Bir zamanlar en üst lig olan Süper Lig’de üç İstanbul takımına ve Trabzonspor’a kök söktüren, 1923’te çıktığı Ankara yolculuğu ile Türkiye’de ilk defa deplasmana çıkan takım olma unvanını kazanan, ilk defa Türkiye’den UEFA kupasına katılan, 1967 yılında Türkiye Kupası’nı ilk defa Anadolu’ya taşıyan, bünyesinden 1923’te Altınordu, 1925’te Göztepe olmak üzere iki kulüp daha çıkaran Altay, pek çok bakımdan ilklerin takımı.
***
Evet zor yıllar geçirdi 104 yıllık çınar. Bir dönem Süper Lig’in flaş takımlarından biri olmasına rağmen taraftarından ve halktan uzaklaşan Altay, artık küllerinden doğdu ve eskisinden daha güçlü. Tabii burada genç Başkan Özgür Ekmekçioğlu’nun emeğini es geçmeyelim. Kulübün zor zamanında bayrağı devraldı ve iki yıl üst üste şampiyonlukla Altay’ın küllerinden yeniden doğmasına öncülük etti. Büyük Altay 7 yıl aradan sonra Spor Toto 1. Lig’e merhaba dedi.
***
Ardı Ardına gelen iki şampiyonluktan sonra beklentilerinin yükselmesi doğal, ancak futbolunda bir takım gerçekleri var. Maalesef iyi başlayan sezonda alınan arka arkaya yenilgilerle durum biraz tatsızlaştı en son Denizlispor mağlubiyeti sonrası haftalardır beklediğimiz hazin son gerçekleşti ve Teknik Direktör Alper Avcı ile yollar ayrıldı. Bu noktada şunu söylemeden edemeyeceğim. Kulüpte 3 yıldır sportif direktörlük yapan, geçen sezon son 4 maçta takımı yöneterek şampiyonluk yaşayan Özden Töraydın’la neden devam edilmedi de macera peşine düşüldü?
Şundan eminim ki Altay 1. Lig’e Töraydın’la başlasaydı şuan ki tablosundan çok daha farklı bir tabloyla karşı karşıya olabilirdik. Evet Özgür Başkan’ında gençliğine veriyoruz, zararın neresinden dönülürse kar sayıyoruz.
***
Futbola heyecan ve tat katan en önemli unsur, futbolun ayakla oynanmasından ziyade yürekle oynanmasıdır. Yetenek, azim, kararlılık ve yürekle birleşince futbol yalnızca ayak oyunu olmaktan çıkıyor adeta bir yürek oyununa dönüşüyor. Özden Töraydın’la birlikte Büyük Altay yüreğini ortaya koyacak ve başarı basamaklarını birer birer çıkacaktır.
***
Türkiye’ de insanlar fanatik biçimde takım, parti, yönetici, dernek tutar. Bu bizim milletçe özelliğimizdir. Objektif değerlendirme, planlama, eleştirel düşünce, sistemli çalışma kültürümüzde yer bulmaz. Günü kurtarmak, krizleri yönetmek, idare etmek, hamaset bizde beceri sayılır. Kulüpler; vizyon, misyon, model, sistem, strateji, teknik adam ve kadro seçimlerini bir silsile ile yaparak kurumsallaşır ve sürdürülebilir başarıya ulaşır. Vizyon, misyon, model ve sistemi olmayan kulüpler, günlük yaşar. Günü kurtarır. Bugün çoğu kulübümüz günlük yaşayan, günü kurtarmaya çalışan ve stratejik olmayan yönetim felsefeleri ile yönetilmekte. Futbolseverler bunu sorgulamaz. Onlar transfere, sahadaki sonuçlara bakar. Ancak Özgür Başkan’ın doğru yönetimi ve gelecek adına ayaklarının yere sağlam basmasını takdirle karşılıyorum.
Şöyle bir hikaye var;
“Bir gün ormanda yaşayan dişi hayvanlar kendi aralarında bir yarış tertiplerler. Bunun içinde bir dizi kurallar koyarlar. Ama en önemlisi de yarışı kazanacak olanın alacağı büyük ödül. Bu hususda da mutabakat sağlanır. İş jürinin kimler olacağına karar vermeye gelir. Yapılan tartışmalar neticesinde heyet tespiti de yapılır Juri bir açıklamada bulunur. Her dişi hayvan kaç yavru doğuracağını açıkça beyan etmeli. Anne adaylarından her birine sorularak kaç yavru doğuracağı kayıt altına alınır. Sıra aslan anneye gelince sen kaç yavru doğuracaksın diye sorulur. Aslan bir yavru yaparım deyince başta jüri olmak üzere tüm anneler birbirine baka kalırlar. Jüri nasıl yanı tek bir yavrumu yapacaksın derler. Aslan büyük bir gururla yerinden kalkar ve kendini belli ederek “Çünkü ben aslan yavrusu doğuruyorum” der. İşte Özgür Ekmekçioğlu’da tıpkı hikayede olduğu gibi Altay’ı küllerinden yeniden doğuruyor. Kendisi hiç de günü kurtarma çabası içerisinde değil. Altay’ın geleceğini planlıyor ve geçmiş yıllarda yapılan hataları tekrarlamamak adına büyük adımlar atıyor. Altay’ın bu sene bu ligde kalması önceliği, ardından Play Off ise büyük başarıdır. Sezonun ikinci yarısı Büyük Altay hayaliyle yanıp tutuştuğu stadına kavuşacak. Stadına kavuşan Altay’ın daha büyük başarılara adım atacağı kaçınılmaz.
***
Kısaca toparlamak gerekirse Altaylılara birkaç sözüm olacak. Gün küslük, dargınlık günü değildir. Gün birliktelik günüdür. Geçmişte olduğu gibi bugün ve yarında takımınıza her zamankinden daha fazla sahip çıkmalısınız. Yaşanan kötü günleri gözlerinizin önüne getirin ve başarı dolu gelecek güzel günlerin bilinciyle hareket edin. Zor zamanda bu kulübe sahip çıkan genç Başkan Ekmekçioğlu’nu yürüdüğü bu yolda yalnız bırakmayın.