Geçtiğimiz hafta, her alanda dibe vuran Türk futbolu için devrim niteliğinde bir adım atıldı. “Spor yasası teklifi” üç bakanlığın komisyonunda kabul edildi.
İnşallah uygulanır ve arkasında durulur da, kulüplerine sevdalı olduklarını söyleyerek, hem şöhret hem de para kazanan başkanların ve yöneticilerin, ne kadar dürüst olduklarını hep birlikte görürüz!
En önemlisi spor kulüpleri, dernek statüsünden çıkarılacak, anonim şirket vasfı kazanacak ve “denk bütçe” sistemine göre yönetilecekler.
Hesap verecekler! Denetlenecekler!
Kulübe başkan oldun, kendine araba, şoför, telefon tahsis edeceksin, faturayı da kulübe göndereceksin. Bu düzenlemelerden sonra, bunlar olamayacak.
Spor kulübü ve spor anonim şirketi başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile yöneticileri, mevzuat, tüzük ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kasıt veya ihmalle ihlal ettikleri takdirde kulüp, şirket, pay sahipleri ve alacaklılara karşı verdikleri zararlardan sorumlu olacaklar. Yani, kulübü borçlandırdıktan sonra, “Hadi bana eyvallah” diyerek çekip gitme dönemi son bulmuş durumda.
Yani ‘Spor Yasası’ ile Lale Devri bitiyor! Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Federasyonlarda da radikal değişimler söz konusu. Yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından seçilen federasyon başkanı dahil 11 asıl ve 11 yedek üyeden oluşacak. Kurulun en az iki asıl üyesinin, ilgili spor dalında, örneğin boks branşında olimpiyat, paralimpik oyunları ile büyükler dünya veya Avrupa şampiyonaları ya da kupalarında milli olan ve en az bir yıl önce faal sporculuğu bırakmış sporcuların olması zorunlu olacak. Bence çok önemli bir düzenleme.
Örneğin güreşte Kerem Kamal, faal sporculuğu noktaladıktan bir yıl sonra federasyonda başkan olarak da yönetici olarak da görev alabilecek.
Bu arada Macaristan’da düzenlenen Avrupa Güreş Şampiyonası’nda Milli sporcumuz Kerem Kamal, grekoromen stil 60 kg finalinde rakibini yenerek altın madalya kazandı. Gurur duyduk, tebrikler gönlü, yüreği güzel kardeşim...
Bu “spor yasası teklifi” yeni haliyle uygulanır ve kılıf uydurulmazsa, bana göre sporda bir milat olarak tarihe geçer.
Yasa bir bütün olarak ele alınınca, camiaların sorunlarına yönelik pek çok olayı içine alan, kapsamlı bir durumdur. Yürürlüğe adım atmasının ardından, ortaya çıkacak sorunlar ve adaptasyon süreci de yaşanabilir. Bunun için gerekli tedbirleri bugünden almakta fayda var.
BUGÜNÜ DEĞİL, GELECEĞİ DÜŞÜN
Futbol geçmişimizde en başarısız sezonu yaşıyoruz. Göztepe ve de Altay sportif anlamda dibe vurmuş.
Hesap kitap ortada.
Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz...
Ligin bitimine 7 hafta kalmış. Oynanacak 7 maç var. Ancak İzmir’in iki güzide takımı havlu atmış durumda.
Büyük bir mucize olmazsa Süper denen lige el ele veda edeceğiz.
Bugünü unutup, geleceğin planlarını yapmak zorundayız.
Statlarımız tamam. Artık tesisleşmeye, kurumsallaşmaya daha fazla önem vermeliyiz.
Öz kaynaktan oyuncu üretemeyen bu kulüpler, her sene transfer yapıp hiçbir başarı gösteremiyor. Altyapıyı sağlam tutup, kaleleri birer birer geri almak zorundayız. Küme düştük, bir kez daha düşebiliriz.
Önemli olan düştüğümüz yerden zamanı geldiğinde yeniden ayağa kalkabilmektir.
İyi ve doğru transferler yapıldığında takım başarılı olur. Yanlış transferlerde başarısızlık kaçınılmazdır. Olayın bir de kulüp, yani yönetim boyutu var. Yönetim, kulübü bir kurum gibi yönetmeli.
Bu konuda ciddi eksikler vardı.
Kulüplerin dibe vurmasının nedeni bu.
Göztepe ve Altay’ın düşüşünde bu kentte yerleşik olan saçma sapan zihniyetin katkısı da çoktur. Seçilmiş ve atanmışların kente hizmet konusunda ortak paydada buluşamaması ve inatlaşmaları kente olduğu kadar ortak sevdamız İzmir kulüplerine de zarar veriyor.
Bu anlamsız siyasi inatlaşma bitmeden, İzmir kulüplerinin sorunları bitmeyecektir.