu boşuna senelerdir eveleyip geveliyoruz. Öncelikli olan, “Daha düzgün zeminler ve daha iyi altyapılar” gerekliliğini pas geçiyoruz.
***
Futbol kulüpleri için altyapı neden bu kadar önemli?
Çünkü altyapıdan yetişmiş oyuncular takımlarını çok severler. Hayallerinde o formayı giyip ilk 11 de sahaya çıkabilmek vardır. Bu tarz oyuncular, takımdaki insanları da yönetimi de futbolcuların çoğunu da beraber yetiştikleri için tanırlar. Tabi ki bir futbolcunun bunu yapması için illa altyapıdan yetişmiş olması gerekmez ama altyapıdan çıkan futbolcu için bu duygular çok daha önemlidir.
***
Altyapıların faydaları sadece takım için değil, aynı zamanda ülke futbolunun gelişmesi için de çok önemlidir. Kısacası, altyapı aslında çok önemli. Boşuna spor duayenleri altyapı altyapı diye paralamıyor kendini. Artan takım sayısı, beraberinde antrenör sayısını da hızla yükseltti. Rekabetçi ortam, antrenörleri daha akademik çalışmaya mecbur bıraktı. Artık, altyapıda bilimsel verilere dayalı, çağdaş ve bilimsel sistemle çalışan kulüpler, kurdukları güçlü altyapıyla geleceğe daha güvenle bakabilmekteler.
Ancak, altyapının çözülmesi gereken en önemli sorunlarından biri olan eğitim sistemi, ne kadar erken çözüme kavuşursa, sadece ülke bazında değil, uluslararası arenada da geleceğimiz ve başarılarımız o kadar ön plana çıkar.
***
Kulüplerimiz altyapılarına daha fazla yatırım yapsın ve İzmir’den yükselerek Türkiye’ye örnek olan Altınordu kulübünü yakından takibe alsınlar. Rol model Altınordu’dur.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024